"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Bir korku ve ürkeklik vardı gözlerinizde. Annenizin kucağından, küçükten aldım sizi Bir anne şefkatiyle ,sevgiyle sardım sizi. Kiminiz öğretmenden,okuldan korkardınız Kiminiz “anne” diye sessizce ağlardınız. Şarkı bile söyledim sizi avutmak için Hasta oldum, yatmadım,sizi okutmak için. Hatırlayın sınıfıma ilk geldiğiniz günü Nazlı bir çiçek gibi sizi büyüttüğümü. Narin ellerinizde korkuyordum tutmaya Atatürk’ten başladık yazmaya, okumaya. Sizden ayrı kalınca hepinizi özlerdim Heyecanla okuluma kavuşmayı beklerdim. Minik ellerinizden tutarak yazdırdım ben Hepinizi yüreğime nasıl da sığdırdım ben! Sizlere güneşte siper ve gölge oldum Zamanla zihninizde güçlü bir simge oldum. Yunus gibi gönlüme doldu insan sevgisi Bu sevgiyle oluşacak yarının Türkiye’si. Siz minik yavruları bilgilerle besledim Üzüntümü sezdirmedim, yüreğimde gizledim. Dertli günümde bile sizin için güldüm ben Sınıfımda, her yerden daha fazla hürdüm ben. Boy atan çiçek gibi gördüm gelişmenizi İstedim yükseklere, göğe erişmenizi. Yüzümdeki çizgiler sizin çizgileriniz Kuş sesi gibi gelir coşkulu sesleriniz. Sınıfımda ak düştü başımdaki saçlara Sizlerle veda ettim o otuzlu yaşlara. Bir bilseniz gözümde nasıl bir nimetsiniz Uğruna can koyduğum yüce bir değersiniz! Gelin, elele tutup yarına uzanalım Atatürk’e lâyık birer örnek insan olalım. Doymadım çocuklarım ben sizi okutmaya Dayanırım yüz yıl daha öğretmenlik yapmaya. Ne yazık ki insan ömrü, bir gün gibi çok kısa Mesleğimde yirmi yılım nasıl geçti bir hızla! Her şeyimi veririm öğretmen kalmak için Ölünceye dek sizi yanımda bulmak için. Bilmiyorum görevim ne zaman son bulacak Sizden uzak günlerim bilmem nasıl dolacak! “Öğretmenim” diyen sesi bir gün duymayacağım Sizden uzak kalmaya nasıl alışacağım! Yavrularım! Hepinizden beklediğim şeyler var İçimde fırtınalar, korkular, şüpheler var. Unutulmak korkusu zihnimi kemiriyor Bedenim, bu korkunun gölgesinde eriyor. Mezun olup gidince hiç unutmayın beni Ne olur, hatırlayın size emek vereni. Yanımdan geçiyorken bir tek selâm beklerim Sakın boşa gitmesin verdiğim emeklerim. Henüz gelip çatmadan o ayrılık zamanı İçimize sindirerek yaşayalım her anı. Hazır olmam gerekir sizden ayrı kalmaya Alışmam lâzım bir gün sizlersiz yaşamaya. Bunca yıl çalışmanın gururu yeter bana Öğretmenlik yücedir, kutsaldır, anlayana. Açtım işte sizlere aydın, nurlu ufuklar Birinize bin kez ömrüm feda olsun çocuklar! 1992 Not: Şimdi yıl 2002. Ben artık bir emekliyim. Bir okulum yok, bir sınıfım yok, öğrencilerim yok. "Öğretmenim" diyen sesler yok.....Ama hâlâ yaşıyorum. Bunu nasıl başarabildiğime şaşırıyorum. esenbel@superonline.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |