..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Güneş




13 Eylül 2004
Sevemedik Bir Türlü...  
Güneş
Bu insanoğlu böyledir zaten. Konuşması gerektiği zaman susar. Kalması gerektiği zaman gider. Ve en acısı, sevmesi gerektiği zaman kaçar! Gerçekten korktuğu için değil aslında, korkması gerektiğine inandığından...


:AHIB:
SEVEMEDİK BİR TÜRLÜ...

Burada olduğum için sinirlisin, biliyorum. Bunu hissetmek hiçte zor değil.
Ama ben her zaman ki o asap bozan inatçı tavrımla seni sinirlendirmek niyetindeyim.
Gitmeyeceğim işte!
Kovsan da gitmeyeceğim...
Bu sefer dinlemek zorunda kalacaksın beni. İstesen de istemesen de! Bende bunu fırsat bilip olayları, hissettiklerimi, her şeyi bütün gerçekliğiyle anlatacağım sana.
Hani hep yalancı derdin bana; çok iyi oynadığımı, çok iyi yalan söylediğimi söylerdin, bende her seferinde bunu iltifat olarak aldığımı ve bu yalancı kimliğimle çok övündüğümü anlatmaya çalışırdım sana.
Dinlemezdin tabi ki...
Ne zaman dinledin ki?
Ama bu sefer farklı işte! Bu sefer ne ben yalan söyleyip oynayacağım ne de sen bağırıp çağırıp, esip savurup beni dinlemekten kaçabileceksin.
Nereden mi başlayacağım anlatmaya?
Nereden istersin?
Şu en çok tartıştığımız ve bir türlü uzlaşamadığımız ‘sevgi’ye ne dersin?
Şu senin ‘o da lazım tabi....’ dediğin,
Benimse ‘nefes almak kadar gerekli’ dediğim,
SEVGİ.


Ama sevemedik bir türlü...
Olmadı işte. Korktuk, kaçtık, yalanların ardına sığındık ve,
Sevemedik.
İçimizden gelmedi belki de...
Öyle gördük, öğle öğrendik. Son moda lafları ikimizde biliyorduk ezbere: ‘Şu anda bir ilişkinin sorumluluğunu kaldırabilecek durumda değilim’, ‘Onu sevmiyorum, benimki güçlü bir elektrik’, ‘ben özgürlüğünden vazgeçemeyenlerdenim!’...
İnsanın karşısındakini omuzlarından tutup silkeleyesi geliyor değil mi? ‘Kendine gel, insanlığın başına ne felaket geldiyse sevgisizlikten geldi!’ demek geliyor.
Hani bağırası geliyor avaz...
Susuyor.
Bu insanoğlu böyledir zaten: konuşması gerektiği zaman susar. Kalması gerektiği zaman gider. Ve en acısı, sevmesi gerektiği zaman kaçar!
Gerçekten korktuğu için değil aslında, korkması gerektiğine inandığından...
Hep düşünmüşümdür, iki insan birbirini sever de neden birlikte olamaz diye...
‘Aramızda aşamadığımız sorunlar var.’ dendiğinde, sevginin aşamayacağı duvarın hangisi olduğunu düşünmüşümdür hep.
Ama insan işte...Karmaşadan hoşlanıyor, hep düğümlüyor hayatını, çıkmaza sokuyor kendini.
En basiti, en kolayı, en güzeli sevmekken,
Sevemedik bir türlü...


Sevda öyküleri kısa olur. Ama benimki hep uzuyor senin yüzünden. Sana hep söylerdim: ‘Kısa ve basit!’. Hep karşılık verirdin,
‘Uzun ve karmaşık!’
Oysa...oysa her şeyi dediğim kadar kısa ve basit yaşamış olsaydık bugün ne ben burada bu konuşmayı yapıyor olurdum, ne de sen ses bile çıkartmadan dinliyor olurdun!
Salı sabahı, saat 10.24!
Her zamanki gibi kendini düşündün. Kendi kurtuluşunu, kendi kaçışını.
Bense hiçbir şeyi daha ‘uzun ve karmaşık’ hale getirmemek için dün geceyi ve yaşananları yok saydım. Her zamanki gibi!


Cam kırıklarını süpürdüm.
İçki şişelerini attım.
Ve buzluktan çıkarttığım buzları, plastik bir torbaya doldurup, alnımın soluna, kaşımın biraz üstüne doğru bastırdım.
Her şey ‘kısa ve basit’ olsun diye...
Hayır, korkmadım seni görünce. Bir robot gibi tuşladım telefonu, ‘Dikkat edin, sarsmayın onu sakın!’ dedim seni kaldırırlarken.
Ve şimdi buradayız.
Hep nefret ettiğini söylerdin mezar üstündeki çiçeklerden, ‘Ölü adama ne gerek’ derdin, bak çiçek getirdim sana...
İnat işte, huylu huyundan vazgeçmiyor!


Sözü toparlamak gerekirse,
İnsana da sevgi gerekiyor...
Seni yaşarken sevmeyi beceremedim belki de...
Bende de hata var, bende korktum, kaçtım belki de...
Ama artık farklı!
Çünkü ben farkına vardım.
Dün oturdum şiir yazdım sana, sanırım bırakacağım, o koysun senle bana son noktayı.


varsın...
yoksun...
ne fark eder?

ha varmışsın,
ha yokmuşsun!
ha sevdiğim?
sen zaten benim sana olan aşkımla
varsın,
veya yoksun!

seni tek başıma sevecek cesaretim yoksa,
varsın aşkımda seninle birlikte yok olsun!










Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevemedik Bir Türlü...
Git!
Sevemedik Bir Türlü...
Sevemedik Bir Türlü...


Güneş kimdir?

Yazmak; gizlenmek istediğim zaman saklandığım 'özel yerim', kaçmak istediğimde gittiğim 'gizli mekanım'. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Sait Faik, Oğuz Atay, Süheyla Acar, Orhan Veli, Özdemir Asaf


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Güneş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.