Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
Bildiğim tüm insan hikayeleri, siyasal çözümlemeler, psikolojik literatürler içimde ki sonsuz kuyuda yavaş yavaş rengini, ışığını ve anlamını yitirmekte… bana ait ne varsa insanlığımın getirdiği, bir gölge oyununa dönüşüyor içimde. Karanlığın ortasında eğri büğrü gölgelerle hayalet hikayeleri sığıyor hiçbir şeyliğime… yalınlık değil bu yada durgunluk… bu yitim, bu kayboluş ezbere bildiğin ve alıştığın yollarda… bu annenin elinin hatlarının değişmesi… bu sesinin artık sana ait olmaması, bu gözündeki kıvılcımların yavaş yavaş hükmünü yitirmesi, bu sonunda artık elinde kendinin bile kalmaması demek… Kaos yani… Yani kısır döngü… Büyük bir yalnızlık… Bir çemberin içinde zihnim, yüreğim… kuzenimden öğrendim, gergin ve mutsuz olunca metabolizma öğrenmeyi, algılamayı sağlayan hormonları salgılamamaya başlıyormuş. Siz bu sırada hala öğrenmekte diretince gerginlik kat sayınız artıyor ve iş bir kısır döngüye varıyormuş. Son günlerdeki ruh halimin basit bir özeti sanırım. Elimdeki yanılsama ‘her şey’, gerçekliğin piri ‘hiçbir şeye’ galip gelemiyor bir türlü… Basit bir hormonal oyun mu bu yoksa zihninin senden intikam alma yolu mu… ‘hiçbir şey ‘ tüketirken beni, bakıyorum kendime… şikayet etmek ve kafamı yorganımın altına saklamakla geçiyor günlerim… kafamın içinde uğultu… bir sürü cümle, hiç birini ucundan yakalayamadığım… Huysuz, alıngan ,yüzeysel, boşvermiş, umursamaz, küskün bir ben… gördükçe kahrolan ben… kahroldukça huysuz, alıngan, yüzeysel, boşvermiş, umursamaz olan, küskünlüğü artan ben… çemberi yaramayan ben, çemberi yaramadığı için çemberin içine gömülen ben… Kaos, Kısır döngü… Büyük cümlelerim yok… o, her şeyin bir bedeli var, ektiğini biçeceksin, ya şikayet etmeyeceksin yada değiştireceksin, bunun orta yolu yok diyen ben yok… o, gününü umuda ayarla söylevlerim yok… o, ya kendinle uzlaş yada yeniden kendini yarat diyen tavrım yok… arabesk bir yaşam portresi duruyor tam karşımda, kusamıyorum… Hiçbir şey içine çekiyor tüm renklerimi… Şu an beni ne mutlu ederdi sorusunun cevabı yoksa artık, bu koyu dem mutsuzluk bile olamıyorsa, her şey garip bir iç sıkıntısından ibaretse ve ağlanamıyorsa, şiirler bile avutmuyorsa insanı, dünyanın sonu gelmiş demektir. Bahsettikleri kıyamet bu olsa gerek…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bilgen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |