..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Seval Deniz Karahaliloğlu




23 Mart 2004
Neremi? Neremi? Karizmamı, Karizmamı...  
Mesela ben, Tayip’i ne zaman dinlesem çok ‘akıllandığımı’ hissediyorum.

Seval Deniz Karahaliloğlu


Yıllarca milletçe canımızı dişimize taktık, Didindik, uğraştık hatta ardı ardına devrimler yaptık. Ne için efendim? Karizmatik bir başbakanımız olsun diye, tabii ki. Şükürler olsun, yüce mevlam bugünleri de gösterdi. Bunu, milletçe ‘hak edebilm


:BDBH:
Neremi? Neremi?
Karizmamı, Karizmamı …

Seval Deniz Karahaliloğlu

Canım Tayipçiğim, geçenlerde ‘fevkalade’ güzel bir demeç vermiş.
Gazetede okudum, Harvard Üniversitesinde yapılan bir törende konuşmuş.
Ayyy, bir de güzel konuşmuş ki sormayın.
Tek kelime ile iftahar ettim vallahi…
Memleketimiz, ne vatan evlatları yetiştiriyor değil mi?
Tayipçiğim, 1 Şubat Pazar tarihli Milliyet gazetesinin ön sayfasında yayınlanan haberde,
‘Kariyerden çok karizma önemlidir’ diyor.
İşte bu kadar.

Tabii bu konuşmayı dinleyen Amerikan gavurları, biraz şaşırmış hatta biraz alınmışta olabilirler.
Çünkü ‘madem öyle, biz kariyer yapmak için bu üniversiteleri boşuna mı bitiriyoruz,
Hatta üstüne, bir de yaldız geçip yüksek lisans yapıyoruz’ diye bayağı hayıflanmışlardır.
Ama birilerinin çıkıp ‘acı gerçekleri’ onların yüzüne karşı söyleme zamanı gelmişti.
Bu da benim ‘kahraman’ Tayipçiğime nasip oldu.
Evet, böyle bir soru da akıllarından geçmiş olabilir,
Ama Tayipçiğimin o ‘dayanılmaz karizması’ karşısında çarçabuk unutmuşlardır.
Tayipçiğim, 41 kere Maşallah, karizmasıyla Canım Bushçuğumu ve maiyetini bile büyüledi.
Zaman zaman öyle laflar ediyor ki adamların ağzını bıçak açamıyor.
Daha doğrusu adamların ‘nutku tutuluyor’.
Tıpkı Harvard Üniversitesinde yaptığı konuşmada olduğu gibi.

Canım Tayipçiğim, dağlara taşlara pek ‘zeki’ vallahi.
Yıllarca milletçe canımızı dişimize taktık,
Didindik, uğraştık hatta ardı ardına devrimler yaptık.
Ne için efendim?
Karizmatik bir başbakanımız olsun diye, tabii ki.
Şükürler olsun, yüce mevlam bugünleri de gösterdi.
Bunu, milletçe ‘hak edebilmek’ için çok uğraştık.
Kolay mı, ‘dalyan’ gibi üstelik yakışıklı ve de karizmatik.
Yani önünde kimsecikler duramaz.
Niye bunca yıl adamlar bizi Avrupa Birliğine almadılar sanıyorsunuz.
Ben söyleyeyim.
Karizmatik bir başbakanımız yok diye
Şimdi bazı zıpırlar,
‘Gülüüüüüüm, sen onlara altın tepsi içinde Türkiye’nin hepsini birden versen de, seni onlar Avrupa Birliğine filan almaz, dön de bir tarihine, etnik kökenine, sosyal ve kültürel yapılanmana bir bak, sonra bir kez daha düşün, ondan sonra konuş.
Gülüüüüüm, uyanda balığa çıkalım’ diyecekler.
Ama, siz o kendini bilmez şahısları kaale almayın lütfen.
Münasebetsizler.
Tayipçiğim karizmatik ya.
Kıskançlıklarından ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Ne derler?
Elemtere fiş, kem gözlere şiş.
İşte böyle.
Ben hep söylüyorum,
Canım Bushçuğum hariç, dünyanın en karizmatik başbakanı, güzel yurdumun başbakanı Tayip.
Bu arada, Canım Bushçuğum da çok karizmatiktir, kerata.

Canım Tayipçiğim diyor ki,
‘Bir Devlet Başkanında aranan en öncelikli özellik karizmaymış’
Tabii ki canım.
Mesela şimdi, şöyle tumturaklı bir konuşmayı kim dinler ki?
‘Bir devlet başkanlığı yada başbakanlığı makamına gelebilmek için öncelikle o makamı layıkıyla doldurabilmek gerekir.
Yani, devlet işlerini gerektiği gibi yürütebilmek için yeterli bilgilerle donanmış olmak şarttır.
Bunun için de, kişinin yıllarca ülke politikası, siyaseti, tarihi ve ekonomisi üzerine çok yoğun bir üniversite eğitimi alması ve kişide konu ile ilgili olarak çok ciddi bir birikimin oluşması lazım.
Bu da yetmez, çünkü hasbel kader o makama gelmiş olmak, o kişiye, o makamın vasıflarını vermez.
Aksine, son derecede ciddi ve ağır sorumluluklar yükler.
Sadece, kendi ülkesinin tarihini ve siyasi geçmişini bilmek yetmez, uluslar arası arenada ‘at koşturabilmek’ için dünya tarihini, dünya siyasetini en az uzmanlar kadar iyi bilmeli, konuya hakim olmalı ve bilgilerini günün şartlarına göre, güncelliyebilmelidir.
Bunlar sadece, işin A,B,C’si, bir de diplomatik görgü kuralları var.
Yani, bilgi bakımından çok güçlü bir donanıma sahip olmak yetmiyor.
Uluslar arsı ilişkilerde, gülünç duruma düşmemek ve onarılması güç gaflar yapmamak için
Aynı oranda, uluslar arası diplomasinin getirdiği, nezaketi ve adab-ı muaşeret kurallarını da çok iyi bilmek gerekiyor.
Bütün bu saydıklarımız, ‘kariyer yapmak’ kelimesinin ardında saklı kalan, satır arasına sıkışmış sözcüklerin çok kısa bir ‘özeti’ ve ilk akla gelenler olarak sıralanabilir.
Ve bir çırpıda silip attığımız iki kelimelik ‘kariyer yapmak’ fiili bazen bir ömür boyunca sürebiliyor.
Yani topu topu insan ömrünün 40 yılı gibi bir süre.
O nedenle, dünyada genel olarak, devlet başkanlarını yada başbakanları seçerken ‘kariyer yapmış’, bunun için bir ömür vermiş, birikimli insanları tercih ediyorlar.
Tabii bu bizim için tamamıyla yabancı bir kavram.
Bir de ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak’ gibi işin ‘altın bir kuralı’ var.
Bunlar, ilk aklımıza gelenler ve bir çırpıda sayabildiklerimiz.’

Böyle başlayan sıkıcı bir konuşmayı kim dinler Allah Aşkına?
Çok düz ve sıkıcı.
Çoğunuz uyuyakalmışsınızdır, bile.
İnsan hemen esnemeye başlıyor.
Zaten, neden kaybettiysek,
Hep bu ‘sıkıcı’ konuşmaları yapanlar yüzünden kaybettik.
Halbuki o öyle mi?
Uyumak bir yana,
Tayip konuşmaya başlayınca, insanlar şaşkınlıktan ‘apışıp kalıyor’.
Söylediği ‘veciz’ sözler nedeniyle,
Neredeyse ağzımız bir karış açık onu dinliyoruz.
Bazılarımız ‘hayranlıktan’ dolayı,
Söylediklerine göre, bazı ‘münasebetsizler’ de ‘şoke’ oldukları için.
Tıpkı ‘ayran budalası’ gibi ‘nutku tutulmuş’ bir biçimde dinlediklerini söylüyorlar,
Ama ben bunu, onların hasetliklerine veriyorum.
Dağlara taşlara, elemtere fiş kem gözlere şiş,
Kırk Bir Kere Maşallah, tü tü tü tü, tü …

Karizma konusunda Tayipçiğim çok haklı.
Neden mi?
Mesela ben, Tayip’i ne zaman dinlesem çok ‘akıllandığımı’ hissediyorum.
Sanki, onun konuşmalarını dinlerken aklıma ‘akıllar’ ekleniyor gibi.
Tıpkı bu ‘karizmatik’ haberi okuyunca olduğu gibi.
O kadar akıllandım,
O kadar akıllandım ki,
Üzerine, oturdum bir şiir yazdım.
Üstüne üstlük, bir de hislendim ki anlatamam.
Böyle ‘akıllı’ bir başbakanım olduğu için kendi kendime bir mutlu oldum, bir mutlu oldum değme gitsin.
Ne diyordum?
Sonracıma, dilimin ucuna şöyle hicranlı bir de müzik geldi.
Bir kere çok hislendim ya, oturdum onun için yazdığım şiiri besteledim.
Şimdi, seçim sırasında partiler müzikler ısmarlıyorlar ya.
Hiç gerek yok, ben onun için bir şarkı yaptım bile.
Paranın lafı mı olur?
Tayipçiğime bütün şarkılar ‘kurban’ olsun, değil seçim otobüslerinden halkı ‘mutluluğa gark eden!’ o güzelim müzikler.
Şarkının sözleri de, konuşmasına çok uygun.
Yani çok ‘akıllıca’ ve çok ‘hisli’.

Bir zamanlar, ülkemizde çok ‘yüksek şahsiyetli’ bir bayan şarkıcı vardı.
Banu Alkan.
Ne yalan söyleyeyim, onun şarkısından da biraz esinlendim.
Tayip şarkıyı bir dinlesin, garanti mutluluktan şakkadanak düşüp bayılır.
Yani, o kadar güzel.
Bir an için bu ‘nezih’ şarkıyı,
Acaba Firüze filmindeki koroya, yani Haluk Bilginer, Özcan Deniz ve Cem Özere’mi söyletmeli? diye düşündüm ama yok olmaz.
Bu güzelim parçayı, ancak Banu Alkan gibi ‘mümtaz’ bir şahsiyet söyleyebilir.
Aman yemeyim içmeyeyim de yarın sabahın bir körü gidip
Bu parçanın ‘telif haklarını’ alayım.
Ne olur, ne olmaz.
Kör şeytan, yerin kulağı vardır derler.
Birileri benden önce davranıp da şarkımı çalabilir, öyle değil mi?
Muazallah, Allah esirgesin, tövbe tövbe….

Şarkıyı mı merak ettiniz?
Sizin için biraz mırıldanırım ama kimseciklere söylemek yok.
Söz mü?
Çalınsın istemiyorum.
Tayipçiğime sürpriz olacak.
Banu Alkan’ın sesinden hayal ediniz lütfen.
Bu arada Banu Aklan, bir yandan söylerken bir yandan da müziğin ritmine göre ılgın ılgın sallanıyor.
Neremi? Neremi?
Karizmamı, Karizmamı,
Düm teka, düm tek,
Düm teka, düm tek …
Oh Ooooooh, Yandan Yandan,
Oh, Ooooooh, Yandan Yandan
Neremi, Neremi,
Karizmamı, Karizmamı,
Oh, Ooooooooh, Yandan yandan
Oh, Ooooooooh, Yandan yandan …..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dario Fo"dan "Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü"
Siz Hiç Modayı Takip Etmez Misiniz? Marx Şimdi Çok Moda! Takunyalı Sadaka İmparatorluğu Yıkılıyor : Kapitalizm Öldü, Yaşasın Marx!
Türkiye"nin Ar Damarı Çatladı
Aslında Hepimiz Tecritteyiz.
Mısır Bir İç Savaşa Doğru Mu Gidiyor?
Ruhum Ağrıyor
Cin Ali"yle Cici Ali
Canım Bushçuğum...
Meraklısına Rum Usulü 'Türk Kebabı'

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklası
İçimden Çıkan Küheylan...
Öpülesi "Yastık Adam" Öyküleri : Kayıp Ruhlara Masallar
Para Ağaçta Yetişmiyor Pinokyo!
"İşi Kapmak" İçin Ne Kadar "İleri" Gidebilirsiniz? Metot Oyunu Sınırları Zorluyor!
That Face : Aynada Gördüğün "O Yüz" Kim?
Ferhan Şensoy"dan 2019 Türkiye Fotoğrafları
Dumana Boğulan "Romeo ve Juliet"
İçimizdeki "Boş Şehir"ler...
Ben, "Çıplak Memelerini Değil" Dansı İzlemeye Geldim!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.