..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Atılgan




22 Mart 2005
Rakı Ucuz Olsa Da, Çoluk - Çocuğa da İçirsek!..  
Mehmet Atılgan
Sahtecilikte üzerimize yok... Sahte rakı olayı bizim sahtecilik ustalığımıza yakışmadı..


:CCHJ:
“Rakı ucuz olsa da çoluk-çocuğa da içirsek”
Herhalde, millet olarak en iyi yaptığımız şey, bir işin hilesini düşünmektir.
“Oyunu öğrenmeden hilesini öğrenmek” diye bir deyim vardır. Tam da bizim için.
Almanya’daki jetonlu sigara makinelerine, buzdan jeton atıp yıllarca bedava sigara alma işini ilk Türkler icat etti. Sonraları yaygınlaşınca, saf Almanlar tedbirini aldı. Ama bizimkiler durur mu? Jetonların ucuna uzun çubukları kaynak yaptılar; sigara makineden düşünce, jetonu geri çekip aldılar.
Euro, Türkiye’de piyasaya çıkmadan 1 hafta önce, İstanbul’da sahtesi yakalanmıştı. Daha gerçeği çıkmadan, sahtesini yapan bir millet, neler yapmaz ki…
Pazara gidiyorsunuz, marketteki çamaşır deterjanının 5’te bir fiyatına deterjan satılıyor. Sokak aralarında piyasanın onda birine bulaşık deterjanı veya temizlik malzemesi alabilirsiniz.
Şimdi hâlâ var mı bilmem? Eskiden Karadeniz’de her kasabada, köyde atölyeler vardı. Dünyadaki tüm silah çeşitlerinin benzerleri yapılırdı. Bu “Laz yapısı” silahların usta ellerden çıkanları, gerçeğinden farksız olurdu.
Sakarya’nın Akyazı ilçesinde ve köylerinde gerçeğinden kaliteli Marlboro sigaraları üretildiğini okuduk gazetelerden.
Tuğladan kırmızı biber; ayakkabı köselesinden karabiber; soya fasulyesinden sucuk; çitlembikten zeytinyağı; asitten sirke ve şarap yapmak, basit ve demode işler bizim için… Margarinle patates haşlamasını karıştırıp tereyağı yapanlar, süt tozundan yoğurt, peynir imâl edenler de yurdum insanı…
Birkaç yıl önce, insan kopyalanacağını duyunca, “Garanti biz yaparız bu işi, hem de aslından daha iyi” diye düşünmüştüm. Şimdiye kadar bir ses çıkmadı. Belki de yapılmıştır da, kalite kontrol aşamasındadır.
Ocak ayında, sahte olmayan sahte para yapıldığını da duyduk çok şükür. Yeni tedavüle giren 1 YTL’nin boyasını silip, 20 YTL’nin renk ve figür ve yazılarını aslına uygun basmışlar. Yani, kağıdı Merkez Bankası’ndan, işçilik vatandaştan…
Korsan kitaplar, korsan kasetler, piyasada zibil…
Arabanıza bir parça almak için Sanayi’ye gitseniz, ilk karşılaştığınız soru “Orijinal mi olsun, yan sanayi mi?” olur. Tamirciler, tecrübelerine göre birçok parçada yan sanayiyi öneriyorlar. Daha kaliteliymiş.
Sahte ehliyet, nüfus cüzdanı, pasaport, zaten çocuk oyuncağı… Zamanım olsa, ben bile yaparım.
Gelelim son günlerde ülke gündemini oluşturan sahte rakı faciasına. 2003 yılında Türkiye’de 70 milyon litre rakı satılmış. Bu miktar, 2004’te 44 milyon litreye düşmüş. Bu, insanların içkiden vazgeçtiklerinden değil elbet. Bir kısmı, 4 kez yapılan ÖTV zamlarından sonra, daha ucuz içkilere yönelmiş. Geri kalan kısımdaki boşluğu da sahte rakılar doldurmuş.
İlkel aletlerle, ağıllarda, bodrum katlarda, ahırlarda üretilen sahte rakıları, gerçeğinden ayırt edebilmek, kolay değil. Şişe zaten aynı. Etiket de öyle. Kapağını ve koruma jelatinini yapmak da bu işi meslek edinenler için hiç de zahmetli bir işi değil.
Velhasıl, fiyat bu denli yükselince, başta bayiler olmak üzere, lokantaların ve meyhanelerin sahte rakıya yönelmeleri de kaçınılmaz oluyor. Talep artınca da, müteşebbislerimiz, bir milli görev olarak, talepleri karşılamak için büyük fedakârlıklarla işe koyuluyorlar. Tabi bu arada 70 milyon litre ile, 44 milyon litre arasındaki 500 trilyon liralık bir cazibe de, yeni bir sektör oluşturuyor piyasada.
Rakının sahteliğinden vatandaşın hiçbir kârı yok. Gerçeğini de, sahtesini de aynı fiyata alıyor. Üreten, dağıtan, satan kesimler sebepleniyor bu 500 trilyondan… Bu maddi zarar devletin; kaybolan sağlık ve yiten can da vatandaşın.
Ta baştan beri verdiğim örneklerden de anlaşılacağı gibi, aslında biz tüm sahte malları, gerçeğinden farksız, hatta daha kaliteli yaparız da, rakı işinde niye böyle oldu? Yani, bu sahte rakı imalatçıları, metil alkôl değil de, etil alkôl kullansalardı, 30 kişi ölmeyecekti ve devletin güçleri de sahte rakının üzerine bu kadar gitmeyecekti. Üstelik etil ile metil alkôl arasında fiyat farkı da yok. Yani mâliyet ucuz olmadığına göre sahtecilikte tecrübeli, becerikli, uzman taklitçilerimiz niye metil alkôl kullanıp da, bindikleri dalı kestiler? Yani, niye adam gibi sahte rakı yapmadılar? Son günlerdeki sahte rakı olayında, üzerinde düşünülmesi gereken en önemli soru bu…
Madem hinlik bizim yapımızda var. Öyleyse biraz hince düşünelim. Sağlığa zararlı olmayan maddelerden sahte rakı yapmak varken, onca insanın ölümüne neden olacak maddelerden aynı maliyetle sahte rakı yapmak, hangi aklın işi olabilir? Biliyorsunuz, 3 özel şirket de rakı üretiyor ama piyasada Tekel’in Yeni Rakı’sı kadar tutulmadı. Bu özel rakıların taklidi yapılamıyor. Çünkü kapakları bilyeli. Yani şişelere yeniden dolum yapılamıyor. Durum öyle olunca, ister istemez insan düşünmeden edemiyor; Yeni Rakı’dan özel rakılara doğru bir yönelme mi olacak diye…
Ya da, bira ve şarap üreticileri, akşamcıların rakıdan kaçmasından medet mi umuyor diye de bir hinlik gelmiyor değil aklımıza…
Rakıdaki sahteciliği önlemenin birinci yolu, sahte rakıların üzerine “Sahte Rakı” diye yazılmasını zorunlu hâle getiren bir yönetmelik yayınlanması. Ancak, o “Sahte Rakı”nın da sahtesi yapılırsa, isim uzar gider, etikete sığmaz. Dolayısıyla, bu yöntem iyi bir çözüm değil. En iyisi, Yeni Rakı’nın fiyatını ucuzlatmak. Hiç olmazsa, Civeleğin isteğini de yerine getirmiş oluruz. Hani, “Şu rakı ne güzel bir nimet… Keşke ucuz olsa da çoluk-çocuğa da içirsek” demiş ya…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Abdallar ve Kırşehir'e Üniversite
Kendini "Ti"ye Almak Erdemdir
Yaşanmış Kırşehir Esprileri
Konuşa Konuşa mı, Koklaşa Koklaşa mı?
4 İşlem
Domuz Turizmi
Allah Düşmanlarıma Zeval Vermesin!..

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ptt Ne İş Yapar?
Bu Ne Türkü Âh!..
Bu Senenin Modası Sizce Ne?
Zevkler ve Renkler Tartışılmaz mı?
Öğretmen Nasıl Ağlatılır?
"Sigarayı Bırak!"
Beyin Defilesi
Şeytandan Medet Umuyoruz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mönüsüz Aşk [Şiir]
Beceremedim İşte [Şiir]
Hayatın Acımasızlığı [Deneme]
Yazlık Yüreğim [Deneme]
Dost Değil Bu Amerika!.. [Deneme]
Eleştiri Özgürlüğü ve Hoşgörü [Eleştiri]
Türkiye'de Demokrat Olmak Zor! [Eleştiri]
"Gonül"lerde Neşet Ertaş... [İnceleme]


Mehmet Atılgan kimdir?

20 yıldır yazıyorum. Daha çok güncel olayları, sorunları, çelişkileri makale olarak yazmaya çalışıyorum. Takıntılar, çelişkiler, aksaklıklar, aykırılıklar dikkatimi çeker. Şirin Kırşehir; Kaman ve Ceviz:; Çukurova'dan Kaman'a Dadaloğlu adlarında 3 kitabım yayınlandı.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal, Gorki, Aziz Nesin, Zülfü Livaneli, Uğur Mumcu, Üstün Dökmen gibi yazarlarla; Hasan Pulur, Selahattin Duman, Deniz Som, Melih Aşık gibi gazetecileri beğeniyle okurum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Atılgan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.