"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
“MÜHÜR GÖZLÜM SENİ ELDEN SAKINIRIM, KISKANIRIM... HEM OĞLUNDAN, HEM KIZINDAN SAKINIRIM, KISKANIRIM OY!” Kıskandığımız kişiyi onure eden garip bir duygudur bu! Biraz da dikkat çekmek için kıskanıyor gibi davranır insanlar...Her ne kadar önüne geçilemeyen bir ruh hali de olsa, gereği yoktur sevgiliyi, eşi kıskanmanın...Böyle davranmakla ölüm oklarını kendimize saplamış oluruz aslında. Özgür bırak ki sevgiliyi, sana ne kadar bağlı olduğunu ölçebilesin!..Yoksa hepten kaybedersin onu...Sıkılan çamaşırın suyu çıkar değil mi? “YARİM İSTANBUL’U MESKEN Mİ TUTTUN GÖRDÜN GÜZELLERİ BENİ UNUTTUN!.” Hoş bir ezgisi vardır bu türkünün; acıyı ve terk edilmişliği yüreğe zıpkınlayan bir ses söylüyorsa eğer, ağlamamak mümkün değildir!..Ben, en çok Şükriye TUTKUN’un sesiyle söyleneni seviyorum valla...Lakin kızmıyor da değilim bu türküye...Yar gidecek İstanbul’a, unutacak beni güzelleri görünce ha! Olamaz!..Ben de giderim İzmir’e, Adana’ya, Mardin’e... bir yar bulurum ona inat olsun diye; ne haber?! Lakin iş burada bitmiyor...İş bu türküyü hiç söylememekte bitiyor bana kalırsa. Nasıl mı? En güzelin kendisi olduğunun farkına vardığında Türk kadını, hiç söylemeyecek bu türküyü inanın! “GÜVERCİN UÇUVERDİ KANADIN AÇIVERDİ EL OĞLU DEĞİL Mİ SEVDİ DE KAÇIVERDİ” Allah allah!..Yalanmış demek sevgi denen şey! Gerçek olsaydı kaçmazdı a canım; demek ki sevmemiş!..A be kadın! Seni sevmeyeni sevip de, böyle türküler yakarsın? Düşme sakın dallardan..Kırmızı şeftali çiçeği ol, elma ol, kızılcık ol ama sakın düşme dallardan!.. “DAİMİ’YEM HER CAN ERMEZ BU SIRRA YUSUF, SABIR İLE GİTTİ MISIR’A KOYUN OLUP MELEDİM ARDISIRA BU DA GELİR BU DA GEÇER AĞLAMA!” Geçer elbet Üstat Daimi!.. Ne var ki yıkar geçer,yakar geçer!.. Küller kalır geride, bir de özlemin adı: Gül açmamış bahçe, Kırışmamış çiçekli çarşaf, Koklanmamış ten, Ve Ağlayan gece kalır bende... Efkarım basar birden...Hüznün şafakları atar yüreğimde; özlemlere düşerim..Şiir yazarım olmaz, kuşlara bakarım olmaz, bulutları tarar bakışlarım olmaz..Yine türkülere bulaşır yaralı gönlüm; bir başka türküde bulurum teselliyi.Sesimi duysun diye avaz avaz söylemeye başlarım; çatlak, notasız, sazsız...Ritimleri düzgün ama!.. Gözümden akan damlaların tık tıklarıdır metronomum... “EY SEVDİĞİM SANA ŞİKAYETİM VAR NE SEVDİĞİN BELLİ NE SEVMEDİĞİN, BEN DE BİR İNSANIM BİR TEK CANIM VAR NE SEVDİĞİN BELLİ NE SEVMEDİĞİN... ZALIMSIN OY OY HAYINSIN OY OY NE DE’YİM OY OY OY!..” Oysa: Her gün yeniden seviyorum seni Her gün yeniden su doluyor yüreğime İçinde yıkanıyor kuşlar Bilsen ki çırpınışlarındasın... (devam edecek)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |