Kendi görüþlerim var -saðlam görüþler-, yine de her zaman onlara katýlmýyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Ömer Akþahan Tunceli Anadolu Öðretmen Lisesi Günlüðü Okulu ilk gördüðümde gerçekten þaþýrmýþtým. Okul Milli Eðitim Bakanlýðýnýn normlarýna uymuyordu. Ancak tabelada Tunceli Anadolu Öðretmen Lisesi yazýyordu. Ýlk görüþtüðüm yetkiliye sorduðumda düþüncemin doðru olduðunu anladým. Okul, Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan Saðlýk Meslek Lisesi amacýyla yaptýrýlmýþ, daha sonra da Milli Eðitim Bakanlýðýna devredilmiþti. Akþam etüd sonrasý öðrencilerle buluþacaðým salonsa, bir okul için gerçekten olmasý gerekenden fazlaydý. Kim bilir doðru olan da buydu. Okulda kýz öðrenciler yatýlý kalýyordu. Onlarý yataða þiirlerimle uðurlayacaktým. Benim için olduðu kadar, onlar için de farklý bir deneyim olacaktý. Doðrusu heyecanlýydým. Elime mikrofonu aldýðýmda ilk aklýma gelen, benim de bir zamanlar onlar gibi bir öðretmen okullu oluþumdu. Geçirdiðim bir çok acý ve tatlý aný vardý. Bu anýlarýmdan biriyle söze baþlamak gerektiðine karar verdim. Öðretmen Okuluna girdiðim ilk yýlýmdý. Oturduðumuz bucakla okulun bulunduðu kent arasý 45 km. idi. Onbeþ günde bir eve gidiyor ve annemin elime sýkýþtýrdýðý küçük cep harçlýðýný alarak geri dönüyordum. Biliyordum ki, babamýn ölümüyle baþlayan büyük sýkýntý annemi olduðu kadar ailemizi de üzüyordu. Annem babamýn kuruyemiþ sergisini haftada bir Cuma günleri açmaya devam ediyordu. Babam geriye hiçbir sosyal güvence býrakmamýþtý. Annemim bu olaðanüstü çabalarý olmasa ne yapardým bilmem. O gün, dersler bitmiþ, gündüzlü arkadaþlar gitmiþ, geride sýnýfta birkaç yatýlý arkadaþ kalmýþtýk. Ben en arka sýradaydým. Bir an içimden aðlamak geldi, baþladým aðlamaya. Bir arkadaþým hemen yanýma gelerek, “Ömer, seni üzen bir þey mi yaptýk ki, aðlýyorsun?”dedi. Ben de,”Yok, sizinle ilgili deðil, öyle içimden geldi, saðol.”diye karþýlýk verdim. Aðlamam geçmiþti. Bir süre sonra baþka bir konuda arkadaþýmla sohbete dalmýþken, içeriye baþka sýnýftan bir arkadaþ girdi. “Ömer seni idareden Abdurrahman Bey çaðýrýyor.”dedi. Bu kiþi okulumuzun mutemediydi. Aileler çocuklarýna PTT kanalýyla harçlýk yollardý. Bu paralarýn daðýtýmýný ise bu ciddi suratlý memur yapýyordu. Bense o güne kadar bu yoldan hiç para almamýþtým. Þaþýrdým. Kalktým, hemen gittim. Abdurrahman Bey, ”Oðlum annen 50 Lira yollamýþ, al, buyur.”demez mi! Kimseye anlatamadýðým ve aðlayarak içime gömdüðüm parasýzlýðýma kýnalý saçlý annem yine hýzýr gibi yetiþmiþti... Þu an, yine bu anýmý yazarken gözlerimin yaþardýðýný beyaz cam görebiliyor ancak. O gün de, þimdi olduðu gibi gözyaþýmý tutamadým. Sözlerim boðuk boðuk çýkar oldu. Ve bu sahne karþýsýnda, gözlerinin içi gülen pýrýl pýrýl kýzlarýmýz da benimle birlikte aðlamaya koyuldu. Salonda esen yoðun duygu rüzgârý hepimizi sevgili annelerimize aldý götürdü. Ýnanýlmaz bir yoðunluk yaþanýyordu; “Ömer, þimdi tam sýrasý, “ana” þiirini oku.”dedim. ana nasýl okumalý bu þiiri sana tahta kapý demir eldiven sýrlarýmý çalan asma yediveren sendin deðil mi? fiskos yarasý ellerin gül kurusu yanaðýn çaðla çiçeði gözlerin ve okumaz yazmaz dillerin kalkýp yüzüme gülmeli anlamasa da þiirimi beni okutmuþ ya o yeter besbelli nasýl okumalý bu þiiri sana gelsen yanýma kýnalý saçlarýnla yokluðun bir içimde yanar durur bak ana! ömer akþahan Hayatýnda hiç okul yüzü görmemiþ bir ananýn 14.cü çocuðunu okutma çabasý, Anadolu’da tanýk olacaðýmýz sayýsýz örneklerden yalnýzca bir tanesiydi. O örnek çabanýn büyük bir özveriyle yetiþtirdiði örnek, Ömer; þimdi karþýsýnda kendini dinlemeye gelmiþ onca gence, þiir ve anýlarýyla onlarý bir duygu seline tutabiliyordu. Oysa yine ayný Ömer, Öðretmen Okulu yýllarýnda edebiyat öðretmenini utandýrmýþ, Namýk Kemal’in yaþamýný anlatan düz yazýyý heyecandan þiir gibi okumuþtu. Nereden nereye dedi, içinden. Þiir dinletisi ne kadar sürdü, doðrusu bilmiyordum. Öðrencilerden gelen yoðun sorularýn ardý arkasý kesilmiyordu. Bu sorulara tüm içtenliðimle yanýtlamaya çalýþýyordum. Bu atmosfer içinde kýzlar da zamaný unutmuþ gibiydiler. Salondan ayrýlmak istemiyorlardý. Fakat nöbetçi bayan öðretmen yüzüme kötü kötü bakmaya baþlayýnca, gençlere ertesi gün görüþme sözü vererek okuldan ayrýlmak zorunda kalmýþtým. O güzel ve içtenlikli öðrencilerle bir gün yine karþýlaþmak umudu içimde hâlâ tütüyor... 09.11. 2003 / Antalya, Ö. Akþahan
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |