..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler > ömer akşahan




9 Kasım 2003
Şiir Yolunda...  
ömer akşahan
Okulda kız öğrenciler yatılı kalıyordu. Onları yatağa şiirlerimle uğurlayacaktım. Benim için olduğu kadar, onlar için de farklı bir deneyim olacaktı. Doğrusu heyecanlıydım. Elime mikrofonu aldığımda ilk aklıma gelen, benim de bir zamanlar onlar gibi bir


:AFFC:
Şiir Yolunda...

Ömer Akşahan

Tunceli Anadolu Öğretmen Lisesi Günlüğü

Okulu ilk gördüğümde gerçekten şaşırmıştım. Okul Milli Eğitim Bakanlığının normlarına uymuyordu. Ancak tabelada Tunceli Anadolu Öğretmen Lisesi yazıyordu. İlk görüştüğüm yetkiliye sorduğumda düşüncemin doğru olduğunu anladım. Okul, Sağlık Bakanlığı tarafından Sağlık Meslek Lisesi amacıyla yaptırılmış, daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığına devredilmişti. Akşam etüd sonrası öğrencilerle buluşacağım salonsa, bir okul için gerçekten olması gerekenden fazlaydı. Kim bilir doğru olan da buydu.
Okulda kız öğrenciler yatılı kalıyordu. Onları yatağa şiirlerimle uğurlayacaktım. Benim için olduğu kadar, onlar için de farklı bir deneyim olacaktı. Doğrusu heyecanlıydım. Elime mikrofonu aldığımda ilk aklıma gelen, benim de bir zamanlar onlar gibi bir öğretmen okullu oluşumdu. Geçirdiğim bir çok acı ve tatlı anı vardı. Bu anılarımdan biriyle söze başlamak gerektiğine karar verdim.
Öğretmen Okuluna girdiğim ilk yılımdı. Oturduğumuz bucakla okulun bulunduğu kent arası 45 km. idi. Onbeş günde bir eve gidiyor ve annemin elime sıkıştırdığı küçük cep harçlığını alarak geri dönüyordum. Biliyordum ki, babamın ölümüyle başlayan büyük sıkıntı annemi olduğu kadar ailemizi de üzüyordu. Annem babamın kuruyemiş sergisini haftada bir Cuma günleri açmaya devam ediyordu. Babam geriye hiçbir sosyal güvence bırakmamıştı. Annemim bu olağanüstü çabaları olmasa ne yapardım bilmem. O gün, dersler bitmiş, gündüzlü arkadaşlar gitmiş, geride sınıfta birkaç yatılı arkadaş kalmıştık. Ben en arka sıradaydım. Bir an içimden ağlamak geldi, başladım ağlamaya. Bir arkadaşım hemen yanıma gelerek, “Ömer, seni üzen bir şey mi yaptık ki, ağlıyorsun?”dedi. Ben de,”Yok, sizinle ilgili değil, öyle içimden geldi, sağol.”diye karşılık verdim. Ağlamam geçmişti.
Bir süre sonra başka bir konuda arkadaşımla sohbete dalmışken, içeriye başka sınıftan bir arkadaş girdi. “Ömer seni idareden Abdurrahman Bey çağırıyor.”dedi. Bu kişi okulumuzun mutemediydi. Aileler çocuklarına PTT kanalıyla harçlık yollardı. Bu paraların dağıtımını ise bu ciddi suratlı memur yapıyordu. Bense o güne kadar bu yoldan hiç para almamıştım. Şaşırdım. Kalktım, hemen gittim. Abdurrahman Bey, ”Oğlum annen 50 Lira yollamış, al, buyur.”demez mi! Kimseye anlatamadığım ve ağlayarak içime gömdüğüm parasızlığıma kınalı saçlı annem yine hızır gibi yetişmişti...
Şu an, yine bu anımı yazarken gözlerimin yaşardığını beyaz cam görebiliyor ancak. O gün de, şimdi olduğu gibi gözyaşımı tutamadım. Sözlerim boğuk boğuk çıkar oldu. Ve bu sahne karşısında, gözlerinin içi gülen pırıl pırıl kızlarımız da benimle birlikte ağlamaya koyuldu. Salonda esen yoğun duygu rüzgârı hepimizi sevgili annelerimize aldı götürdü. İnanılmaz bir yoğunluk yaşanıyordu; “Ömer, şimdi tam sırası, “ana” şiirini oku.”dedim.

ana

nasıl okumalı
bu şiiri sana
tahta kapı
demir eldiven
sırlarımı çalan
asma yediveren
sendin değil mi?

fiskos yarası ellerin
gül kurusu yanağın
çağla çiçeği gözlerin
ve okumaz yazmaz dillerin
kalkıp yüzüme gülmeli
anlamasa da şiirimi
beni okutmuş ya
o yeter besbelli

nasıl okumalı
bu şiiri sana
gelsen yanıma
kınalı saçlarınla
yokluğun bir içimde
yanar durur bak ana!

ömer akşahan

Hayatında hiç okul yüzü görmemiş bir ananın 14.cü çocuğunu okutma çabası, Anadolu’da tanık olacağımız sayısız örneklerden yalnızca bir tanesiydi. O örnek çabanın büyük bir özveriyle yetiştirdiği örnek, Ömer; şimdi karşısında kendini dinlemeye gelmiş onca gence, şiir ve anılarıyla onları bir duygu seline tutabiliyordu. Oysa yine aynı Ömer, Öğretmen Okulu yıllarında edebiyat öğretmenini utandırmış, Namık Kemal’in yaşamını anlatan düz yazıyı heyecandan şiir gibi okumuştu. Nereden nereye dedi, içinden.
Şiir dinletisi ne kadar sürdü, doğrusu bilmiyordum. Öğrencilerden gelen yoğun soruların ardı arkası kesilmiyordu. Bu sorulara tüm içtenliğimle yanıtlamaya çalışıyordum. Bu atmosfer içinde kızlar da zamanı unutmuş gibiydiler. Salondan ayrılmak istemiyorlardı. Fakat nöbetçi bayan öğretmen yüzüme kötü kötü bakmaya başlayınca, gençlere ertesi gün görüşme sözü vererek okuldan ayrılmak zorunda kalmıştım.
O güzel ve içtenlikli öğrencilerle bir gün yine karşılaşmak umudu içimde hâlâ tütüyor...

09.11. 2003 / Antalya, Ö. Akşahan



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın unutulamayan dönemler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Aynı Dili Konuşmak
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
İsimsizler
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.