|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
3 Ekim 2003
Þiirin Gücü
ömer akþahan
Her insan özünde kendi romanýný yaþar. Ýlk kez görüp de tanýþtýðýnýz onca insanla ilk bir kaç dakika içinde kontak kurmak zorundaysanýz, iþiniz kolay olmayacaktýr. Böyle anda, elinizde sihirli bir deðnek olmasýný istersiniz.
|
|
Şiirin Gücü Ömer AKŞAHAN Her gün yollarındayım sevgili yurdumun. Ve her gün farklı kişilerle görüşüyorum. Bu çalışma biçimi kimine göre çok ağır gelse de, siz, eğer yaptığınız işi seviyorsanız, tüm zorluklara kolayca göğüs gerebilirsiniz. Her insan özünde kendi romanını yaşar. İlk kez görüp de tanıştığınız onca insanla ilk bir kaç dakika içinde kontak kurmak zorundaysanız, işiniz kolay olmayacaktır. Böyle anda, elinizde sihirli bir değnek olmasını istersiniz. Bunca yıllık deneyimlerimden çıkardığım sonuç şu: İnançla ve inatla bağlandığım şiir, benim en büyük silahım ve sihirli sopam! Bana olmadık anlarda ve ortamlarda zor sandığım onca kapıyı nasıl kolayca açtığını hayretle gördüm ve yaşadım. Bu durum, benim şiire sıkı sıkıya bağlanmama neden oldu. "Türkiye'de her üç kişiden beş kişisi şairdir."diyen Aziz Nesin, çoğu konuda haklı çıktığı gibi, bunda da haklıydı. Bizim gibi sosyal ve politik gelişimini tamamlayamayan, kimlik arayışında 80 yıl öncesine dönme çabaları yoğunlaşan toplumların, global köy meydanına dönen dünyanın saygın bir üyesi olma şansı pek yok denecek kadar azdır. Bu yıl Nobel edebiyat ödülünün ikinci kez Güney Afrikalı bir yazara verildiğini duyduğumuzda çoğumuz şaşırmadık. Bu konu baskı adeti binli rakamlarla ifade edilen ve üç beş tekelci yazar çizerin at oynadığı dergi sayfalarında sürecek üç beş cılız eleştirinin ardından unutulmaya yüz tutacaktır. Her yıl Yaşar Kemal için beklenen Nobel ödülü, ne yazık ki AB üyeliğine döndü. Niye biz bu ödüle layık görülmüyoruz, diye sorduğumuzda, yanıtını bugünkü eğitim sisteminde aramamız gerektiğine inanıyorum. Kağıt ve internet erişiminin hâlâ pahalı olduğu bir ülkede ne bir yazar, ne de şair yetişir. Ayrıca Bozova Kaymakamının yaptığı gibi resmi dairelerde gazete ve dergi okuma yasağı da konuluyorsa varın siz gerisini düşünün... Ben şiire inancımı hiç yitirmedim... Ona ihanet edemem... Siz de inanın. Belki onun gücüyle bir gün Nobel ödülü yakalarız... 03.10.2003 / Alsancak
Söyleyeceklerim var!
Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazýlarý
yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz
ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz,
yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.
Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.
|
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
|
Kendini nasýl anlatýr ki insan… Oturup yazýlmaya kalkýlsa, her edebiyat iþçisinin yaþamý kalýn bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdýðým denemelerde ve þiirlerimde yansýtmaya çalýþýyorum. Yapýtlarýmý izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüðümüz, tümcemiz. .
Kendimi þiirde ilk keþfediþim beni ayný zamanda büyük bir hayal kýrýklýðý yaþattý ve düzene yenik düþtüm. Yol göstericim de yoktu yanýmda; düzene isyan edeceðime, þiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaþananlar ortaokul dönemime rastlar.
Yine bir gün düzen beni aldý, bir sonbahar yapraðý gibi Aydýn Daðlarýnýn zirvesine fýrlattý. Yýl 1981. Ve beni yeniden hayata baðlayan sihirli gücün þiir olduðunu orada anladým. O gün bugündür, can yoldaþým, arkadaþým, sýrdaþým ve en büyük sýðýnaðýmdýr ÞÝÝR!
Ýnanýyor ve haykýrýyorum; þiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben þuyum diyemez. Tek inancým, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdýrarak da olsa þiire ihanet etmeyeceðim.
Aydýn’ýn Ýncirliova ilçesinde, ‘53 yýlýnýn Ocak ayýnda, bir Kova erkeði ve sevgili annemin tek eþinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmiþim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiþ bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öðretmenlik uðraþýmý resmi düzeyde ‘99 yýlýna dek sürdürdüm.
Halen özel sektörde iþimden arta kalan zamanlarda, öðrencilere Türkiye’nin hemen her noktasýnda þiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk þiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarýndan öðrenemeyen gençlere yeni Türk þiirinin kapýsýný aralamaya çalýþýyorum. Ýnanýn bu çalýþmalarda þiir adýna öyle ilginç olaylara tanýk oluyorum ki, gözyaþlarýnýzý inanýn tutamazsýnýz.
Tüm uðraþlarýmdan edindiðim çok önemli bir gerçeðin altýný kalýnca çizmek istiyorum: ÞÝÝR ÖYLESÝNE SÝHÝRLÝ BÝR ANAHTAR KÝ, AÇMADIÐI BÝR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIÞTIR!
Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde þiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , aný yazýlarýmla yer aldým. ‘90’da Ödemiþ EFE dergisi yöneticiliði, Almanya’da Almanca yayýmlanan GEMEÝNSAM adlý yayýnýn sorumluluðunu yaptým. Almanca þiir, öykü denemelerinin yaný sýra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye þiir kazandýrma çalýþmalarýmý yayýmladým. ‘90’da “Nasýl Çalýþalým? Nasýl baþaralým?” adlý çalýþmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafýndan 3000 adet basýldý. ‘98’de ilk þiir kitabýmý Sivas’ta yakýlan 37 güzel insana adadýðým için yalnýzca 37 þiir içermektedir.
Evliyim. Eþim de emekli sýnýf öðretmeni olup, bir oðlum ve bir kýzýmla beraber yaþamýmýzý renklendirmeye çalýþmaktayýz.
Etkilendiði Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol
|
|
bu
yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler |
|
|
|