Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Mudurnu’da çok eski ev var.(Afedersiniz, "Tarihi " diyecektim.) Bazıları bu evlere “tarihi” falan diyorlar.Tarihi marihi bir özelliği kalmamış ki artık.Virane evler sizin anlayacağınız. Zamanında nasıl olduysa korumaya alınmış bunlar. Gördükleri her ahşap evi, “tarihi ev” kapsamına, başka bir ifadeyle korumaya almış bilirkişiler. O yüzden sahipleri çivi bile çakamıyorlar. Değişiklik yapamıyorlar evlerinde.....Aslına uygun onarmak da öyle zor iş ki. Ve de masraflı. Her biri leylek çadırı gibi, deyim yerindeyse. Öyle az-buz para ile restore edilecek gibi değil. Ama siz bunu gelin, bilirkişilere anlatın. Ne mümkün! Akılları sıra tarihimize sahip çıkacaklar. Evleri kaderine terketmek, o evlere sahip çıkmak mıdır?Çünkü yapılan sadece bu. ”Bu ev korumada.” Dediler mi, işleri veya görevleri orada bitiyor yetkililerin. Yalnız; zaman zaman birileri gelir Ankara’dan, İstanbul’dan. Bu evlerin fotoğraflarını çekerler. ”Ay! Ne güzel eviniz var!” diyerek; evin sahiplerine iltifatta bulunurlar. Evin önünde fotoğraf çekinirler. Bazı dergilerde, gazetelerde çektikleri fotoğrafları yayımlarlar. O eski evlerin sahipleri, böylece ödüllendirilmiş olurlar (!). Kendileri kaloriferli evlerde oturdukları için, bu evlerin kışın nasıl ısındığını, daha doğrusu nasıl ısınmadığını bilmezler. Bir gün o tarihi evler yıkılacak, biz altında kalacağız. Hele bazılarının önünden geçerken, tepeme yıkılacak ya da başıma bir kiremit düşecek diye ödüm patlıyor. Ya o eski evlerde oturanlar? Kışı nasıl geçirirler? Soba ile, o yüksek tavanlı, pencerelerinden soğuk üfüren evleri nasıl ısıtırlar? Bunu yalnızca o evlerin sahipleri bilirler. Evleri koruyacağız diye; o evlerde oturanları soğuktan öldürecekler, kimsenin haberi yok. Daha doğrusu umurlarında değil... Bu tarihi ev saçmalığına ya bir son vermek; ya da koruma kapsamına alınan evler için, devletimizin bir uğraş vermesi gerekiyor. Ben artık çevremde, içinde hiç kimselerin yaşamadığı, camı- çerçevesi kırılmış, yıkılmaya yüz tutmuş, içinde farelerin cirit attığı evler görmek istemiyorum. Siz çevrenizde böyle evler görmek ister misiniz Allahaşıka?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |