..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Türkiye > Safiye Karaağaç




21 Şubat 2023
Neredesin Sen  
Safiye Karaağaç
Uzmanlığımı aldığım üniversiteden birincilikle mezun olmuştum ama işçi kızı olduğum için çok ezilerek almıştım ünvanımı. Ankara merkezde kadro geldiği halde aklımda hep taşrada görev yapmak vardı. Depremle birlikte bu görev aşkı hat safhaya vardı ki, çekirdek ailemi de alıp Kahramanmaraş’ın küllerinden doğacağı gibi bende yeni bir şehirde yaralarımı ve yaralarını saracaktım. Hatta küllerimden yeniden doğacaktım.


:FG:
Uzmanlığımı aldığım üniversiteden birincilikle mezun olmuştum ama işçi kızı olduğum için çok ezilerek almıştım ünvanımı. Ankara merkezde kadro geldiği halde aklımda hep taşrada görev yapmak vardı. Depremle birlikte bu görev aşkı hat safhaya vardı ki, çekirdek ailemi de alıp Kahramanmaraş’ın küllerinden doğacağı gibi bende yeni bir şehirde yaralarımı ve yaralarını saracaktım. Hatta küllerimden yeniden doğacaktım.
Bazen hayatımızı yönlendirebiliriz ama yönetemeyiz. Tıpkı depremlere ve diğer doğal afetlere engel olamadığımız gibi.
Şimdi ülkemin yetiştirdiği bir doktor olarak görev beni beklemekte. Doktorluk mesleğini ben seçtim ama hiçbir zaman mesleğimi yapmak için bu kadar gönüllü olduğum bir an hatırlamıyorum.
Acaba Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kahraman dediği Maraşımızın yaralarına küçük bir pansumanda ben yapabilecek miyim? Yan dal olarak genel cerrahinin yanında psikoloji okudum. Bakalım ne kadar depremzedelere merhem olabileceğim.
Taşınma işlemlerini hallettikten sonra yaşlı annem ve babamı da alarak Kahramanmaraş’a geldim. Sağlam bir müstakil ev ayarladım çünkü depremin artçıları hala devam ediyor. Bana kalsa bir çadırda bile kalmaya razıydım ama dedim ya yaşlılarım var ve artık yeni memleketimiz Kahramanmaraş.
Kahramanmaraş’ta hiçbir şey televizyonda gözüktüğü gibi değil ve hastane beni psikolojik danışmanlık kısmında görevlendirdi. Çocuklarla konuşmam ve depremin izlerini az da olsa silmem gerekiyor. Depremin izlerini silmek bir ömür sürer aslında. Annesiz babasız çocuklar ve yaşadıkları travmalar.
Anaçlığımdan dolayı her çocukla özel bir bağ kurmaya başladım ve profesyonelliğimi kaybetmemem gerekiyor. Görevli her doktor gibi bende köy köy ilçe ilçe dolaşmaya başladım çünkü hastaneye gelemeyenler var.
Benim gibi taşraya tayinini isteyen gönüllü doktorlar vardı. Ve imkanlarımız dahilinde bulabildiğimiz kimi gün hastaneye ait ambulanslarla ve kimi gün de yardım getiren araçlarla Kahramanmaraş dışındaki illere de yetişmeye çalışıyorduk. Ülkem benim topraktan insan çıkıyordu her seferinde. İnanan her insan için topraktan geldik toprağa döneceğiz ama topraktan insan çıktığına şahit olmak inanmayan varsa aranızda imanı tazelemek gibiydi.
Bu vatan bizim, bu ülke bizim ve yaralarımızı sarmak için gerekirse gece gündüz dolaşacak gönüllü doktorlar da bu ülkenin yetiştirdiği çocuklar. Tıpkı travmalarını atlatmak için dinlediğimiz çocuklar gibi.
Benim gibi gönüllü doktorlardan birisi de yurt dışındaki hayatını bırakıp gönüllü doktor olarak Kahramanmaraş’a gelmişti. Kısa sürede ekibin içinde bir ekip olduk ikimiz. O travmanın kökenini buluyor ve ben tabiri caizse ameliyatı yani konuşmayı gerçekleştirerek gelecek nesillere daha az travmalı çocuklar bırakmaya çalışıyordum.
Diyeceksiniz ki Türkiye tek yürek oldu depremin olduğu on ilimizin yaralarını sarmak için yardım etmeye çalışırken gönüllü doktorlardan bize ne! Bizimde elimizden gelen bu.
Benim anne gibi davranmayı bırakıp bir an önce ekip arkadaşım Aleksis gibi profesyonel davranmam gerekiyor çünkü yakında travmaları içine alan ruhuma bir destek gerekecek gibi.
Deprem bölgesi yüreği yanan anaların ve yüreği yanan babaların yangın yeriyken; genç aşıkların, yeni evlilerin hatta evcil hayvanların mezarıydı. Doğum gibi ölüm de bir gerçek ama bu deprem asla unutulmayacak.
Çadırlarda kısa zamanda kurulan bağ, doktor hasta ilişkisinden öte sanki depremzedelerle yıllardır tanışıklığa ve çocuklarla oyun arkadaşı olmuşluğa varacak gibi.
Ekip arkadaşım Aleksis Sınır Tanımayan Doktorlar kuruluşunda beş yıl çalıştığı için oldukça profesyonel değinmeden edemeyeceğim. Ancak yeni memleketi Kahramanmaraş’ta Onun bile acemileştiği anlara şahit oluyoruz.
Çünkü depremzede çocuklarla konuşurken gözyaşlarını tutamadığına şahit oldum. Çocuklar yaralı ve gerçek anlamda da yaralı. Hem ilk müdahale hem ömürleri boyu sürecek psikolojik müdahale.
Söylemeden edemeyeceğim ben GATA Tıp mezunuyum ve profesyonelliğine hayran kaldığım STD olan ekip arkadaşım Aleksis Johns Hopkins University School of Medicine mezunu. Ayrıca O da dereceli bir öğrenci.
Ekip arkadaşlarımızla uyum içinde 13 günde binlerce insana binlerce cana ulaştık. Depremin artçıları şehir halkını ve çocukları her seferinde tekrar tekrar etkiliyordu. Emir haktandı biz sadece kul olarak görevimizi yerine getirmeye çalışıyorduk.
Ülkenin yarısı harabeye dönmüştü ve bir Türk ölse yerine bin Türk gelirdi. Ve geliyordu da. Yardımlaşmanın bu türlüsünü hiçbir ülkede görmediğini söylüyordu Aleksis.
Ben her zaman ki gibi duygusal ve empatik birisi olarak depremde bulduğum bir yavru kediyi alıp eve götürdüm. Kendi yaralarımı sarar gibi onun yaşlı gözlerindeki korkuyu ve acıyı da silecektim.
Yaşadığım şehri terk edip yıkıntılar arasında geleceğimi arayacak kadar evcil yaralarım vardı benim. Kimbilir?! Ve yeni bir gelecek inşa edecek kadar cesurdum.
Annem ve babam, yaşlılarım depremin artçıları ile bayağı etkilenmiş gibiler. Ama onlarsız bir hayat zor bana. Ben nereye onlar oraya bu saatten sonra. Ayrıca doktor arkadaşım Aleksis kalacak yer bulamadığı için 3+1 evimizin bir odasında kalacak babamın daveti üzerine. Doğalgaz yok ve ev eski günlerdeki gibi sobalı.
Acaba ekip arkadaşım Aleksis, içindeki hangi dokunulmamış yarasını iyileştirmek için yurt dışından buraya gelmişti. O yaraya ilk dokunan ben olmak istemiyordum çünkü duygusal bir bağ kurmak için çok erken, bir duygusal bağı alışkanlık haline getirmek için çok geçti.
Ekipte yurtiçinden gelen çok fazla gönüllü doktor var. Psikoloji yan dalı yanında genel cerrahi alanında uzman olduğum için ameliyatlara da girmeye başladım. Binlerce yaralı var çünkü. Hangi ameliyata girsem daha çok yaralı çıkıyorum ben bile kestiremiyorum.
Deprem de yıkılan binalar değil aslında yuvalar, umutlar, gelecek ve o geleceğe inşa edilen çatılar. Yeniden bina inşa edilir ama ölmüş bir gelecek asla!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yeşilin Masumiyetine İnat, Beyazın Sevda Bilmezliği
İrlanda’da Denize Dalmak Gibisin!
Annem, Babam ve Ben ve Nehir
Gönülçelen
Şimdi Hangi Kelimeyi Boyasam İçimdeki Boşluğu Dolduramaz Yokluğun!
Endülüs Sokaklarında Yağmurlu Bir Gün
İşte Bu Bizim Hikayemiz
Aşk Bize Yıldızlar Kadar Uzak, Hava Kadar Yakın Artık...
Bizim Köyde Bir Bayram Sabahı
Bir Oğlum Olmalı Adı Fidel Boğaç Olan!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Şair, "Kelimeleriyle Tahrik Etmeli" Diyor Bir Yazar. [Şiir]
Zemheriye Filizlenen Kuşlar [Şiir]
Maniye Delikanlı [Şiir]
Antartika Hariç [Şiir]
Üzerindeki Ceket Benim Dolunay Kokum Gözlerinde Yakamozlarım Var Bilesin [Şiir]
Seviyorum Seni Che - Pras! [Şiir]
Gözlerindeki Bakış Aşk Kokusu [Şiir]
Asi Kar Fırtınası [Şiir]
Karaborsa Siyaset [Şiir]
Ellerim Dudaklarında Kitap Okuyor Dudaklarında Mocha Kokusu... [Şiir]


Safiye Karaağaç kimdir?

Bir selam ve bir sela.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2023 | © Safiye Karaağaç, 2023
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.