Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Hep bir kaçak dünyada yaşıyorduk yakalanma tehlikesiyle karşı karşıya. Severken kaybedeceğimizi ve kaybedilenlerin de daha çok sevileceğini biliyorduk. Belki de kaybetmemek için olan çabamızın tek nedeni buydu. Gereksiz vicdani sorumluluklardan kaçıyor ve hep bir diğerimizin önayak olacağını düşünüyorduk bazen de... Kurallar koyuyor ve o kurallara uymayı bekliyorduk, bunca kuralsızlık ortasında. Kuralsızlıkların ortasındaki kurallar sakil duruyordu, daha çok uzaklaştırıyordu bizi. Oysa ıramak aşkın büyüsüne aykırıydı, belki uyanıyorduk uykudan... Yolunda gitmeyen birtakım şeylerden ötürü kurallar koyduk. Bilmiyorduk kuralların, kuraltanımazlar için hiçbir şey ifade etmediğini ya da o kuraltanımazların, o hiçbir şey ifade etmeyen kuralları koyan, kuralkoyucuların neden o kuralları koyduklarına dair sorgulara gireceğini. Susmak en iyi çaredir dedik, özellikle bir taraf kızgınsa diğerinin susması kesinlikle gerekli diye düşünürdük. Oysa bilmiyorduk suskunlukların kocaman seslere gebe olacağını. Cin hikayesini biliyorduk ama... Bilmiyor muyduk yoksa? "Çok güçlü bir cin zamanın birinde bir şişeye kapatılmış ve okyanusun dibine atılmış. Yıllarca vazgeçmeden yalvarmış cin, tam beş yüz yıl boyunca "beni buradan kurtaranın sonsuz dileğini yerine getireceğim" diye; ama ne gelen olmuş ne giden. Biraz burulmuş cin ama yine de kaybetmemiş ümidini sonraki beşyüz yıl boyunca "beni buradan kurtaranın üç dileğini yerine getireceğim" diye yalvarmaya başlamış yine kimse gelmemiş. Kızgınmış cin hem de çok kızgınmış artık onu oradan kurtaran en büyük cezayı hakediyormuş ona göre... Bir gün sahilde gezen bir adam kumların üstündeki şişeyi bulduğunda hiç düşünmeden mantarını açmış ve karşısında kocaman cini görmüş daha şaşkınlığı bitmeden cin "beni buradan kurtarana sonsuz lanet" demiş. Adam şaşkın ve bir o kadar korkmuş bir ifadeyle "neden böyle dersin seni ben kurtardım" demiş, cinin cevabı çok netmiş " AMA ÇOK BEKLETTİN"... " Müsait ve dar zamanlarda, müsait ve dar alanlarda...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © rey'an yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |