Karlı ve soğuk bir Ankara günü. Sene 2003. Ayaklarım beni sürekli kitapçılara götürüyor.
Sizde bilirsiniz Dost kitabevi buluşma yeri, Küçük Dost biraz daha kitapçı gibi. İmge de artık bir buluşma yeri olduğuna göre. Müziğin kokusuna doğru yöneldim. Meşrutiyetin ikinci katındaki İrfan Kitabevine yani.
Kafası karışık çok yazar var burada benim gibi. Okuma tabureleri koymuşlar kitabevine. Kedi de yok gezinen. Jazz müzik ve kafası en karışık yazar Yılmaz Odabaşı çıktı karşıma. Karşıma kitabı çıktı, hemen gözlerinizi kocaman açmayın.
Aşk Tek Kişiliktir diyor Yılmaz Odabaşı. Boşverdim Yılmaz’ı çünkü aşk diye bir şey olsa burada benim işim ne? Evimde jazz müzik eşliğinde yemek pişiriyor olurdum. Her neyse ne demiştim. Kafası karışık çok yazar var tanışacağım.
Saçlarının ve sakallarının karışıklığından, gözüme çarpan ilk kitap Karl Marx ve Komünist Manifesto. Hadi okuyalım biraz. Kafası harbi karışmış Karl’ın artık yazdıklarını denklemlerle anlatmaya başlamış. Ama bu kadar kafası karışıkken benim, bir an da zil sesiyle irkildim. Kafası karışık ziyaretçiler kitabevinde. Neyse ne diyordum. Karl çok fazla kafamı karıştırmadı. Öyle bir netleşti ki. Ceviz Kabuğundaki Evren yani Stephen Hawking daha cazip geldi bana. Acaba benim gibi ne işi var onunda burada. Kitabı satın aldım ve ayrıldım İrfan İrfan’dan.
Harbi Ceviz Kabuğundaki evrende aşk var mıydı?