Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Ektiğimiz tutkular acı tohumları serpiştirdikçe toprağımıza, yıkılıyor özenle kurduğumuz hayaller. Öpüştüğümüz gecelerin parlayan cesetlerine bakıyoruz yakamoz sanıp. Gözlerimiz dikiliyor gökyüzüne ve yıldızlar saklanıyor bulutların altına. Ama hâlâ bekliyoruz yeterince işaret yokmuş gibi. Ayrılmak ne kadar zor geliyor bu denli bağlanmışken şimdi. Alışkanlık diyor bazıları buna. Belki de haklılar. Ama alışkanlıklar bile değişmiyor mu her an değişen hayatımızda? O zaman nasıl bu kadar fazla acı verebiliyor boş kalan bir yatak, kapı arkasına asılmış bir bornoz ve yarısı içilmiş bir şişe şarap? Bir hayalet yaşamış bu evde ve gitmiş ardında kan izleri bırakarak. Küçük bir çocukken özgür olmak için elimden geleni yapardım, yalnız kalmak için her fırsatı değerlendirirdim. Herkes gibi sanırım. Şimdi ise bağlanmaya çalışıyorum birilerine. Akıntıya kapılıp gitmemek için elimin sıkıca tutulmasını, güvende olduğuma dair kulağıma fısıldanmasını istiyorum. Nedir bu orta yaş sendromu mu yoksa? Adı ne olursa olsun, hissedilen hep aynı yalnızlık işte… Acaba senin de gözlerin dalıyor mu camdan dışarı bakarken yansıyan görüntüne acıyor musun benim gibi? Sokakların en ucunu görebilmek için bakmaya çabalarken ağrıyor mu senin de başın? Sen de benim gibi bütün gün çöküp bir koltuğa tüm ağırlığınla, ayrılığın acısını üstleniyor musun tek başına? Kim bilir nerdesin şimdi… İnsanların gözlerimde bir ifade aramasından sıkıldım. Ne görmek istiyorlar anlamıyorum ki? Hele o ‘zavallı’ dermiş gibi bakışları yok mu! Bedenimi orada bırakıp yok olmak geliyor bir an içimden. Belki o zaman seni ürperten sıcak bir rüzgar olup, sokulabilirim yanına. Hisseder misin kokumu, anlar mısın ben olduğumu? Cevapsız kalıyor tüm aramalarım. Beni geçmişine gömüp gittin. Son nefesini verirken gözlerinin önünden geçecek film şeridinden bir kare olmama bile şans vermez belki bilinçaltın. Çirkin görünüşlü fotoğraf albümlerinde sararacak suratım. Bir gün bir yerde adımı duyduğunda hatırlamak için çabalarken beynini zorladığını belli eden bir şekle girip küçülecek gözlerin, buruşacak yüzün. Biraz iyimser olursam eğer: belki güzel bir anı tebessüm ettirecek seni. Ama sadece o kadar değil mi? Hain aklım oyunlar oynuyor bana! Böyle kötü şeyler düşündürüyor. Çaresiz bırakıyor. Bana yardım edeceği yerde. Ona güvenmemekle iyi etmişim demek ki. Baştan beri tavrını koruyan kalbime sığınmakla doğru bir yol seçmişim. Ama bana acı veren aklım değil ki! Sadece sende takılıp kalmış kalbim.Deliriyorum… Ama senden kurtulmak için sadece aklımı kaçırmam yetmez, herşeyden vazgeçmeliyim… Bir bak ne yaptın bana? Güzelliğim gitmiş, alçak bir cinayet işlenmiş aynalarda. Tüm deliller seni gösteriyor. Vücudumdaki tüm parmak izleri sana ait. Otopsi yaptıklarında da ortaya çıkacağı gibi, katil zanlım sensin ve umarım bir aşkın tutsağı olup benim gibi müebbet hapis yersin! Güliz / 7.2.06
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © güliz dülgeroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |