..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > nurşen sınav




7 Şubat 2006
Ne Garip Şey Şu Ölüm Denilen Şey…  
nurşen sınav
Artık o,yok…kaşıyla, gözüyle,kanıyla -canıyla yok oluyor… dönüşü olmayan bir yola çıkıyor… bir daha gelmiyor. “Bir dahaki sefere” o, yok ki!!


:BCAD:




Bir arkadaşınızla oturuyorsunuz.“Hoşça kalın” diyor “Görüşürüz “ diyor. El sallıyor uzaklaşırken. “Bir dahaki sefere” diyor…arabaya binip gidiyor… yarım saat geçmeden ölüm haberini alıyorsunuz… kaza yapmış…ölmüş!!... nefesi kesilmiş…gözleri kapanmış.. ardında çocuklarını bırakmış…sevdiklerini…
Doldurulması imkansız bir boşluk.
Artık o,yok…kaşıyla, gözüyle,kanıyla -canıyla yok oluyor… dönüşü olmayan bir yola çıkıyor… bir daha gelmiyor. “Bir dahaki sefere” o, yok ki!!
Yok işte.
O, başrol oyuncusuydu o yoksa sahnenin anlamı yok…oyun bitmiştir… perde kapanmıştır.
Ölüm eşittir: Yokluk…tadı acı,yüzü buz gibi soğuk.
Ne o tat damağınızdan tamamen silinir, ne de o soğuk yüz gözlerinizden…
***
Ne garip şey şu ölüm denilen şey…
Ölmek nasıl bir şey?

Peki ya öldürülmek?
Bir sabah yataktan kalkıyorsunuz. Aynada yüzünüzü seyrediyorsunuz.
Dün,önceki gün, daha önceleri, yine aynı ayna karşısında yüzünüzü seyrettiniz. Yarın yine seyredebilme ihtimaliniz olamayabileceğini hiç düşündünüz mü?
Sonra ailenizle vedalaşarak çıkıyorsunuz evden. Akşam geri dönememe ihtimaliniz olabileceğiniz aklınıza gelir mi?
Çoğumuzun gelmez… gelenler olursa güler geçeriz..
-Aman sen de olur mu öyle şey ilahi …
Sonra bir sebepten birkaç kurşun isabet ediverir vücudunuza…
Bir sokak ortasında, ya da herhangi bir yerde üzerine gazete örtülmüş bir cesetsiniz.. bir ölü…
Neden öldürüldüğünüzü bilmeden...
Kimin öldürdüğünü de…
İnsan hayatı neden bu kadar değersiz…yaşamak neden bu kadar zor?
Güven kavramını zamanla yok mu edeceğiz?
Artık, korunmak için günün yirmi dört saatinde, çelik yelek giymemiz mi gerekecek?..
Yoksa kurşun geçirmez camlarla donattığımız arabalarımız,iş yerlerimiz ve evlerimiz kurşunlanmasın diye, mecliste önlem paketleri mi hazırlanacak?
Önlem paketleri bizim can güvenliğimizi sağlayabilecek mi?
Bunları mı tartışacağız gelecekte… ülke ekonomisini kalkındırma ve üretimi artırma planlarının yerine? …can güvenliği sağlanması şimdi zorsa –ki öyle görünüyor-sonra imkansız mı olacak?. Herkesin birkaç koruması mı olmalı?
Canımızı birilerine emanet etmeden bedenimizde tutamayacak mıyız?
Yaşanası memleketim halleri beni çıldırtıyor!!
Nereye doğru gidiyoruz bilen varsa söylesin!
Bizler varlıkların en kutsalı, en yücesi değil miyiz yoksa?
Ayrıca akıllısı?
Akıl denilen nimeti kullanmak için hepimiz beynimize chip mi taktırmalıyız? Chip olmalıysa eğer, bunu yönetecek kumandayı kim almalı? İllaki birileri mi yönetmeli?
Birileri memnun edilecek diye diğer taraftan başkalarının hayatı mı karartılmalı?
Bu bir insanı öldürmek nasıl bir vahşettir?...bunu anlamaya benim zekamın kapasitesi yeterli gelmiyor… yetmiyor. Her şeyi anlıyorum da bunu anlayamıyorum.
Bir insanı öldürmek nasıl bir şeydir?
Ne zaman, nerede birinin öldürüldüğünü duysam, tanıyormuşum gibi geliyor.
Aslında hiç görmediğim ve bilmediğim insanların öldürüldüğünü duyuyorum ama, yine de tutamıyorum kendimi.
Öldürenleri düşünüyorum sonrasında.. katilleri… ne yaparlar?
Kanlı ellerini yıkayıp, çocukların başını okşayabilir mi katil?
Gözlerini kapadığında öldürdüğü kişinin yüzü, gözlerinin önüne gelir de uykuları kaçar mı?
Ölenin ardında bıraktığı insanların üzüntüsünü aklından geçirmez mi?
Rüyalarına girmez mi o olay?
Kendini ölenin yerine koymaz mı?... ya da niye öldürdüğünü düşünür mü?
“Keşke yapmasaydım der mi? Pişman olur mu?... pişmanlıktan ağlar mı?
Hakikaten ne yapar bir katil, birini öldürdükten sonra?
Bir can almak bu kadar kolay mı?.. bir insanı öldürmek bu kadar sıradanlaştı mı artık…
Bir canlının yaşama hakkını elinden almak…
Düşünmesi bile çooooook zor…
Ölenleri düşündüğümden fazla öldürenleri düşünürüm.
Katillerin çocukları var mıdır? Severler mi çocuklarını?
Çocukları öldürülürse diye hiç düşünürler mi?
Kan lekesini çıkarmak isterler mı?
Hakikaten; katillerin vicdanı var mı?



.Eleştiriler & Yorumlar

:: Ölüm mü? Öldürülme mi? Öldürme mi?
Gönderen: Orkun Levent BOYA / Ankara/Türkiye
11 Şubat 2006
"Ne Garip Şey Şu Ölüm Denilen Şey" başlığını görünce, yazınızın üzerine tıkladım... Çünkü, son bir kaç yılda birer birer sevdiklerimi kaybetmiş olduğum için, yazınızı okumak istedim... Yazınızı tanıtıcı bölümde yazan, "Artık o,yok…kaşıyla, gözüyle,kanıyla -canıyla yok oluyor… dönüşü olmayan bir yola çıkıyor… bir daha gelmiyor. “Bir dahaki sefere” o, yok ki!!" satırlarını okuyunca, daha da bir istek duydum okumak için... Ancak, gözlerim satırları eritirken, ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığına uğradım... Girişteki bölümün ardından konunun "Ölüm"den çıkıp, "öldürme", "öldürülme" sorgulamalarına kaymış olduğunu gördüm... daha sonra katiller, can güvenliği, chipler, katillerin çocuklarına kadar dolaşmışsınız... ne yazının başlığı, ne de tanıtıcı yazı kalmış ortada... Yazınızın içinde, "Ölenleri düşündüğümden fazla öldürenleri düşünürüm." demekle, -belki de farkında olmadan- konudan kaydığınızın ipucunu vermişsiniz. Aslında değindiğiniz konuların hepsi de, değinilesi konular ama bu kadar dolaşmanız yazıyı yormuş... sanki, "sona yazılmış" bir yazı hissi uyandırdı bende... çünkü, sondaki vermek istediğiniz mesaja koşarcasına hızlı geçişler gördüm yazıda... Yazınızın başlığı her ne kadar "Ne Garip Şey Şu Ölüm Denilen Şey" olsa da, bitirdikten sonra şu soruları sordum, "Ölüm mü? Öldürülme mi? Öldürme mi?" Yazıda gördüğüm bu hususlarla birlikte, bu yazıyı kaleme almak için harcadığınız emek ve yorduğunuz zihninize teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Irak'tan Mektup Var

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kimse Ne Olduğunu Bilmeden Ölecek [Şiir]
Bir Kadın Bir Öykü [Öykü]


nurşen sınav kimdir?

Kaç kişi tanıyorsunuz? Hayatınızda kaç yüz gördünüz? Kaç kararlı bakış, duruş? Kaç ılımlı gülümseyiş, Kaç farklı sarış dünyayı, Yüz kişi mi, bin mi, on bin mi? Gerçekten büyük bir dünya. Şimdi o dünyayı yıkın. Tüm sevdiğiniz kalpler beton parçalarının altında.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © nurşen sınav, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.