..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi en azgýn yüreði uysallaþtýrýr, en uysal yüreði azdýrýr. -Alexis Delp
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Ýlke ERSOY




15 Mart 2004
Evimdeki Yabancý  
Ýlke ERSOY
"Bu hikayedeki tüm kahramanlar hayal ürünüdür, tüm hayaller ise kahraman..."


:DEJA:
Uyku sersemi yürümeye çalýþýyordum karanlýk koridorda... Susuzluktan boðazým kurumuþtu, mutfaða doðru ilerlerken, karþýmda bir silüet görür gibi oldum. Gözüme takýlan o belli belirsiz gölgeyi yanýlsama sanmýþtým ilk bakýþta, oysa ki gölge bana doðru ilerliyordu, bir anda uyku halimden sýyrýlývermeme neden olacak kadar çabuk ilerliyordu hem de. Birden durumu anladým, gecenin bir yarýsý evime bir yabancý girmiþti! Ne yapacaðýmý bilemez halde elektrik düðmesini aradým duvarda el yordamýyla, titremeye baþlamýþtým, baðýrmak istiyorum ama sesim çýkmýyordu korkudan...
"Dur!" dedi..."Kýpýrdama!"
Donup kalmýþtým zaten, ama gölgenin sesini duymak, kanýmý hatta iliklerimi bile dondurdu. Sert, gür bir erkek sesi... Evimde bir adam vardý! Bir hýrsýz, bir katil; hatta belki de bir sapýk!
Gölge bana doðru ilerlemeyi býraktý ve sola döndü... Elektrik düðmesinin sesi; ve aydýnlýk...
Bir an bulunduðum yere yýðýlýp kalacaðýmý sandým, kulaklarým uðuldamaya baþladý, zangýr zangýr titreyerek þunu söyleyebildim ancak:
"Kimsin?..."
Güldü, hem de kahkahalarla güldü bana... Çiçekli kanepemin üzerine oturdu. Gömleðinin cebinden sigarasýný çakmaðýný çýkardý, paketin içinden bir sigara alýp yaktý ve konuþmaya baþladý...
"Yanlýþ soru... Önce þunu sormalýydýn bana 'Burada ne yapýyorsun, evimde ne iþin var'... Þimdi yerimden kalkýp boðazýný kesebilirim, bir kaç saniye içinde ne olduðunu bile anlamadan ölüp gidersin. O zaman, kim olduðumu bilmenin sana ne faydasý olacak? Hiç deðilse ölmeden önce, neden burada olduðumu öðrenebilirsin daha akýllýca sorulmuþ basit bir iki soruyla..."
O an, yaþamýmýn en kötü, en korkunç anýydý belki de. Evime girmiþ bir yabancý, kanepemde oturmuþ sigara içiyor ve beni az sonra öldürebileceðini söylüyordu. Birden kendimi Hitchcock'un filmlerindeki aktrislerden biri gibi hissettim; hayatýn kendisi de bir film deðil miydi zaten? Madem ki içinde bulunduðum durum bu, o zaman ben de oyunu kurallarýna göre oynamalýydým. Zekamla dalga geçme cüretini göstermiþ bu yabancýya pabucunu ters giydirme þansýmý sonuna kadar zorlamalýydým. Birden, bir mucize oldu ve üzerime bir soðukkanlýlýk çöktü, titremem geçti, korkumdan eser kalmadý. Yürümeye baþladým, adamýn oturduðu kanepenin tam karþýsýndaki sarý koltuðuma oturdum ve þöyle dedim:
"O zaman daha akýllýca sorular sorayým senin de dediðin gibi. Ama önce bana da bir sigara ver."
Zaten kocaman olan kömür karasý gözleri iyice açýldý, hemen ardýndan toparlanýp muzipçe gülümsedi bana; elini cebine atarken...
"Al bakalým, idam mahkumunun son isteðini yerine getirmek zaruretidir celladýn." Uzattýðý paketten bir sigara aldým hemen, uzanýp yaktý sigaramý.
Sinirli, isterik bir kahkaha attým içime çektiðim ilk dumaný verirken...
"Ýddiaya girerim sen buraya beni öldürmek için gelmedin. Hem neden beni öldüresin ki...(Baþtan aþaðý süzdüm onu alaycý bir ifade ile) Seni daha önce hiç görmedim. Aramýzda ne gibi bir husumet olabilir ki?"
"Güzel soru... Beðendim... Pek güzel bir kadýnmýþsýn sen. Seni de çok beðendim güzelim."
"Önce katil, þimdi de tecavüzcü sapýk rolü oynayacaksýn demek. Ýyi. Ben de ne zamandýr son derece sýkýcý olduðunu düþündüðüm hayatýma yeni bir heyecan, yeni bir renk katma özlemindeydim. Ýyi ki geldin. Bir kadeh birþey içmek ister misin?" Diyerek yerimden kalkýp büfenin altýndaki dolaba yöneldim.
Ýyiden iyiye þaþýrmýþtý ve yüzündeki hayret dolu ifadeyi saklayamýyordu artýk.
"Otur yerine!...Hey, nesin sen? Bu bir taktikse, bu ucuz numaralar bana sökmez kýzým, haberin olsun. Ýçki ikram ediyorum ayaklarýna dolaptan silah filan çýkarmayý düþünüyorsan boþuna uðraþma, daha elini silaha uzatana dek kurþunu yersin beynine."
Elini pantolonun arkasýna atýp küçük bir silah çýkardý. Benimse kurþun atacak bir tabancam yoktu ama kurtulmak için beni ben yapan ne kadar silahým varsa kullanmaya niyetliydim. Zekaysa zeka, kadýnlýksa kadýnlýk. Yaþamdan vazgeçip teslim olmaktan iyiydi yapabileceðim herþey...
Becerebildiðim kadar þuh bir ifade ile, "Hemen de sinirleniyorsun" diyerek tekrar koltuða oturdum... "Ne silah var dolapta ne de ölümden kurtulmak gibi bir düþüncem. Bir kutu uyku hapým var ve ertesi gün onlarý yutup hayatýma son vermeye karar vermiþtim bir kaç saat önce; hayat çok sýkýcý ve boþ, yaþamak çok anlamsýz geliyor artýk bana. Þimdi, daha güzel bir fýrsat çýktý karþýma. Beni kendimi öldürme zahmetinden kurtaracaksýn. Hem artýk ardýmdan, 'ne zayýfmýþ, ne güçsüzmüþ, intihara sýðýnacak kadar' diye dedikodu yapmayacaklar bana acýyarak. Seni bana Allah gönderdi. Ve ben þimdi Azrail'imle sohbet etmekten çok büyük haz alýyorum... Peki ya sen? Karþýna daha önce benim gibi bir kurban çýkmýþ mýydý?"
Eðilip sigarasýný söndürdü sehpadaki kül tablasýnda... Dudaklarýnýn kýyýsýnda ayný muzip gülümseme... Gençti. Hatta yakýþýklýydý da. Esmer, uzun boylu, geniþ omuzlu, güzel yüzlü bir adamdý. Üstü baþý temizdi ama giysileri yýpranmýþ görünüyordu... Bunlarý ona söylesem ne yapar diye düþündüm içimden. Ve o an için, söylememeye karar verdim.
"Ýsmin nedir" diye sordu...
"Kapý zilinin üstünde görmüþsündür zaten ama yine de söyleyeyim... Þehnaz. Ya senin ismin nedir?"
"Ýç gýcýklayýcý bir ismin var, kendin gibi... Benimki de Doðan."
"Memnun oldum Doðan"... Deyip oturduðum yerden elimi uzattým. Güldü yine ve uzanýp elimi sýktý... Kuvvetlice...
Bacak bacak üstüne yatýp geriye yaslandý, bir elini dizinin üstüne koydu, diðer eliyle saçlarýný düzeltti.
"Þimdi sen tipik bunalýmlý yalnýz yaþayan þehirli kadýn tiplemesi mi oluyorsun? Ýntiharý düþünecek kadar koptun mu yaþamdan?"
"Hem Azrail hem psikolog þuna bakýn hele!"(Rahatlýðýma, aðzýmdan çýkan sözlere kendim bile inanamýyordum ama inanamadýðýmý da belli etmemek durumundaydým.)
"Þehnaz, kafa bulma benimle. Hiç gelemem."
"Direkt sýkarsýn kurþunu deðil mi, eyvallah! Versene ordan bir sigara daha..."
"Üst üste söndürüp yakma, saðlýða çok zararlý."
"Hahaha, maazallah kalan birkaç saatlik -ki o da iyi bir ihtimalle- ömrümde ya akciðer kanseri olursam filan?"
"Hatta ya kalp krizi geçirip ölürsen, düþünsene, sen kendini öldürme zahmetine girmemiþ olacaksýn belki yine; ama ben seni öldürme zevkinden mahrum olacaðým."
"Ver þu sigarayý..."
"Ýyi, al bari..."
Bitmek üzere olan sigaramýn izmaritinin ucundaki ateþle yaktým ikinci sigaramý. Vakti gelmiþti deminki düþüncelerimi dillendirmenin. Yüzüne doðru üfledim dumaný...
"Çok hoþ bir adamsýn sen. Çok yakýþýklýsýn... Konuþman da çok düzgün, seni gören çok efendi, kültürlü, nezih biri olduðunu düþünür. Geceleri yalnýz yaþayan kadýnlarýn evine girip onlarý öldürmekle tehdit edebilecek bir sapýk olduðunu hayatta düþünmez kimse sana bakýp..."
"Ýltifat mý ediyorsun hakaret mi belli deðil. Ama bu ironik ve kýþkýrtýcý tavrýný sevdim. Bana benziyorsun sen."
"Demek iyi anlaþacaðýz."
"Ýyi anlaþabileceðimizi anlayabileceðimiz kadar zamanýmýz olmayacak güzelim. Hatta az zamaným kaldý, baþlayalým hadi."
'Baþlamak, neye, nasýl?' diye düþünürken içimden, dudaklarýmdan dökülüverdi þu serzeniþ:
"Nasýl yani? Ýþte elinde tabanca oturuyorsun karþýmda, sýk kurþunu bitir iþini. Neye baþlýyoruz anlamadým."
"Haha, iþte iþin en zevkli kýsmý geliyor. Þimdi Þehnaz haným dediklerimi bir bir yapacak, deðil mi fýstýk?"
Tüylerim ürperdi birden, ama kendimi koyuvermemem lazýmdý. Evet, bu bir filmdi, ben de baþrolde oynayan aktris. Bunu tekrarlýyordum beynimin içinde üst üste birkaç defa.
"Hadi bakalým, baþlayalým o zaman vakit kaybetmeden. Soyunmamý mý isteyeceksin?"
Kahkahasý yankýlandý salonun soðuk duvarlarýnda. Kömür karasý gözlerindeki bakýþlarýný gözbebeklerime saplarcasýna baktý bana.
"Düþ gücün çok kýsýrmýþ. Soyunmaný istemiyorum!"
Elini pantolonunun sað cebine attý ve bir týrnak makasý ile bir kaðýt makasý çýkarýp, sehpanýn üstüne koydu.
"Önce týrnaklarýný keseceksin bir bir... Sonra da saçlarýný... Düzgün kes hepsini ve þu sehpaya diz gözümün önünde."
'Sandýðýmdan daha manyakmýþ bu adam' diye düþündüm; düþüncelerimi gözlerimden okumasýndan korkarcasýna gözlerimi ondan kaçýrarak... Dediklerini yapmak dýþýnda baþka çarem olmadýðýndan, týrnak makasý ile baþladým iþe...
"Ýyice dipten kes!"
"Tamam."
On parmaðýmýn da týrnaklarýný kesip, sehpaya dizdim.
"Ayak týrnaklarýný da!"
"Ne?"
"Duydun. Baþla!"
Ayaklarýma doðru eðildim ve ayak týrnaklarýmý da kestim bir bir... Avucumda topladým tüm týrnaklarý, neden yaptýrýyordu ki bunu bana? Nasýl bir deliydi bu adam? Ýþimi bitirdikten sonra avucumdakileri de sehpanýn üstüne yerleþtirdim hýzla.
Kaðýt makasýný alýp, uzattý bana doðru.
"Þimdi sýra saçlarýnda... Onlarý da en dibinden keseceksin. Tutam tutam kes ve yan yana koy þuraya."
Ucundan azýcýk kestirmeye bile kýyamadýðým upuzun simsiyah saçlarýmý kendi ellerimle keserken içim sýzlýyordu... Dediðini yapmamak gibi bir þansým olmadýðýný biliyordum. Baþýmýn üzerinde hareket ettirdiðim makasý bir hamlede þu adamýn kalbine saplasaydým ya! Ama olmazdý, beceremezdim, o benden çok daha güçlü ve atik görünüyordu, ben daha makasýn yönünü deðiþtirdiðim an vururdu beni.
Son tutamý da makasla baþýmdan ayýrýp koydum diðerlerinin yanýna.
"Evet. Dediklerini yaptým. Þimdi ne istiyorsun."
"Bak Þehnaz... Ýþte bütün güzelliðin, bütün kadýnlýðýn sehpanýn üzerinde duruyor. Þimdi ne kadar çirkin göründüðünün farkýnda mýsýn? O uzun uzun sýrma saçlarýn, bakýmlý uzun týrnaklarýn olmayýnca, aslýnda hiçbir þeye benzemediðin ortaya çýktý."
Psikolojik baský ve aþaðýlama ile kendi komplekslerini ve özgüvensizliðini yamayacaktý aklý sýra. Güzelliðin saçta týrnakta olduðunu zannetmeyecek kadar -kadýn- olduðumu biliyordum ben. Ýstediðini desin umurumda deðildi. Tek derdim, elinden kurtulabilmekti bu manyaðýn. Her ne kadar kurtuluþ umudum her geçen dakika benden biraz daha uzaklaþtýysa da...
"Yedi çocuklu bir ailenin en son oðluyum ben. Çok fakirdik ben çocukken. Ankara'nýn kenar mahallelerinde tek odalý bir gecekondumuz vardý. Babam ben çok küçükken, çalýþtýðý fabrikada bir iþ kazasýnda sað kolunu kaybedince, bunalýma girip alkolik oldu, ispirto içtiðini bile görürdüm kimi zaman, ne bulsa içerdi... Kýsa bir süre sonra da kýsmi felç geçirip yatalak oldu zaten. Annem, beni ve diðer erkek kardeþlerimi okutabilmek, babama bakabilmek için gündeliðe giderdi senin gibi süslü þehir kadýnlarýna. Nasýrlý ellerinin týrnaklarý kýsacýktý, yamuk yumuk... Saçlarý geliþi güzel kesilmiþti kafasýnda, çünkü kuaföre verebileceði, kendine bakmak için bir köþeye ayýrabileceði parasý olmadý hiç. Çirkindi. Sabahlarý okula giderken, çocuklarýný ellerinden tutmuþ okula götüren güzel anneleri görürdüm, uzun ojeli týrnaklý elleriyle çocuklarýnýn yanaklarýný okþarlardý ayrýlýrken, onlara sarýldýklarýnda uzun bakýmlý saçlarý omuzlarýna yayýlýrdý çocuklarýnýn... Kimbilir ne güzel kokardý o saçlar. Benim hafýzamdaki anne, arap sabunu kokuyor, çamaþýr suyu kokuyor yüzüme uzanan elleri..."
Bir yandan anlatýyordu, bir yandan da yeniden yaþýyor gibiydi o günleri... Yüzü buruþmuþtu, mimiklerinden iðrendiði belliydi annesinin kokusunu hatýrlayýnca... Sehpanýn üzerinden bir tutam saç alýp burnuna götürdü sonra; gözlerini kapatýp burnundan derin bir nefes çekti koklarken...
"Sekiz yaþýmdaydým. Annem, temizliðe gittiði evlerden birinde, cam silerken apartmanýn beþinci katýndan düþtü... Hemen oracýkta ölmüþ. Polisler olayý haber vermek için evimize geldiklerinde halimizi görüp, yetkililere bildirdiler durumumuzu. Birkaç gün içinde gelip beni ve tüm kardeþlerimi alýp götürdüler. Babama ne olduðunu hala bilmiyorum. Diðer kardeþlerim benden yaþça daha büyüklerdi, beni onlardan ayrý bir yere götürmüþlerdi, hiç birinden haber alamadan senelerce yurt dedikleri içinde her türlü pisliðin olduðu bir yerde cehennem azabý yaþadým. Onüç yaþýmda dayanamayýp kaçtým oradan. Sokaklarda daha büyük pisliklere bulaþtým. Birkaç sene her türlü rezilliðin içinde, býçak sýrtýnda yaþadým yarý aç yarý tok..."
Sözlerine ara verip, bir sigara daha yaktý.Kýsa bir süre düþündükten sonra þöyle devam etti konuþmasýna:
"Onaltý yaþýmdayken, Beyoðlu'nda akordeon çalýp þarký söyleyerek geçimini saðlamaya çalýþan yaþlý bir adamla tanýþtým. Zamanýnda pavyonlarda keman çalarmýþ þarkýcýlarýn arkasýnda, ama iyice yaþlanýp da elleri titremeye baþlayýnca iþ bulamaz olmuþ oralarda... Çaresiz, sokaklarda aramaya baþlamýþ ekmeðini... O sýralarda ben de küçük hýrsýzlýklar yaparak karnýmý doyurmaya çalýþýyordum. Ýlk dostumdu benim Salih amca. Kýsa sürede kaynaþtýk, aile hasretimi bir nebze olsun onunla gideriyordum. Kýsa sürede evine yerleþtim, Çukurcuma'da köhne bir apartmanýn giriþ katýna, rutubet kokan iki oda bir salon darmadaðýn bir evdi, ama 'yuvaydý' benim için. Her gece evde buluþur, en iyi ihtimalle bulgur pilavý ile hazýr çorbadan ibaret olan yemeðimizi yer, çabucak bitmesin diye; sobanýn üstündeki çaydanlýðýn demliðine sadece iki çay kaþýðý atýp demlediðimiz çayýmýzý içer, sohbet ederdik. Salih amca bana bir þart koþmuþtu yanýnda yaþayabilmem için. Her gece yatmadan önce, ona bir saat kitap okuyacaktým. Onunla yaþadýðým beþ sene boyunca istisnasýz her gece istediðini yaptým. Binlerce kitabýnýn bulunduðu toz toprak içindeki kütüphanesinden kendisinin seçmiþ olduðu yüzlerce kitabý; sobalý, tavanýndan cýlýz ýþýklý bir ampul sarkan odasýnda sesli sesli okuyup bitirdim beþ yýl içinde... Bunu bana neden yaptýrdýðýný anlamýþtým yýllar sonra. Çünkü eðitimim, baþýma gelenler yüzünden yarým kalmýþtý... Hayatý sokaklarda tanýdýðýmý sanýyordum ama sokaklarýn dýþýnda, hatta sýnýrlarýn bile ötesinde yaþanan bambaþka hayatlar vardý. Onlarý keþfedebilmem adýna yapabileceðim tek þey, kitaplarýn büyülü dünyasýný keþfedip, onlarla bütünleþip, okuduðum her satýrdan yeni birþeyler öðrenmekti. Ve yaptým da. Þimdi çok iyi biliyorum ki iki üniversite bitirmiþ bir adamdan bile çok daha kültürlüyüm. Ufkumun açýlmasýna vesile olan Salih amcanýn, bana sahip çýkmak için öne sürdüðü tek koþul, yine benim iyiliðim içindi. Onun sayesinde geliþtirebildim kendimi... Öldüðünde, yirmibir yaþýma gelmiþtim. Kimsesi yoktu, oturduðu ev de kendinindi, kimse de gelip, çýk bu evden demedi bana. Hala baþýmý sokacak bir evim, binlerce de kitabým vardý. Kimi zaman odun alacak, bir tas çorba kaynatacak param olmuyordu. Hýrsýzlýðý ise çoktan býrakmýþ, gündelik iþlerde çalýþmaya baþlamýþtým, hamallýk, amelelik yapýyor, gece evime kolumun altýnda bir ekmek, cebimde bir paket sigarayla dönüyor, çorbamý yapýp içtikten sonra kitaplara gömülüyordum. Salih amcanýn ölümünden sonra daha büyük bir hýrsla okumaya devam ettim ve kütüphanedeki tüm kitaplarý bitirdim. Sayýsýný o ana dek bilmediðim kitaplarý üþenmeyip saydým ondan sonra, tam dörtbinyediyüzkýrkbeþ kitap...Yirmiyedi yaþýma geldiðimde, okuyacaðým tek bir kitap bile kalmamýþtý Salih amcanýn kütüphanesinde. Yenilerini alabilecek imkaným da yoktu. Senelerce her gece kitap okumaya alýþmýþ biri kitapsýz kaldýðýnda öksüz kalmýþ çocuða dönüyor. Ben de çocukluðumun bunalýmlý, karanlýk günlerine dönmeye baþlamýþtým kitapsýz geçen günlerim baþladýktan kýsa süre sonra. Kazandýðým para ile karnýmý zor doyuruyordum, arta kalan üç beþ kuruþ ise evin elektiriði ile su parasýna gidiyordu. Üstüme baþýma giydiklerim bile Salih amcanýn eski, modasý geçmiþ giysileriydi.... Sýkýldýn mý dinlemekten?"
"Yoo hayýr. Ýlgiyle dinliyorum, sen devam et."
"O günlerde tek hayalim, kendi alacaðým kitaplarla Salih amcanýnki kadar geniþ bir kütüphane kurmaktý. Beni evine aldýðý günlerin baþlangýcýnda bana okuttuðu ilk kitaptan çok etkilenmiþtim, yýllarca unutamamýþtým onu. Birden, aklýmda bir þimþek çaktý... Kitaptaki kahramanlardan biri, yazdýðý romaný bastýrabilmek için upuzun ve gür saçlarýný kestirip satýyordu berberde. Neden olmasýndý? Evet, bu da bir nevi hýrsýzlýk ama benim annem, evlerini kendileri temizlemek yerine kuaförlerine giden kadýnlarýn yapmadýðý iþleri yaparken, bizleri okutabilmek uðruna ölüp gitmiþti. Kýsacýk saçlý, arap sabunu kokan annem... Uzun, güzel kokulu saçlarý olan kadýnlardan birinin evinin camlarýný silerken kaldýrýma çakýlýp vermiþti canýný... Hem o kadýnlardan intikam almýþ olacaktým, hem de kitap alacak param olacaktý. Bu planý kurduðum günden bu yana, sokakta kadýnlarý izliyorum. Uzun gür saçlý kadýnlarý evlerine kadar takip ediyorum. Yalnýz yaþadýklarýný tespit ettiðimde, evlerine giriyor, saçlarýný ve týrnaklarýný kestirip alýyorum. Eðer polise giderlerse geri dönüp öldüreceðimi söylüyor ve evlerinden çýkýp gidiyorum. Ýþte böyle Þehnaz. Benim hikayem de bu."
"Saçlarý anladým da, týrnaklar ne için?"
Uzun dakikalardan sonra ilk defa gülümsüyordu...
"Ýki büyük kavanozum var evde. Birinde, saçlarý kuaförlere sattýðýmda elime geçen parayý koyuyorum, diðerine de kestirdiðim týrnaklarý. Ýki kavanoz da aðzýna kadar dolduðunda hayalim gerçekleþmiþ olacak. Milyarlarca liralýk kitap alýp eve dolduracaðým, ve hayatýmýn geri kalanýnda geceleri eve döndüðümde okuyacak kitaplarým olacak. Týrnaklarýn dolu olduðu kavanoz ise kütüphanenin en üst rafýnda duracak, ona her bakýþýmda onca kitabý alabilmek için verdiðim emeði anýmsayacaðým. Bu yüzden sadece saçlarýný deðil, týrnaklarýný da alýyorum kadýnlarýn..."
Saçlarýma bakarak konuþmaya devam etti.
"Þu gördüðün saçlar en az bir milyar ediyor biliyor musun? Ve sen otuzyedinci kurbanýmsýn benim."
"Beni öldürmeyeceksin o zaman. Ama dediklerini yaptýrabilmek için korkutmaya çalýþtýn öyle deðil mi?"
"Ýþe yaradý ama deðil mi?" dedi sehpayý göstererek... "Bu benim en büyük hayalime giden bir yol, bu yolda önüme taþ koymaya kalkaný gözümü kýrpmadan öldürürüm. Buradan seni öldürmeden çýkacaðým bir gerçekse eðer, bu da en az onun kadar gerçek onu bil. Bu yüzden sakýn ola ki ben buradan çýkýp gittiðimde polise ihbar etmeye kalkma beni. Onlar beni bulmaya uðraþýrken, ben seni onlarýn beni bulmasýndan önce bulur; ve de iþini bitiririm. O dakikada hiç acýmam artýk. Bu yüzden aðzýný kapalý tutmaný öneririm."
Cebinden küçük bir naylon poþet çýkardý. Elindeki tabancayý sehpanýn üstüne býraktý.Týrnaklarý avucuna toplayýp torbanýn içine koydu, aðzýný baðlayýp cebine attý torbayý. Diðer cebinden çýkardýðý büyükçe mendile ise sehpanýn üzerindeki saçlarýmý özenle yerleþtirip sardý ve onu da torbayý koyduðu cebine yerleþtirdi. Ayaða kalktý en sonunda.
"Ayrýlýk vakti Þehnaz, teþekkür ederim saçlarýn ve týrnaklarýn için. Seni de diðerleri gibi, hiç unutmayacaðým."
Kapýya doðru yöneldi, ben de istemdýþý ayaða kalkýp peþinden gittim.
"Peki ya tabanca, onu alacak parayý nerden buldun?"
Ondan duyacaðým en son kahkahayý attý gitmeden önce:
"Oyuncak bu güzelim, bende gerçek tabanca alacak para ne gezer?!"
Cevap bile veremedim o an...
"Hadi allahaýsmarladýk, gidiyorum ben. Konuþtuklarýmýzý unutma. Polise haber vermek yok."
"Tamam" dedim ve arkasýndan hýzla kapattým kapýyý.
Salonda yemek odasý takýmýnýn karþýsýnda duran büyükçe aynaya doðru ilerledim. Baþýmý kaldýrýp baktýðýmda gördüðüm kadýn, sahiden de çok çirkindi. Aðlamaya baþladým. Ýçim boþalýrcasýna aðlýyordum aynaya yaslanýp. Tuhaf bir huzur vardý içimde, ellerime bakýyordum; ellerim... Burnuma götürdüm onlarý bir yandan hýçkýrarak; arap sabunu kokuyordu sanki ellerim... Saçlarým kitaplarda hayat bulacak diye de seviniyordum bir yandan. Deliriyor muydum acaba? Karmakarýþýktým... Uyumak, ve o gece yaþadýklarýmý unutmak için yataðýma gitmeye karar verdim. Fakat biliyordum ki, hiçbir zaman unutmayacaktým o kömür karasý kocaman gözleri, sehpaya serilmiþ dalga dalga saçlarýmý, yüzlerini hiç görmediðim ve hiç görmeyeceðim kadýnlarýn kesik týrnaklarýna karýþacak, ayný kavanozun içinde onlarla ayný kaderi paylaþacak týrnak parçalarýmýn poþetin içine dolduruluþunu...
Yataðýma uzandým aðlayarak... Gözlerimi kapattýðýmda, tiz bir akordeon sesi duymaya baþladým; yaþlý, çatlak bir erkek sesinin söylediði tangoya karýþýk...

"Papatya gibisin beyaz ve ince
Eziliyor ruhum seni görünce..."

Uykuya sýðýndým devamýný dinlememek için...



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: güzel hayal
Gönderen: Deniz Canefe / Ýstanbul
29 Mart 2004
Sevecen ve aydýnlýk olduðu kadar da özenli bir öykü okumak güzel bir þey. Yolun açýk olsun Ýlke.

:: Güzel..
Gönderen: ÖRSAN BAYDAR / ÝSTANBUL
18 Mart 2004
Akýcý ve hoþ bir anlatým.. Üstelik anlamlý.. Baþarýlar..Gecenin buðusu..

:: ...
Gönderen: pelin onay / izmir
16 Mart 2004
Ýlke, bu sürreal hayal gücün için seni kutlarým, sonuna kadar "acaba ne olacak" diyerek okudum...hikayenin konusu enteresan..evet, sen daha fazla hikaye yazmalýsýn..kalemindeki bu baþarý göz ardý edilemez..Yürekten kutlarým seni dost..çok beðendim...sevgimle..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Buhur Daðý ile Kýnalý Ceylan'ýn Masalý
Bir Garip Yolculuk I - II - III

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nerdesin [Þiir]
Yar Diye Bildiðim... [Þiir]
Unut Beni Aþk Yarasý [Þiir]
Veda [Þiir]
Ben Ýlkyaz'ýn Annesiyim! [Deneme]
Su Uyur, Düþman Uyumaz [Deneme]
Biraz Þiir, Biraz Parmak Boyasý... Biraz Aþk, Biraz Patates Baskýsý... [Deneme]
Pelin Onay'a Mektuplar II / Kumdan Kale Prensesi [Deneme]
Maestro [Deneme]
Pelin Onay'a Mektuplar I / Karpuz Kabuðu Reçeli [Deneme]


Ýlke ERSOY kimdir?

"Ne zaman ki henüz vücut bulmamýþ bir öykünün ya da þiirin kelimeleri kýpýrdanmaya baþlar içimde, kalemimin mürekkebini yüreðimde damýtýrým yazmaya baþlamadan önce. . . Son nefesimi verdiðimde dünyaya, ardýmda býrakacaðým "iz"; benden, yaþadýklarýmdan, hayallerimden geriye kalan en sahici kanýt olsun diye. . . " VE BÝRKAÇ YIL SONRA: "Bir kadýnýn yaratabileceði en güzel þey, býrakabileceði en güzel iz; evladýymýþ. . . Kýzýmýn, Ýlkyaz'ýmýn gözlerinde henüz yazýlmamýþ en güzel þiirler saklý. . . Ýkinci doðumgünüm, 29. 06. 2006. . . "

Etkilendiði Yazarlar:
Panait Istrati...Tüm 2.yeniler...En çok da Cemal Süreya. Onun dýþýnda, özellikle çaðdaþ latin edebiyatý diyebilirim; genel çizgileri ile.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýlke ERSOY, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.