..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Mikail Boz




23 Mayıs 2005
Bağımsızlık  
Mikail Boz
Yaşamımızdan parçalar...


:BCIE:
Yaşamımızda bizden ayrıksı, bizden bağımsız, yani biz olmasak da kendilerini, kendi nesnellikleri devam ettiren her şey bizde çoğu zaman bir edilgenlik duygusu uyandırır. İnsan, tüm tarihi boyunca gücün timsali ve kendi dışında olan şeylere kimi zaman tapınma, kimi zaman da içeriklerinin araştırılmasının bile günah sayıldığı ilişkiyle yaklaşmıştır. Şu söylenebilir ki, bir şeye en kabasından bile olsa bir yanıt vermek onun yaşama mücadelesini destekleyici bir işleve sahip olmuştur. Bu yüzden insan, şu anki bilimlerin sorduğu “ne” (yani bir şeyi kendi özlüğü içinde bütünsel olarak tanıma) sorusunu, o zamanlar “niçin” (bu ne işe yarıyor) ile değiştirmişti. Bu, “niçin” sorusuyla kendi varlığına anlam vermede daha net bir yerde bulunuyordu.
Şu anki yaşantımızda da bizden bağımsız birçok şeyle karşı karşıya geliyoruz. Din, devlet, töre, ahlak, ekonomik sistem, insan ilişkileri, eğitim vb… Örneğin; milyonlarca insan, birbirleriyle dolayımlı ya da dolayımsız olarak ilişkiye girerler. Her ne kadar biz de bu ilişki ağının içinde olsak da, kendimizi yönetiliyor ve yönlendiriliyor hissederiz (bunun gerçek olmadığını iddia etmiyorum). Sanki ilişkilerin üzerinde bizim kaldıramayacağımız örtük bir kılıf vardır. ‘Örtük bir kılıf’ diyorum; çünkü her toplumsal ilişki bir bireye yansımasından sonra, o bireyinde ruhundan da(düşüncelerinden, duygularından) içine bir şeyler alır ve yeniden, başka bir bireye yansır. Yani yansımanın yansıması… Birey çoğu zaman kendisinin de bu etkisini ya görmez, ya da bununla ilgilenme gereği bile duymaz. Bu karmaşık ilişki ağı, yani insanların kendisi tarafından üretilen bu gerçeklik, giderek herkesin üstüne çıkar ve herkesin onun üretilmesinde bir araç durumuna düştüğü bir “idea” olur.
Bu kendinde şeyleri (bizden bağımsızmış gibi şekillenen), bizim için şeyler (bizim kendimiz gerçekleştirdiğimiz bir şey) haline getirmek için, ilkönce bizim ona etkimizi ve bizim için gerçekten ne ifade ettiğini anlamak gerekir. Bilme değil, hissetme… Bir şeyi incelerken sadece sorular sormak, onu parçalara bölmek değil, bu böldüğümüz parçaların birbirleriyle ilişkisini ve genel olarak tüm bir parçanın diğer varlıklarla ilişkisini de incelemeliyiz. Mitolojik bir hikaye de bile bunu görebiliriz. Bizim insani özümüzden bir şey taşınır orda. Onlarca dilin süzgecinden yeni bir şeyler alarak türer ve gelişir. Biz ona bir yorum bile yapmasak duygumuzdan, düşüncelerimizden bir parçayı kendine saklar. Bizim yansımamıza uğrar ve biçimlenir. Onda diğer insanların dünya hakkındaki hislerini görürüz. Yani, bizim dışımızdakiler için ne ifade ettiğini. İnsan ruhunun bir parçasında, parçanın hepsini görürüz. İşin garip ve bu açıdan en güzel yanı ise, onun, alınan bu insani özlerle insana daha yabancı bir kimliğe büründüğüdür.
Bir yazı yazarken bile ereğimi, bende ne ifade ettiğini, ne gibi yaraları olduğunu anlamaya çalışmam gerekir. Kendimizi kendi etkimizde tanımayacakta nerde tanıyacağız ki? Ancak o zaman yazı yazmak bir gereklilikten (dış zorunluluktan) çok bir gereksinme (hazla duyulan bir ihtiyaç) durumuna gelir.
O zaman bizim ilkel insan da çıkaracağımız dersler vardır. O, yaptığı edimleri, buluşları ve soruları kendi yaşamını nasıl bir diğer aşamaya sıçratacağı özsorunu ve özkorunumu ile biçimlendiriyordu. Yani bu soruya her cevap verişinde yaşamını tehlikeye atmak istemiyordu. Kendi bütünlüğüne zarar verecekse kimi zaman soruyu bile sormak istemiyordu (Tanrı var mıdır?). Ve soruyu sormaya hazırlıklı olduğu an cevabı vermeye de hazırlıklı oluyordu. Böylece hayatı, yoğun çelişkilerden çok sakin sıralanmalarla devam etti. Bundan dolayı bizim de doğru soru sorup doğru cevap vermemiz gerekir. Karmaşık şeyleri tanımak birinci edim, onu uzlaşmaz ayrılıklara bölmeden parçalamak ikinci edim, her parçayı birbiriyle ilişkisi içinde değerlendirip yaşamsal olanı bulmak da üçüncü adım olmalı. Şu açıktır ki, karmaşık şeyler tanınarak değil, bilinerek çözümlenir. Tanımak bilmek için bir araçtır. Bu da, “ne” ile “niçin” sorusunu birleştirmekle aynı şeydir. Ya da sıralanmalar içinde muazzam sıçrayışlar…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tırnak Yeme Meseli
Yalnızlık
Yaşamın İplikleri

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Işık Hızını Geçmek Mümkün Mü?
Kim İçin Din ve Vicdan Özgürlüğü?
Mutlu Bir Evlilik İçin 4 Altın Kural
Bay Meursault Gibi Yaşamak
Sevgi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Düşünmek [Şiir]
Yüzyıllık Yalnızlık [Şiir]
Kan (At) Lı Geceler [Şiir]
Hedef [Şiir]
Mahpus [Şiir]
Yeşil Canavar [Öykü]
Utanç [Öykü]
Günün Sonuna Yolculuk [Öykü]
Dalgakıran [Öykü]
Ölüm Döşeğinde Puslu Aşka Keşfi (2) [Öykü]


Mikail Boz kimdir?

Mikail BOZ

Etkilendiği Yazarlar:
N. Gogol, F. Kafka, J. M. Coetzee, L. F. Celine, M. Proust, A. Camus


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mikail Boz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.