İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Gene klasik öğrenci bunalımları geçiriyorum. Öğrenciliği sorguluyorum. LGS denilen illete hazırlanırken de yaşamıştım bu duyguyu, ki zaten LGS'ye 4. sınıfta başlamıştım hazırlanmaya, ben zorla masanın başına oturtulup önüme test kitapları yığılırken, arkadaşlarımın 'laylaylom' hayatlarına imrenirdim. Onlar zamanlarını, hem de içleri sıkılmadan, oyun oynarak, arkadaşlarıyla buluşarak, bilgisayarda zaman kaybederek geçirebilirlerdi. Anne-babama bu 'acımasızlığı' her hatırlatma teşebbüsümde bana 'hayat senin, istediğin gibi kullan!Ama göreceksin ki çalışanlarla çalışmayanlar bir olmayacak!' derlerdi, gizli bir tehditle. Yaz tatillerinde kitap bitirmeye çalışırken ben de, diğer çocular nasıl sıkılacaksa, sıkılırdım. Ama gene de tatilden her dönüşümde az çalıştığımla ilgili ikaz alırdım. Sonuca geliyorum. Haklı çıktılar: çalışanla çalışmayan bir olmadı. Ve şimdi ÖSS hastalığıyla başbaşa kalmaya hazırlanıyorum. Ama ÖSS'den önce uğraşmam gereken okul derslerim ÖSS çalışmaktan daha ağır. Bu yazıyı tabiki öyle boşboşuna yazmıyorum. Birşeyler oldu ki , ben gene kafamı kaldırdım masamdan. Özel bir okulun son sınıfında okuyan arkadaşım dönem içinde okulundan izin de alarak 1 hafta Uludağ'a kaymaya gidiyor. Kız lise son olmasına rağmen gözünü bile kırpmadan kendisine 1 hafta izin verdi. Oysa bizimkiler arkadaşlarıyla konuşurken benim 1 hafta okuldan uzak kalmamın tartılmayacak bir şey olduğunu söylüyorlar. Gene herşeyimizi bir şeylere odaklamışız. Ama aklımdan geçmiyor da değil: hayatı daha ne kadar erteleyeceğim? Lisede arkadaşlıklarımın daha düzgün olacağını, bu yüzden arkadaşlarıma takılmamamı, ders çalışmamı söylediler. Şimdi kaç tane arkadaşım var? Bugün üniversite sınavına hazırlanıyorum, bir yandan da okul, gene bu arkadaşlık konusunda babam kökten çözümü getiriveriyor: ' Boşver, üniversitede gezecek çok zamanın olacak!' Yalnız değilim belki ama yine de içim gidiyor. Benim ders çalışmak uğruna gidemediğim filmlerin kaçışına da yanıyorum. Ya da İstanbul'un en güzel baharını beynim kitapların arasına sıkışmış geçiriyor olmama da yanıyorum. Hayatı daha ne kadar erteleyeceğim?! Tamam, Genel Biyoloji... Sus artık! Çalışacağım şimdi sana.. Annem- babam; haklısınız, çalışanla çalışmayan bir olmaz!...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BuZ_LaLe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |