"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Eleştiriye katlanabilmek, güçlü olmak demektir Gelişmemiş ülkelerde insanlar sinik olur, eleştirmekten çekinirler. Böyle olunca da, birikimler uygar bir şekilde dışarı vurulamaz. Patlama şeklinde veya sinsi intikamlar olarak kendini gösterir. Dedikodu yapılır, komplo teorileri kurulur. Fertler genelde gücü elinde tutan makamdan çekinirler. Bunun başlıca sebebi makam sahiplerinin, bulunduğu makamın gücünü altındakiler üzerinde onları etkilemek, yönetmek, yönlendirmek ve hatta ezmek, sindirmek için kullanmalarıdır. Makam sahipleri çoğu kez bu makamın onlara ödünç olarak verildiğini unuturlar. O makamın asıl sahibinin onları o makama seçenler olduğunu nedense göz ardı ederler. Herkese yukarıdan bakarlar. Çeşitli fırsatlarda, insanlara göz dağı verirler. Tehdit ederler, insanlara siyasal fikirlerine göre ayrımcılık yaparlar. Eleştirmeye kalkan insanlara karşı hoşgörüsüzdürler, hatta diktatörlükle yönetilen ülkelerden gazap içindedirler. Demokratik düzenle yönetilen uygar ülkelerde ise, makam sahipleri o makamın süreli olduğunun bilincindedir. O makamın asıl sahibinin kendilerini seçenler olduğunu bilirler, ona göre herkese şefkatle ve adil yaklaşırlar. Hatta Anglo Sakson ülkelerinde seçilmiş yöneticiler kendilerine Civil Servant derler ki, bu halkın hizmetindeki anlamına gelir. Şimdi bu konuya nereden geldik derseniz, bizim ülkemiz de, her konuda olduğu gibi; ne o yerde ne bu yerde bulunur. Yukarıda saydığımız demokratik olmayan geri ülkelerde ki gibi olduğunu söylemek, kesinlikle haksızlık olacağı gibi; ne yazık ki, bazı seçilmiş ve atanmışların halka davranışı zaman zaman henüz feodal bir geçmişin izlerinin tamamen silinemediğini gösterir. Haydi bazen kendilerini kaybedip öfkeli beyanlar verse de, vitrindekiler genelde ölçülüdür. Ama görsel ve yazılı basının önünde olmayanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ağalar, beyler ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ ‘Asarım keserim, sürerim!’ havalarındadırlar. Van’ da üniversite rektörünün üzerine hışımla giden güçler, işte bu örnektendirler! Adil ve alışılagelen ticaret kurallarına göre bir ihale yapmadan, Dubai şeyhinin İstanbul’un orta yerine devasa ikiz gökdelen inşa etmesine karar verenler de! İnanıyorum ki, AB üyeliğine giden yolda, bu gibi davranış alışkanlıkları da arkada kalsın!. Umarım gelecekte ağalar(!), prensler(!), padişahlar(!) böyle davranmayı bıraksınlar da; halk kral olsun! Çünkü biz insanların teba olduğu bir Ortadoğu ülkesi değiliz. Bizim insanımız bireydir, beklentileri yüksektir!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şahingöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |