İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Eğitim - öğretim gibi kapsamlı bir konunun, bu kadarlık bir yazıda tüm detaylarıyla ele alınarak tartışılmasını ve çözümler önerilmesini beklemek yanlış olur. Ben, sadece öğretim yaptığını sanan ve eğitimi hep ihmal eden okullarımızdan bahsetmek istiyorum. İnsan hayatında çocukluk ve gençlik yıllarında alınan eğitimin önemini hepimiz biliriz, eğitimde de okul ve öğretmenin rolünü. Edilgen olan ilkokul çocuğu, ailesinin bir uzantısı konumunda olmaktan mutluyken, ortaokuldan başlayarak genç; bireyselliğini kanıtlama çabası içinde, kişiliğini bulma savaşımı vermektedir. Bu dönemde bir süre için yadsınan ana baba modellerinin yerini öğretmenler alır. Öğrenci ile öğretmen arasında kurulan iyi bir diyalog, ders dışı söyleşiler ve yakınlaşmalar gencin ileriki hayatını etkileyen etmenlerdir. Öğretmenin bir ders ve not makinası olduğu durumlarda, gençler öğretmene sokulamazlar. İletişimin olmadığı bir ortamda ise öğretmen erişilemez ve korkulan bir yaratık olarak kalır. Ortaokul ve lise yıllarınızı bir düşünün; Eminim hepiniz, kıyafet ve saç kontrollerini, haksız yere işitilen azarları, notla yapılın şantajları, bir türlü içinden çıkamadğınız trigonometriyi, sesiniz bir karganınki kadar kötüyken söylemek zorunda bırakıldığınız şarkıları....belki en şanslı olanlarınız da hürmetle yadettiğiniz bir öğretmeninizi hatırlarsınız. Ama ben; ağır müfredat altında ezilen, dersten başka hayatları olmayan öğrencilerle, hakettiklerinden daha kötü şartlar altında çalışmak durumunda kalan asık suratlı öğretmenleri ve herkesi bir tornadan çıkmışçasına aynılaştırmaya çalışan bir eğitim sistemini hatırlıyorum. Jersild'in 1963'te yaptığı bir araştırmada, gençlere iyi bir öğretmende aradıkları nitelikler sorulduğunda şu yanıtı vermişler; "İyi bir öğretmen hoşgörülü, sempatik, neşeli ve tutumu arkadaşça olmalıdır. Bilgili olmalı, iyi öğretmeli, öğrencilerle tek tek ilgilenmeli, öğrencilerin görüşlerini dinlemeli, disiplinli ve tutarlı olmalı, öğrenciler arasında ayrım gözetmemelidir" Öğrencilerin bir öğretmende hiç beğenmedikleri nitelikler ise: "Sinirlilik, alaycılık, terslik, katı tutum, haksız ceza ve azar, çok öğüt verme ve korkutma, başarısızlığı alaksızlıkla bir tutma" gibi niteliklerdir. Görüldüğü gibi öğrenciler disipline karşı değiller. Yeter ki verilen ceza hakça olsun. Kısacası öğrenciler karşılarında olgun bir erişkin görmek istiyorlar. Ortaöğretimde görev yapan öğretmenlerin de pek çok sorunları olduğu bir gerçek. Öğretimi ve sağlıklı ilişkiyi öğretmen yönünden olumsuz yönde etkileyen sorunlar ise, sıklık ve önem sırasına göre bir araştırmada şöyle sıralanmış; "Aylık gelirin yetersizliği, ana babalarla görüşme çokluğu, okulu sevmeyen ya da donuk zekalı çocukları okutma zorluğu, öğretim yükünün ağırlığı, kalabalık sınıflar, uyumsuz gençlerle uğraşma sorunu, aile sorunlarının eğitimi engelleyici etkisi, öğrencilerin olgunluk düzeylerinin değişik oluşu, disiplin sorunu ve sorunlu velilerle uğraşma zorluğu, toplumun istemleri ve beklentileri... " Sorunlar böylece uzayıp gidiyor. Öğretmenler, çok yetenekli öğrencilerle yeteri kadar ilgilenememeyi de bir sorun olarak bixelirtmişler. Yeni eğitim anlayışı ve yötemleri, bir sorun olarak bu araştırmanın 25. sırasında. Türkiye'de öğretmenler çetin koşullar altında çalışmak zorundalar. Açıktır ki kişisel sorunlar altında ezilen bir öğretmenden en üst düzeyde eğitim, hele öğrencileriyle ders dışında ayrı ayrı ilişki kurup ilgilenmesi beklenemez. Öğretmenliğin saygınlığı yükseldikçe, eğitimin ve öğretimin düzeyi de yükselecektir. Geçim sıkıntısı çekmeyen, gerekiz yönetimsel baskılar altında bunalmayan öğretmenin verimi, elbetteki yükselir. Kişinin cahil veya alim, mutlu veya mutsuz olması hep onun aldığı eğitimle ilintilidir. Milletlerin ilerlemesinde de baş şart eğitimdir. Bir millet bireylerine vermiş olduğu eğitimin kalitesi ve seviyisi oranında yükselir. "Boş bir nesil yetişiyor, saygısız ve öz benliğinden habersiz bir nesil yetişiyor." diyoruz. Tabii boş ve öz benliğnden habersiz bir nesil yetişir. Okullarımızda matematik, tarih, fizik, coğrafya yanında ruhlar gözardı ediliyor. Yeni nesillerin soysuzlaşarak anarşist olması ve milletimizin içinde bulunduğu içtimai, iktisadi ve siyasi buhranlar, eğitim sistemimizden başka ne ile açıklanabilir?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |