..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Simten K. Ataç




30 Ocak 2002
korkularla yaşamak  
Simten K. Ataç
Ne yaparsak yapalım , ne kadar hızlı koşarsak koşalım ; bir gün gelecek ve bir başımıza sarılacağız karanlığa


:BFIG:
Korkularımız ile yaşamaya çalışıyoruz şu dünyada . Bir gün belki tekrar sahip olamayız diyerek, sahip olduklarımızın bizden uçup gitmesine izin vermiyoruz. Yitirmemek için beynimiz sürekli yeni hamleler geliştirmekle meşgul. Tüm kötü ihtimalleri hesaplayıp , planlarımızı geliştiriyor ve o an geldiğinde uygulamak üzere beynimize kazıyoruz. Aslında gerçekten sahip olmak arzusuna sahip miyiz hiç araştırmadan , sadece çoğaltmak ve eksiltmemek savaşına giriyoruz tüm benliğimizle.

Paramızı bir koruyucu olarak görmekten hiç vazgeçmiyoruz. Sahip olanlar çoğaltmak ve olmayanlarda var etmek için tüm güçlerini ortaya koyuyorlar. Yatırımlar yapılıyor , hesaplar tutsun diye gece gündüz uğraşılıyor.
Evlerimizi sigortalayıp ; her zaman yerinde durmaları için dua ediyoruz ve her hangi bir felaketi bizden uzak tutacak şeyin ne olduğu sorusunun cevabını arıyoruz.

Dostlarımızı , yanımızdan ayırmamak için aklımıza gelen tüm numaraları uyguluyoruz. Yalnız kalmamak uğruna yeni insanları kalbimize yerleştirirken eskilerinde bacağına asılıp uzaklaşmalarına ancak kendi istediğimiz kadar izin veriyoruz. Vazgeçilmez olmak için başka benliklere sahip çıkma savaşına dalıveriyoruz olanca gücümüzle.

Ne kadar çok şeye sahip olursak , o kadar güçlü kalabileceğimize inanarak yaşamı garanti altına almak çabasındayız her birimiz. Bu bir öğreti ve alışkanlık olarak günlerimizi kıskacı altına almış ve bakmayı , görmeyi , hissettirmeyi unutturmuş bizlere. Elimize aldıklarımız, bizim artık ve öyle kalmalı yaşamın sonuna kadar.
Bütün bunlar , aslında sadece kendimizden uzak kalmaya çalışmamızın bir neticesi bana göre. Sonuçları sandığımızdan daha hayal kırıcı olabilir endişesi ile bir tek kendimize sahip çıkmaktan kaçar durumdayız. Asıl varolanın , tüm koşul ve zamanlarda kendimiz olduğunu inkar etmenin bir diğer şekli değil mi bu da. Bir gün gelir ve sadece kendimize sahip kalırsak bizi nelerin beklediğine dair hiçbir fikrimiz de yok zaten.

Zen rahiplerini , hayatlarından emin ve güvenli kılan fark burada başlıyor işte. Zen öğretisi için yola çıkanların vermeleri gereken ilk savaş kendileri ile yalnız kalma mücadelesi. Tüm korkuları yok etmek yani. Sahip olunan her şeyi geride bırakmak ve bir ben olmanın ne anlama geldiğini çözmek. Önce yaşayacakları alan belirleniyor bu rahip adaylarının. Beyaz boyalı duvarları ve yerde yatacak bir şilteden başka hiçbir şeyi olmayan bir oda ; üstelik kendilerine ait olmadığı , sadece konaklama ihtiyaçları için kalmalarına izin verildiği bu odanın her an değişebileceği hatırlatılıyor adaya. Sonrada konuşma orucuna alınıyor bu adaylar. Haftalarca , kendi kendisi ile baş başa kalması istenirken , cesareti ve dayanıklılığı ölçülüyor. Sizlere , cahilce ve yoz bir inanış gelebilir belki ama amacının ; hedeflere ulaşmak için beklemek ve hiçbir şey yapmadan bir şeylere sahip olmak duygusunun yaşatılması olması belki biraz hafifletir düşüncelerinizi. İnsanlığın en büyük korkusu olan yapayalnız kalmak duygusunun öğretisi yani.

Tüm sahip olduklarınızla birlikteyken , bunu denemek istemez misiniz? Bir odanızı boşaltıp , en azından sadece bir tek gün bu deneyimi paylaşmak istemez misiniz? Bir gün gelip de , yalnız kalırsanız ne hissedeceğinizi bilmek isteği dolduysa içinize , hiç vakit kaybetmeden boşaltın bir odanızı ve çekin telefon fişlerini . İndirin elektrik sigortalarını aşağı. Kapatın kalorifer peteklerinin vanalarını. Odanıza sadece severek yemediğiniz birkaç çeşit yemek alın ve tüm alışkanlıklarınızı ; sigaranızı, kahvenizi, gazetenizi o odanın dışında bırakın. Erteleyin tüm verilmiş sözlerinizi , sonra ki güne. Atın yere bir battaniye ve oturun üzerine sadece bir tek gün.

Eğer bu deneyime cesaretiniz var ise , sonuçlarını sadece kendiniz ile paylaşmaya hazır olun.
Eğer , bu deneyimden uzak durmaya karar verdiyseniz , sizi bundan uzak tutan düşüncenize bir yoğunlaşın bakalım. Ne çıkacak ortaya?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Otogar Hikayeleri
Önyargıların Gölgesinde
Kar Tanesi
Yalan
Eski Sevgili
Eksik Parça
Pandora'nın kutusu
Hayatımızı daire kılmak
İnadına Zamanı Yaşamak
70'lerin çocukları

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gönülsüz Gidişler
Mutluluk Kaçınılmaz
Dostluk Gönüldedir
Nereye Kadar?
Benim Küçük Kadınım
Kaybolan Yıllar
19 Ocak 2007 - Hrant Dink Cinayeti
Cehennem Artık Sevmemektir
Yalancı Çoban
Sevgi ve Özür

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Lanet [Şiir]
Bazı Anlarımdayım [Şiir]
Dönme Dolap [Şiir]
Hoyrat [Şiir]
Tualin Düşü [Şiir]
Şehir&dağ [Şiir]
Günebakan [Şiir]
Hayat Denklemi [Şiir]
14 Şubat Öyküsü - 4 [Öykü]
Pegasos'un Kanatlarında Yaşamak [Öykü]


Simten K. Ataç kimdir?

bence , hayatlarımızın sorumluluğunu elimize aldığımız andan itibaren , suçlayabileceğimiz kimse kalmamış demektir. Sizce?


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.