..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Arzu Menteşeoğlu




18 Kasım 2003
Günlük - 9  
günlük-9

Arzu Menteşeoğlu


kabul edilmeme uğruna ikiyüzlülükleri, olmadığım gibi davranmaların bana vereceği hiç bir sıkıntıyı göze almak niyetinde değilim.


:CGAD:
            Arkadaşlık ile dostluk kavramları arasındaki fark çocukluğumda bile çok netti. Hem yaşça hem de kafaca büyüdüğümde dostluğun anlamı birçok insanda olduğundan daha  derinleşti. Dostlarım; ruhumdan fışkıran, algılamakta zorlandığım için adını koyup kelimelerle ifade edemediğim düşünce ve duygularımın, onlara yansıyıp,  belirsizlikten kurtulmuş halde bana geri dönmelerini sağlarlar. Uyumsuzluklarıma ayna olan, kendimi ve toplumu anlamama yardımcı olan, aynı işlevi benim de onlar için yaptığım dostluklarım oldu.  Ancak, benim için çok özel olan 'dostluk' kelimesini rahatlıkla kullanabileceğim ilişkilerimde bile, özlemini çektiğim derinliği, hesapsızlığı ve huzuru yakalayamadım. Dostum diyebildiğim kimseler, yanında olmaktan mutluluk duyduğum ve diğerlerinden daha çok aynı frekansı tutturabildiğim insanlar. Onlarla birlikteyken kabul edilmeme, yanlış davranma çıkmazlarım azalır, çoğu zaman hissettiğimden, daha özgürümdür. Her zamankinden daha çok Arzu'yumdur kısacası. Duygusal çeşitlilik ve derinliğe verdiğim öncelik ve irdeleyici yönümün kontrol dışı devreye girişleri, başkaları için sıyrık olabilecekleri, benim için telafisi zor darbeler haline getirebiliyor. Yaşanması olası duygusal yıkımlardan kaçınma güdüsü, en yakınlarıma karşı bile mesafeli davranmama neden oluyor olabilir.
 
             Yalnızlık tutkumun benim tercihim mi, yoksa şartlar öyle gerektirdiği için yaşamak zorunda kalıp, sonra da sevdiğim ve vazgeçilmez kabul ettiğim yönüm mü olduğunun yorumunu yapamayacağım. Tek bildiğim yalnız olmayı, insanlarla olmaya tercih ettiğim. İlişkilerimde kabul edilmeme uğruna ikiyüzlülükleri, olmadığım gibi davranmaların bana vereceği hiç bir sıkıntıyı göze almak niyetinde değilim. Dürüst ve kendim gibi olmalıyım.  Olduğum gibi olabilmek bende kendine saygı sorunu. 
 
             Çoğu birey; 'Göze batmayalım, riske girmeyelim, herkes ne yapıyorsa biz de onu yapalım ve sahip olduklarımızı ne pahasına olursa olsun korumaya çalışalım' diye düşünür. Tanıdığım çoğu insan ve eminim tanımadığım büyük çoğunluk da kabul görmeme, eleştirilme korkusu nedeniyle kendi benliklerini özgürce yaşayamıyorlar. Kendilerini yaşamak bir yana, tanıyamıyorlar bile. Böyle bireylerden oluşmuş bir toplumun içinden biri çıkar da, kısacık ömrünü, mümkün olduğu kadar özgür ve kısacası kendi dilediği gibi geçirmek isterse, dışarıdan ufak bir yardım bile görmemesi bir yana, sonuna kadar direnişle karşılaşacaktır. 
 
             'Kişilik' yaşamı yorumlama biçimi olarak tanımlanıyor. Uzmanlar kişilik oluşumu üzerinde genetiğin, ailenin ve çevrenin etkili olduğunu söylüyorlar. Aile etkeni içine, anne babanın çocuğa tavırları, hayat görüşleri, kültür düzeyleri, çocuğun aile içindeki konumu, kardeşleriyle olan ilişkileri, çevre etkenine ise; toplumun değer yargıları, örf ve adetler, toplumun bireye bakışı gibi etkenler giriyor, liste uzatılabilir. Görüldüğü gibi kişilik oluşumu üzerine etki eden sayısız etmen, çok kaynaklılık nedeniyle sayısız kombinasyon oluşturabilir. Bu nedenle yeryüzünde yaşayan beş milyarı aşkın insanın herbirinin hayatını ayrı bir şekilde anlamlandırıp, kendine göre bir yaşam stili oluşturduğunu görmek için dahi olmak gerekmiyor. Yaşam stillerimiz; kişiliğimizden, hayata ve iç benliğimize bakışımızdan şekillenir. Tüm bunlar bizi benzersiz kılıyor.  Bambaşkalığımız  nedeniyle, Allah  her bir kulunda ayrı şekilde yansıyor, bu yaradılışın  gizemlerinden. Yeryüzünde bizim gibi bir yansıtıcı daha yok. Yansıtabilecek kadar berraklaşmaya çalışmalıyız. Ancak bu şekilde bireysel ve toplumsal olarak gelişebiliriz. Eğer bunu yapmak adına çabalamazsak, varoluşa karşı affedilmez bir hata işlemiş oluyoruz. Bunu bilincimde tuttuğum her zaman, hiç hissetmediğim kadar yaradana karşı sorumluluk hissederim. Harikulade ilham verici bir düşünce.
 
             Neyin ne olduğuna, en azından neyin kendimiz için ne ifade edeceğine karar verdiği deli-kanlılık  dönemi geçiriyoruz. Kimimiz aşırı enerji birikimini nerelere harcayacağını bilemeyerek taşkın eylemlere girişirken, kimimiz de benlik gelişimi aşamasında bunalıyor. Gelişme dönemi bireyin sorular sorarak, kendini ve hayatı anlamaya çalıştığı bir dönem. Gençlik çağının sonuna doğru kesine yakın kararlar alınmış, hayata karşı oynamak istediği rolü hemen hemen kesinleştirmiştir. Uzmanlar kişiden kişiye benlik gelişiminin farklı olduğunu söylerler. Bu şu demek; kimisi bu dönemi kolay atlatırken, kimisi de arkadaş çevresinin, toplumun, ailesinin ve karakterinin etkisiyle oldukça zorlanıyor. Ben zorlananların içindeydim, ancak yaşadıklarım sadece bir tür kimlik gelişimi olarak açıklanamayacak kadar karmaşıktı. Tek istediğim başkalarının bana gitmem gereken yolu göstermeleri yerine yolumu kendim seçmekti. Bu yol çoğunluğun seçmediği aşılması zor patikalar da olsa, daha rahat ve öyle isteniyor diye asfaltı tercih etmeyecektim.
            
             Bill Cosby' nin şu sözü de unutulmamalı "Başarının anahtarını bilmiyorum fakat başarısızlığın ki herkesi birden memnun etmeye çalışmaktır."  Seçimlerimizden memnun olmayacak birileri mutlaka vardır, bizim hakkımızda kaçınılmaz olarak konuşacak olanlar. İyi ya da kötü yorumda bulunacak olanlar. Hangi birine kendi işlerine bakmalarını söyleyebiliriz ki? Herkesi memnun etmek mümkün değilse, kimin daha çok memnun edilmesi gerektiğine kim karar verecek? Öldükten sonra vereceğim hesabın, sadece kendi seçimlerim olmasını istiyorum. Kısacası, hayatı kendi eşsiz penceremden kendim yorumlamalıyım. Hayatı dilediğim gibi yaşamak, var olmamın bana verdiği en temel özgürlük.
 
             Boşa harcayacak zamanımız yok. Maddi hayatın ötesinde yaşam olduğuna inananlardanım. Dünya hayatını çok iyi değerlendirmek zorundayız. Eğer kaliteli yaşam peşinde isem, beni zenginleştirecek her olanağı sonuna kadar kullanmam gerektiğine inanıyorum. Nedir 'zenginleşmek'? Duygu dünyamın alabildiğine gelişmesidir. Algılarımız gelişip çeşitlenir. Ayrıntıları yakalarız. Hayat kalitesini yükselten ayrıntılara gösterilen özendir, hayatın tadı ayrıntılarda gizli.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ayna
Gönderen: Ceren Emre / Ankara
22 Kasım 2003
Kendini ve yaşamı bu denli net ve samimi irdelemek cesaret işi...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Günlük12
Günlük - 5
Günlük - 7
Zara'nın Dünyası
Günlük - 6
Günlük 11
Günlük - 8
Günlük - 10
Zara'nın Dünyası - 1
günlük-4

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatın Anlamı [Şiir]
Ölüden Mektup Var [Öykü]
Resme Hapsolan Adam [Öykü]
Özlem [Öykü]
Dön Mehmet [Öykü]
Gerçek Miydi? Rüya Sanmıştım [Öykü]
Melek İnsanlar [Öykü]
Hayran [Öykü]
Labirent - Kayboldum! - [Öykü]
Sadece Bir Gazete İlanı [Öykü]


Arzu Menteşeoğlu kimdir?

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ATAOL BEHRAMOGLU

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.