Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Çok okuyan mı, çok yaşayan mı? bilir diye henüz hangisinin doğru olduğu belirlenmemiş bir soru sormuş atalarımız. Kimilerine göre çok okuyan, kimilerine göre ise çok gezen bilir. Bu soruya nedense yaş faktörü eklenmemiş. Cemal Kutay'ı, Kurtuluş Savaşı gazilerimizi dinlerken hep bu yaş faktörü kafama takıır. İşin doğrusu insan yaşadıkça nelerle karşılaşır ve ne çok olaylardan ders alır. Günü geldiğinde de aldığı derslerle genç nesillere ışık tutmaya çalışır. Amcama yaşın kaç oldu diye sorduğumda doksana bir kaldı demişti. On beş gün oldu o biri tükettiği. Bende de yaş yetmişe bir kaldı. Bu güne kadar günlük tutmadım. Bundan sonra da tutacağımı sanmıyorum. Oysa tutsaydım ne kadar iyi olurdu. Yaşadıklarımı unutmam diyordum. Yaşananlar unutulmuyor ama yaşanan olaylardaki kahramanların adlerı ve yaşanan tarih unutuluyor. Eğer günlük tutsaydım unutma bir sorun olmayacaktı. Manşet gazetesinin Silivri temsilcisi Kaan Göktaş'ı Çevre Derneği lokalinde yaptığımız şiir gecelerinde tanımıştım. Odukça sessiz, sorulmadıkça hiç konuşmayan bu genç arkadaşımızın da gazeteci olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Zira gazeteci olan kişilerin genelde çeneleri düşük olur. Onun köşesinde yazdıklarını okudukça o sessiz yapının altında bir cevher yattığını öğrenmiş oldum. Adama bir yaşıma daha girdim dedirtecek bir gelişmeydi bu. Kaan kardeşimize basın hayatında başarılarının devamlı omasını dilerim. Silivri CHP yönetiminin her etkinliğini telefonuma gönderilen mesajlarla öğrenirdim. sayın Teoman Aydan yönetimi oluşturulduktan sonra mesaj listesinden çıkarılmış olmamın çok önemli bir nedeni vardı. Her salı gecesi yapılan toplantılara davetli olurdum. Yönetimin istifasından sonra, özellikle Mehmet Sevigen'in girişimiyle İstanbul il başkanlığının oluşturduğu Ankara destekli yönetimi Sayın Selami Değirmenci ve kader birliği yaptığı arkadaşları bu tarzda oluşturulan yönetimi kabul etmeyeceklerini söylemesiyle gerginleşen ortamda söz almıştım. Ben de parti yöneticiliği ve parti başkanlığı yaptım. Hiç bir zaman tepeme paraşütle adam indirlmesine izin vermedim. Silivrili CHP liler kendi yöneticilerini seçmekten aciz mi ki; tepeden adam indirerek yeni yönetimi oluşturmak istiyorlar. Silivrili partililer kendi yöneticilerini kendileri seçmelidirler demiştim. Benden sonra söz alan sayın Değirmenci yaptığı sert konuşmayla ipler iyice gerildi. İl yönetiminin Sayın Teoman Aydan'ı yönetimi kurmak üzere ataması sonucunda ipler koptu ve Değirmenci arkadaşlarıyla birlikte Genç Partiye transfer oldu. Değirmenci'nin partisinden istifa edip ayrılmasına, yüreğinde başkanlık hevesi taşıyanların sevinmelerine neden oldu. Oysa bu sevinenlerin görmek istemedikleri bir hesap vardı. Sayın Değirmenci, barajın altında kalan partisi CHP ye rağmen üçüncü dönem başkan seçilmeyi başarmıştı. Büyük bir olasılıkla bu başarısını Genç Partide de sürdürecektir. Başardığı takdirde yüreğinde başkanlık sevdası yaşatanlar avuçlarını yalayacaklardır. Gönül yıllarca CHP de yöneticilik yapmış biri olarak Silivri belediyesini CHP lilerin almasını ister. Solda birliğe razı olmayan, Silivri'nin simge ismi Selami Değirmenci ile barışma yolları aramayan bir başkanla bu isteğin olmayacağı çok açık şekilde görülmektedir. Kendi aralarında birlik sağlayamayan bir yönetim kendi dışındakilerle birliği nasıl sağlasın? Üstelik önümüzdeki yerel seçimin çok büyük önemi olduğunu Atatürkçü ve Cumhuriyetçi seçmenlerin çok iyi bilmesi gerekir. Bu seçimde laik devlet yönetimi oylanacaktır. Ömer Dinçer ve onun gibi düşünenlere ya hayır, ya da evet denilecektir. Bu nedenle tüm Atatürkçülerin çok sıkı çalışmaları, hem de birebir çalışmaları gerekir. AKP nin elindeki iktidar silahını etkisiz hale getirmek için gereken yapılmalıdır. Eskiden propagandalar aş, iş ve ucuzluk üzerine kahvehanelerde, meydanlarda yapılırdı. Oysa şimdi AKP liler ev ev dolaşılarak herkese mavi boncuklar dağıtılıyorlar. Diğer partililerin de ev ev dolaşarak belediyelerde işçi sayısının sınırlı olduğunu, bu sınırın aşılamayacağını anlatmaları gerekir. Halkın da boş vaatlerle karın doymayacağını bilmesi gerekir. İşsizliğin umarı belediyelere kapak atmak değildir. Ekonomik kalkınmadır. Enflasyonun yüzde yirminin altına düşmesini büyük başarı olarak gösterenlere sormaları gerekir. Düşen enflasyon benim cebime ne koydu? Hani iş nerde aş nerede? Aklın ve mantığın egemen olacağı bir seçim dileğiyle Özcan Nevres 15/01/2004
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |