..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Yavuz Nufel




28 Aralık 2001
İtiraf Edin  
Yavuz Nufel
Dilek dilemek yerine bir kez de itiraf etsek nasıl olur acaba.


:DCFH:
HADİ İTİRAF EDİN...
Eli kalem tutan bizden biraz daha eskiler kalemi- kağıdı çoktan unuttuklarından sarılacaklar pc’lerine, lap top’larına başlayacaklar eskiden yaşadıkları yılbaşlarını yazmaya... Değişmeyen özlemlerini, en güzel örneklerle süsleyecek, hatıralarını ballandıra ballandıra yazacaklar...
Örneğin; transitörlü radyolarda dinlenen yılbaşı proğramları, eş-dost arasında oynanan tombala oyunu, sobalar üstünde pişirilen kestaneler, patlatılan mısırlar, yılbaşı olduğu için gelenek haline gelen ama kesinlikle “bir çıkarsa- ya çıkarsa!” beklentisi olmadan alınan milli piyango biletlerinin heyecanı vs.vs.
Ben eski yılbaşlarını hiç özlemiyorum. Nesrin Topkapı iki göbek atacak diye gözlerimizin faltaşı gibi siyah-beyaz televizyonun camına yapıştığı günleri mi? ( Mezdeke Gurubu’nun büyük emekleri ile bu gün 75 milyonun kabul ettiği göbek sanatımız (?), o zamanlar estetik olarak görülmez; göbek attı, kıvırdı, salladı, çalkaladı türünden sözlerle hafife alınırdı.) Dahası var, gecenin bilmem kaçında Zeki Müren Konserini beklediğim yılbaşlarını mı özleyecek mişim?
Şimdi her gece konser, her gece dansöz,!! Havai fişek duruken mısır patlatmak da ne demek? Patlamışı var zaten al al ye...Birinci Çinko 5, ikincisi 7.5, tombala 10 TL olduğu tombalayı mı özleyeceğim? Ne kazanıp zengin olanı görürdük, ne malını mülkünü kaybedip intihar edeni...
Yeterki siz paradan haber verin, iki adım ötemiz Yavrumuz Vatanımız Kıbrısımız. Gider şansımızı dener geliriz. Yavru Vatan küçük geldi, kesmedi mi; Avrupa şuracıkta...
Sağlık, başarı, mutluluk, huzur, barış gibi kelimeleri cilalayıp cilalayıp dostlarımıza, sevdiklerimize özenle seçtiğimiz kartlara yazıp gönderme işini, okumayı yazmayı öğrendikten sonra tam 35 yıl boyunca yaptım. Hiç unutmam yalanan pullardan dolayı vücutlarımız tatlı türünden yiyeceklere ihtiyaç hissetmez, aralık ayının ikinci yarısından itibaren kahvaltı sofralarında reçelin yüzüne kimse bakmazdı. Fakat reçel satışlarının düşmesi asla ekonomimize durgunluk olarak yaşatmazdı. Çünkü pul ve yeni yıl kartlarındaki satış, bu açığı kapattığı gibi IMF’den gelecek para kadar olmasa da borsamızın kıpırdamasına, döviz fiyatlarının sabit kalmasına yetiyordu...
O zamanlar, internet diye bir şey de yoktu. Bu icat sayesinde Amerika’dan Japonya’ya kadar onlarca ülkeden binlerce insan tanımıyor muyuz? Oysa eskiden hep aynı suratları görmekten gına gelirdi insana, kaybetme korkusuyla sesimiz bile çıkaramazdık. Şimdi birini kaybetsek bile bin’ini bulmak sorun mu yani? Neymiş efendim “ Elimi sallasam ellisi” Devir sürat devri, iletişim devri el sallayacak kadar zahmet etmeye gerek olmadığı gibi zamanımız da yok üstelik, var mı? PC mi açsam ellibin’i, yüzbin’i!.. Ay’a gitmek için geç kalmış olabiliriz ama sürat çağından iletişim çağından kimse bizi geri bırakamaz, denese de gücü yetmez zaten...
Yıllardır beklediğimiz, hayal ettiğimiz turizmimize inat her gün elektronik dost patlamasını inkar etmek mümkün mü? Paramıza eklenen sıfırlar gibi her yıl, her ay, her hafta, her gün bir sıfır eklenmiyor mu dostlarımızın arkasına... İstianaslar kaideyi bozmaz ama birçoğu yeni hayatimiza giren 20 milyonluklar kadar değerli dostlar.... Pul yalamaktan dilimiz tahriş olmuyor, yüzlerce kart alıp yollamaktan bütçemiz sarsılmıyor son bir kaç yıldır.
Eletronik dostların bir iyi tarafı da hepsine birden, hepsi kadar gerçek ve kalıcı binlerce kart içinden seç bir tane “tıkla” tamam... Komik, düşündürcü, ciddi, müzikli, hareketli seç- beğen- yolla...
Bu yüzden 35 yıllık alışkanlığımdan vaz geçiyorum. Ben de internet denen icadın nimetlerinden faydalanacağım, hem de sonuna kadar. Hiç kimseye yeni yıl için dilekde de bulunmayacağım.
Sağlık diledikçe sağlıksız, huzur diledikçe huzursuz, başarı diledikçe başarısız, barış diledikçe savaşların ardı arkası kesilmiyorsa sanal ortamdan beş dakika uzaklaşıp başımızı ellerimizn arasına alıp düşünmek zorundayız dostlar(?) Demek ki yazılan, söylenen o süslü sözlerde ya kimse samimi değil ya da can-ı gönülden dilek dilenmemiş bugüne kadar diye düşünüyorum..     
Milyonlarca, milyarlarca dileğin her yıl tersinin gerçekleşmesini başka türlü izah edemiyorum, bilen varsa söylesin lütfen, öğrenmek istiyorum...
Ben, 1 Ocak 2002 den itibaren her zaman olduğu yine, devamla, inatla, bıkmadan, usanmadan, yılmadan, korkmadan, SÖZÜMÜ DUDAKTAN, GÖZÜMÜ BUDAKTAN ESİRGEMEDEN;* “balıklara suyu anlatmaktansa, ormandakilere denizi anlatmak için ormanlarda dolaşıp şiirler yazacağım.. Kim beğenir, kim beğenmez düşünmeden! ikinci olarak da elektonik dostların gerçeklerini, sahtelerinden ayırmaya çalışacağım. Ve kendimi artık “bir şey” sanacağım. "Kendini ne zannediyorsun?" diye soran Elektronik dostlarıma vercek cevabım olur en azından..
Kimbilir belki de 25 yıl sonraki yılbaşında bu günleri bile aratan yazılar yazacağım kimbilir...
En iyisi yazıyı bitirip internetde sörf yapmak....
BİRŞEY İTİRAF EDEYİM Mİ DOSTLAR? Ne sörfü ben bu yılbaşında 35 yıl öncesine doğru yola çıkacağım. Yeni Yıla mutlaka birşeyle başlamak istiyenler, birşey itiraf ederek başlasın derim. Belki de her yıl aynı sözleri tekrarlamaktan çok daha yaralı olur, ne dersiniz?...
* Bu söz, beş yıl boyunca yazdığım Ekin Dergisin’de sayfamın başında yer almıştır. ( vecizemi desem daha çarpıcı mı olurdu acaba? Neyse...))))) Bir siyasi partinin il başkanı bu sözümü kendi sözüymüş gibi kullandığı gelen bilgiler arasında...Kendisine yeni yıl hediyemdir. Yoksa gafları ile ünlü parti başkanlarına mı hediye etseydim?

Yavuz Nufel
25 ARALIK 2001
ROTTERDAM-HOLLANDA










.Eleştiriler & Yorumlar

:: sonuna kadar devam...
Gönderen: Meryem Uçar Kayalı / İzmir
14 Ağustos 2003
“balıklara suyu anlatmaktansa, ormandakilere denizi anlatmak için ormanlarda dolaşıp şiirler yazacağım.. Kim beğenir, kim beğenmez düşünmeden!"......her ne kadar bir hayal kırıklığı seziyor olsam da bu satırlarda, yolunuza devam edin demek istiyorum.. hem de durmamacasına... ve sadece kadr kıymet bilenlere kulak asın, kalıcı olanlar onlardır, diğerleri uçar giderler ufacık bir esintide çünkü.. bazen de küçük sözü dinlemek iyidir değil mi:)) hele bir de o küçük, elinden geldiğince hep "büyük sözü" dinliyorsa:)) sevgilerimle Meryem




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
30 Euronuz Var mı?
Edebiyat, Aşk'ın Formülünü Arar
Yaşayan Ölüler
Guncel
Ayakkabılarımı Arıyorum

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ateş Her Zaman Düştüğü Yeri Yakmıyor [Şiir]
Enkaz Altında [Şiir]
Anam, Bacım, Avradım [Şiir]
Boyacı Çocuk [Şiir]
Gurbetçi Destanı'ndan [Şiir]
Deniz Kızı [Şiir]
Nezih Güzelliklerin Eşsiz Timsaline [Şiir]
Şikayet [Şiir]
Yorum Nedir? [Eleştiri]
Şairciklere Şaireciklere Birinci Ders... [Eleştiri]


Yavuz Nufel kimdir?

Şair yaşadıklarını yaşatabilme hissettiklerini hissettirebilme bilgi ve becerisi olan kişidir. Ayrıca şair, yaşadığı dönemin, olayların canlı tanıdığıdır diye düşünüyor; her sey gibi şiirin de günümüzde oldukça kirletildiğine, temizlemek gerektiğine inanıyorum dostlar ! Şiiri yazmadan yaşamak gerek. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazim Hikmet, Orhan Veli, Ahmet Arif, Neyzen Tevfik


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yavuz Nufel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.