Düþünce dilden, dil düþünceden doðar. -Platon |
|
||||||||||
|
Peri masallarýndan fýrlamýþçasýna görkemli görünen þatonun bahçesindeki taþ yolda el ele yürüyen iki aþýk, birbirine aþýk suratlarla bakýyorlardý. Asýk surat ve aþýk surat kelimelerinden espiri çýkarabileceðini farkeden adam davrandý: -Sana hep aþýk suratla bakçam. Hiç asýk suratla bakmýycam. Kýz ansýzýn irkildi: - Bi ses duydun mu? - Evet! Ben konuþtum. Dedim ki sana aþýk suratla bak... Amaan neyse... Ýstersen içeri girip yemeðe baþlayalým. Ama rica ederim o walkmen'i kulaðýndan çýkar. - Peki. Ama kalbimdeki "walking man"i çýkaramam. Yani seni... Bu romantik sözler, hemen yanýndan geçtikleri çýnar aðacýný hiç etkilemedi. Oldukça yaþlanmýþ olan aðaç, artýk hiçbir sesi duymuyordu. Ya da duymazlýktan geliyordu. Çiftimiz, her medeni Avrupalý'nýn yaptýðý gibi þatoya girerken ayakkaplarýný çýkarmadýlar. Oldukça eski bir þatoydu. Hatta þatolar da yýllandýkça güzelleþseydi, bu þato dünyanýn en güzel þatosu olacak kadar güzelleþmiþ olurdu. Yani epey eskiydi annayacaðýnýz… Yemek salonuna girdiklerinde meþe aðacýndan yapýlmýþ, uzun yemek masasýný gördüler. Meþeden yapýlmýþ uzun yemek masasý ise onlarý görmedi. Çünkü yýllar önce öldürülmüþtü. Zaten yaþarken de insanlarý pek umursamayan bir meþeydi. Hatta kesilirken bile onu kesen baltanýn sapýyla konuþmaya çalýþmýþtý, baltanýn sapýnýn da yýlla evvel öldüðü gerçeðinin farkýna varmadan… Adam, kadýnýn oturacaðý, çam aðacýndan yapýlmýþ, çok kaliteli ve yeni sandalyeyi çekti. Kibarca, kadýný yemek boyunca oturacaðýný umduðu sandalyeye yerleþtirdi. Çam aðacýndan yapýlan sandalyenin mucize eseri hala yaþayan birkaç bitki hücresi o sýrada su koyuverdi. Artýk tamamen bir mobilya olmuþtu. Ama marangozdan yeni gelmiþ bir kurban olarak son numarasýný yaptý. Budaðýndan çýkardýðý reçinesiyle, kýzýn gece elbisesine bir öpücük kondurdu. Yýllar hýzla geçiyordu. Tabi küçük saniyeler þeklinde kamufle olduðundan kolay farkedilmiyordu. Gecenin büyüsüne kendini kaptýran aþýk çift içinse zamanýn bir önemi yoktu. Onlar "aný" yakalamýþlardý. Adam reveransla kalkýp, özenle hazýrladýðý Þatobiryan'ý getirmek üzere mutfaða olan kýsa yolculuðuna baþladý. Gümüþ tepsi içindeki þatobiryan, kestane aðacýnýn yüksek ýsý veren odununda piþmiþti. Onu piþiren kestane aðacýnýn son sözü "Kestaneyi çizdirdik!" olmuþtu. Aslýnda yanmak onun ailesinin kaderiydi. Tüm çocuklarý sobalarýn üzerinde can vermiþti. Gerçi bazýlarý seyyar kestaneci arabalarýnda son bir þehir turu yapacak kadar þanslýydý. Ama bu teselli olamazdý. Adam, elindeki tepsiyle yemek salonuna döndüðünde, kadýnýn yüzündeki gülümsemeyi gördü. "Ne oldu?" dedi... Kadýn gülümsemesini sürdürerek "Yok biþey...Sadece..." diyip duraksadý. Adam "Sadece ne?" diye ýsrar edince kadýn azýndaki baklayý çýkarýp adama attý. Bakla parçasý adamýn giysisine yapýþýrken kadýn açýklama ihtiyacý duydu bu hareketini... - Eskiden zerafet kursunda yanlýþ birþey yaptýðýmýzda öðretmenler tarafýndan mutfakta temizlik yapmakla cezalandýrýlýrdýk. Biz de yemek savaþý yaparak vakit geçirirdik. Onu hatýrladým. Adam gümüþ tepsiyi masaya koyup kapaðýný kaldýrdý. Yemeðin üstündeki sosa bulanmýþ mantarlardan birini eline alýp, kadýnýn adeta elbisesinden fýrlayacakmýþ gibi duran göðüslerinin birleþtiði noktadan içeri attý. "Demek yemek savaþý istiyorsun!" dedi. Dakikalar geçiyor ama savaþta kimse üstünlük saðlayamýyordu. Olan yemeðe olmuþtu. Kadýn daha kývraktý fakat adamýn da güç üstünlüðü vardý. Birbirlerine gönderdikleri þatobiryan topaklarý yüzünden yemek salonunun zemini aþýrý kayganlaþmýþtý. Ýþte kadýnýn topuklu ayakkabýlarý o sýrada su koyuverdi. Kadýn yere yapýþtý. Adam da þakanýn kaka olduðunu anladý ve sevdiði kadýna kötü birþey olmamýþ olmasýný umarak yanýna gitti. Kadýn çok kötü düþmüþtü. Kafatasýnýn en zayýf olan arka kýsmýný yere gömçürdüðü için beyin kanamasý baþlamýþtý. Son nefesini vermek üzereydi. Yanýnda diz çökmüþ duran adamý, yakasýndan tutup kendine çekti. Dudaklarýndan þu piþmanlýk sözleri döküldü: "Yemeði mahvettim. Özür dilerim." Adamýn,; gözyaþý, salya-sümük ve þatobiryan kaplý yüzünde bir gülümseme belirdi: "Üzülme caným! Sadece þatobiryan... Ama sen özelsin..." The End?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer kýrat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |