Matematiğe, yalnızca yaratıcı bir sanat olduğu sürece ilgi duyarım. -Godfrey Hardy |
|
||||||||||
|
Büyük yazar olmakla büyük insan olmak, aslında birbirleriyle doğru orantılı önermelerdir.Yazının olmadığı ya da az kullanıldığı dönemlerde de büyük insanlar, eserlerini sözlü, yaşantılı olarak, ruhlara, hâfızalara yazarlar.Bu yönleriyle o büyük insanlar da aslında birer büyük yazardır.Öbürkü mürekkep kullanırken, ümmi olan büyük insan, sözlerini ve de lisan-ı halini mürekkep olarak kullanır.Diğeri kâğıtlara yazarken sözlü metodu kullanan yazar, ruhlara, akıllara yazar kitabını, destanını.Hz.Muhammed, Hz.İsa, Buda gibi “büyük insanlar” ikinci grup büyük yazarlara dahildirler diyebiliriz tabiri caizse.Bu noktada ise sorun “humanite” sorunu olmaktan çıkar, bir “existence” yani varlık sorunu hâlini alıverir.Bu sorunu irdelemekse bu yazının ve de yazarının sınırlarını aşar.Bu sebeple biz birinci gruba ait tezi, yani; büyük yazarlar büyük insanlardır tezini irdeleyebiliriz ancak.Bu önermeyi irdelemek için de elimizde güzel bir örnek var. Andre Gide’nin L&M Yayınlarından çıkan “Dostoyevski” adlı biyografisinde, bu kitaba ismi verilen zat, enine boyuna, mektuplarından yola çıkılarak tahlil edilmeye çalışılıyor.Bu kitaba göre Dostoyevski, büyük bir yazardır ve de buna bağlı olarak büyük bir insandır aynı zamanda.Hem de “humo sum et nihil humanum…” (Ben bir İnsanım ve insaniyet hakkında hiçbir şey…) diyebilecek kadar alçak gönüllü bir insan.Belki de bu yazarı bu denli büyüten özelliklerinden birisi de sabırları zorlayan alçak gönüllülüğüdür. Dünyanın perişan hali ortadadır.İnsanlık, çağın getirdiği ruhsal, zihni bunalımların pençesinde kıvranmakta ve inim inim inlemektedir.İşte böyle dönemlerde bu tarz eserler –eğer doğru örnekler sunarlarsa- insanlığı kurtuluşa götürecek modelleri ortaya koyabilirler.Bu yaşam öyküsünde de Dostoyevski’nin bir yandan maddi yetersizliklerle, diğer bir yandan kendi hastalığıyla, bir yandan hükümetin baskılarıyla, öte taraftan da bütün insanlığı bilhassa da Avrupa’yı kıskacına almış rûhi, fikrî bunalımlarla mücâdele etmesini bildiği çarpıcı bir şekilde anlatılmaktadır.Sonuçta o ve eserleri yok olmamış, dünya gündeminde kalmaya devam etmişlerdir.O, insanoğlunun nereden gelip, nereye gittiğini; onun bu dünyaya gönderiliş gâyesinin ne olduğunu da sorgulamaya çalışmıştır eserlerinde.Bütün bunalımların reçetesi olarak da bize, Allah inancını gösterir Dostoyevski.Aslında Dostoyevski, kendi iç huzurunun kaynağı olan imanı, bütün insanlıkla paylaşmasını becerebilmiştir.Andre Gide’ye göre Dostoyevski’nin eserleri Avrupa’nın içinde bulunduğu mânevi susuzluğu da giderecek nitelikleri hâvidir. Bu eser, Dostoyevski’nin mektuplarından yola çıkılarak hazırlanmış özgün bir kitap.(Ancak üzülerek söyleyeyim ki edebiyatımıza çok geç kazandırılmış bir yapıt.1928 yılında yazılmış bu kitabın L&M tarafından keşfedilip okurlarla buluşturulması takdire şayan bir gelişme.Ancak dünya yazınının binlerce eseri, halen Türkçe’ye çevrilmeyi beklemektedir.Tüm yayınevleri bu konuda L&M gibi hassas davransa, herhalde dünya edebiyatıyla aramızdaki bu onlarca -belki de yüzlerce- yıllık mesafe kısa bir sürede kapatılabilir.)Herhalde insanın kendisini, gizli yönlerini ele vereceği en önemli yazın türü günceden sonra mektuptur.Hele bu mektuplar yakınlara yazılmış mektuplarsa…İşte Andre Gide bu kitabında Dostoyevski’yi bu can alıcı yerinden, yâni mektuplarından yakalamış, böylelikle onun bilinmeyen pek çok yönünü ortaya koyabilme imkanını bulmuştur.Hatta bu mektuplarda Dostoyevski’nin hemşerisi Tolstoy gibi, Kur’an’a oldukça meraklı olduğu da anlaşılıyor.Bu arada bu tür çeviri eserleri tanıtırken ya da eleştirirken göz ardı edilen bir noktaya da burada değinmeden geçemeyeceğim.Bilindiği gibi bu tarz eserler tesadüflerin sonucu olarak birden, başka bir dile çevrilivermezler.Bu tür çevirilerin bir de çeviricileri yani çevirmenleri vardır.Bu kitapları tercüme edenler aslında, en azından üslûp yönünden bu kitapları yeniden yazmış sayılırlar.Çeviri eser, aslında “çevrilen eserin” tıpa tıp aynısı değildir, olamaz, olmamalıdır da.Çeviri eser, kendisini başka bir dile çeviren mütercimin, edebi bilgisini, dile olan hâkimiyetini ve de çevirinin yapıldığı alandaki ıstılâhi bilgiye olan vukufiyetini de ortaya koyar.Bu nedenle böyle önemli bir eseri Fransızca’dan Türkçe’ye tercüme eden Sema Gül Hanım Efendiye de teşekkür etmeden geçemeyeceğim.Eğer bu çeviride hatalar varsa, bunların araştırılmasını da bu alanda yetkin kişilere bıraktığımı söylemek istiyorum.Ancak velev hataları da olsa, böyle bir çeviri herkes tarafından takdiri hak etmektedir.Bu kitabın Editörü sayın Ahmet Sait AKÇAY beye ve kitabın hazırlanmasında görevli herkese de buradan teşekkür etmek istiyorum. Bu kitapta konu edilen Dostoyevski’nin çilekeş ve eserler bakımından velud hayatı, aslında kalıcı başarının da sırlarını veriyor bizlere.İkbal kaygısı içinde kolaycılıkların girdabına yuvarlanmış günümüz insanı, şu anda “güncelleşmiş” durumdadır.Aslında günümüz insanı için yeni bir sıfat bulmak gerekirse ona “ancıllaşmış” yani anın içinde kaybolmuş dememiz de mümkün olabilecektir.Bu kötü sonuçta bize dayatılmak istenen “popüler kültürün” de büyük etkisi yadsınamaz.İnsanoğlu, kendini keşfettiği ve de “aktüeli” değil “değişmeyeni” aradığı zaman ölmez eserler verebilmiştir.Bu kanun günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.İşte bu kitap diğer bir tabirle; gündelik sorunlarla cüceleşen insanın önüne, güzel bir “model” koyuyor.Devleşebilmenin, daha doğrusu “büyük insan” olabilmenin yollarını bize göstermeye çalışıyor..Siz de Dostoyevski’ye bu yolda “dost” olmak isteyenlerdenseniz; Andre Gide’nin bu kitabını muhakkak okuyun.Kazancınız kaybınızdan daha fazla olacaktır turkceciol@yahoo.com Oğuz DÜZGÜN (Eleştirilen kitap:Andre GİDE “Dostoyevski” L&M-2005-İstanbul/Çeviri:Sema GÜL)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |