"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Sustum; mahşere dek susmayı tercih ettim. Anlarsın belki dedim. Gözlerimden sezersin zannettim. Fakat ruhumu okumuyordu hiçbir bakışın, ruhuma dokunmuyordu dokunuşların. Gönlümün Titanic’i battı Büyük Okyanusta. Kurtulan umudum olmadı sana dair. Sevmem boğuldu bu seferde. Beni boğdu ürpertili gecelerim. Realitede üşüdüm yorganım olmadın. Maviliklerde buz kestirdin yüreğimi, soğukluğun dondurdu içimdeki sıcaklığını. Bu akşam vaktinde şafağı beklemekteyim. Aydınlansın yeryüzü ve aydınlatsın senin günahlarını. Karanlık çözülsün yanan her minare ışığında. Serseri günlerimin hoyratlığı adaklar adadığım geleceğimin celladı. Masumluğuna inandırmanla başladı kendimden vazgeçişim, vazgeçemeyişim sana tutsaklıktan ötürü. Görmezden gelişlerim tükendi artık. Yitirdin sonsuz anlayışımı. Kolay mı bilirsin güvenimin sınır ötesi olmayı? Bir anda kazanmadın ki sen bu güveni, anlık heyecanlara değişmen değildi olası. Olmazlara sürükledi bu sevda karası. Kusursuz aldatışın tütün kokulu kuşkularıma meze. O çocuksu silik yüzün ancak rüyalarımda inandırır bana layıklığını. Toprak sarana kadar hücre hücre nefretliğimi kalır aldatışının izleri. Kıyamet koparcasına işkenceyi hissettirdin damarlarımda. İsrafil’in Sur’u kulağıma üflemesiyle uyandım gavur hasretine. Şimdi ellerin bir kilisenin çanı gibi haram ellerime. Haçın boynumu yakmasıyla birebir nefesin. Hak hakkımın helalliğini nasip etmez sana. Cenneti yaşarken dudaklarında, cehennemin ateşi yazıldı defterime. Dönme, yarım kalınan yerden başlayamam yine. Hesabımız alınacak bir tan vaktinde. Altın çağını maziye gömdük sevdamızın. Zaman doğrularını dinlemeyi çoktan aştı. Bir amel dolusu sevap aklamaz riyalarını. Bütün siyahları beyaza boyayıp ibadetim sayamam seni. Ölüm orucuna yatarım da tutulmam derbeder kasırgana. Sen beni terk etme sözcüğünü ağzına almadan terk ettin. Bensiz kalmayı dünyevilik heveslere yeğlerken aklına geldi mi hiç son pişmanlığının fayda etmeyeceği? Giderken en saf halimi al yanına, Dicle yıkasın kirli oyunlarını. Diken üstü sevdamız, maşalarla bile tutulamayacak kadar yakıcıdır artık. Allah’a ısmarlanmış alınmamış öçlerim. ülkü_deniz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ülkü Yıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |