Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella |
|
||||||||||
|
Merhaba Sevgili Okurlar! Son zamanlarda çok canım sıkılıyor. Çünkü yapacak şöyle dişe dokunur, hatırı sayılır bir işim yok. Yetişmem gereken bir yer yok, üstlendiğim bir görev yok. Ali’yi everdik, Güllü’yü gelin ettik. Hoş, Ali’miz yoktu da zaten, lâfın gelişi işte. N’olacak böyle, ‘’Göz derya, seyir bedava.’’ misali? Ne yapıp edip, bir iş bulmam gerek. Genç yaşta emekli olmak ne kötüymüş! Yaşım henüz ellibir ve altı yıllık emekliyim. ( Sakın ‘’ohaa’’ demeyin, gücenirim.) Oysa ki, yeni bir işe başlasam; ikinci kez emekli olmayı hak edecek kadar çalışacak enerjiye sahip olduğumu hissediyorum. Hissetmek ne kelime! Eminim, emin. Enerji fışkırıyor her yanımdan. Hani tutmasalar, dağları devireceğim. O kadar enerji doluyum. Öyle bildiğiniz gibi değil.’’ Gurbette öğünmek, hamamda türkü söylemeye benzermiş.’’ diye düşünmeyin. Öğünmek değil, gerçek bu. Bir iş bulmalıyım. Hııımmmm! Acaba ne iş yapsam? Öyle her işi yapmam, ya - pa -mam. Şöyle hatırı sayılır bir işim olmalı. Demem o ki, ‘’Attığım taş, ürküttüğüm kurbağaya değmeli.’’… Örneğin masa başı iş, bana göre değil. Benim işim hareketli olmalı. Hem, masa başında oturursam, kilo alırım. Durup dururken, giysi masrafına giremem. Çat orada olmalıyım, çat burada. İş gezilerine çıkmalıyım. Yüzlerce insanla muhatap olmalıyım, binlerce kişinin elini sıkmalıyım. Ki, enerjim onlara da geçsin. İnsanları karşıma alıp, onlara hitabetmeliyim. Memleketi düzlüğe çıkarmanın yollarını anlatmalıyım. Her gün bir tv ekranında konaklamalıyım. Programcının eline tutuşturduğum ve kendim hazırladığım ayrıca günlerce üzerinde çalıştığım sorulara şakır şakır(!) yanıt vermeliyim. İzleyenleri, performansımla ( Şimdi çok moda bu kelime.) hayrete düşürmeliyim. Vatandaşlarıma, sahip olduğum vizyonumu sunmalıyım. Vatandaşlar beni dinleyince; ‘’ Hıhhh! İşte liderimizi bulduk!’’ demeliler. Bu memleket, benden yararlanmalı…’’Altım hasırda ama, gözüm Mısır’da’’ sizin anlayacağınız. İnşallah ileride altım hasırda değil; kasırda olur. (Nasıl? Şiir gibi oldu di’mi? Zaten, serde şairlik var bir de, öğünmek gibi olmasın. Allah vergisi işte.) Hal böyle olunca, düşündüm taşındım ve siyasete atılmaya karar verdim. Hem de en tepe noktasından. Çok genç olsaydım, önce parti üyeliğinden başlar, yavaş yavaş yükselirdim. Ama , önümde çok uzun zamanım kalmamış olabilir.Yaşımız altmışa merdiven dayadı. Partide yükseldiğimi, büyüklerimin beni keşfedip tepelere doğru tırmandığımı göremeyebilirim. Yarın ne olacağımız belli değil ki. Hastalık var, kaza var, ölüm var Allah gecinden versin. İşte o nedenle siyasete, en tepelerden başlamalıyım.Ya bakan olmalıyım, ya başbakan . Şimdi diyeceksiniz ki, o kadar kolay mı? Kolay işe talip olmam zaten. Kolaylık, şahsıma yakışmayan bir kelime. İyi de, hadi bakan - başbakan oldun diyelim; ekonomi alt- üst gelirse, enflasyon yükselirse vatandaşa ne diyeceksin mi diye soruyorsunuz? Derim ki ben de: Zaten enkaz devraldık. 30- 40 yıldır kimsenin el atmaya cesaret edemediği sorunlara eğildik, yeni düzenlemeler getirdik. Merak etmeyin, her şey kontrolümüz altında…( kih kih kih) Avrupa Birliği’ne giremezse Türkiye, ne mi yaparım? Vatandaşa ne cevap mı veririm?Yanıtım çoktan hazır: Ananızın karnından Av.Birliği’yle mi doğdunuz be kardeşim? Hem zaten bir Hıristiyan Kulübü orası. ( Yaa! Gördünüz işte yanıtımı.) Vatandaş; dolar ve euro yükseldi diye bağırırsa ne mi yaparım? Ne işiniz var dolarla, euroyla hıııııı? Ne işiniz varrrr? Siz kim, dolar kim? Türk parasının suyu mu çıktı ha, suyu mu çıktı? Dolarla borçlanırken bana mı sordunuz, derim. ( Kendileri kaşındılar. İşte böyle yaparım ben adamı.) İnsanlar petrol fiyatlarının yüksekliğinden yakınırsa, ne mi yaparım? Canım, politikacının ağzı lâf yapacak. Hemen yapıştırırım cevabı. Şöyle çatıp kaşlarımı, milleti sanki dövecekmiş gibi kızgın bir yüz ifadesiyle şunu derim: Petrolün fiyatını biz mi belirliyoruz kardeşim? Dışarıya bağımlıyız bu konuda. Bir de yalan atarım: Dünyada en ucuz petrol benim ülkemde. (Yalandan kim ölmüş ki, ben öleyim.) Sanayiciler, iş adamları, bilmem ne sendikası yöneticileri; kötüye giden ekonomi nedeniyle seni topa tutarlarsa ne cevap vereceksin mi dediniz? Ayol, çocuk oyuncağı buna yanıt vermek. Öğrendim artık ustalardan. Hemen hemen her hükümetin başı sıkışınca sığındığı mazerete ben de sığınırım: Tabi ya topa tutacaklar! Bazılarının hortumlarını kestik de, efendiler rahatsız oldular. (Ne yalan ama!) Vatandaşları dolandıran ve belli bir görüşe hizmet eden kuruluşlardan yakınanlar olursa ne mi yaparım? Onlara para verirken bana mı sordun kardeşim, derim. Hem de boru gibi ses veririm. Madem o kadar çok doların var; al dolarını, git Amerika’ya bile derim…(Ben de lâf çooook.) Ülkedeki olası kutuplaşmalardan, devlet birimlerinin birbirleriyle ters düşmesinden yakınırlarsa, ne mi olacak? Şimdiye kadar ne oldu ki? Parti meclisimde, her ne söylersem söyleyeyim beni alkışlayan omuzdaşlarımın karşısında veririm cevabımı aslanlar gibi: İktidarımızı yıkmaya yönelik komplolar bunlar. Çetelerin uydurması be! Bazı milletvekilleri hakkında yolsuzluk iddiaları olursa, yüce divan yolu falan açılırsa ne yapacağım, öyle mi? Başlarım verip veriştirmeye: Bizim, kimseye verilemeyecek hesabımız yoktur. Kimseden korkumuz da yoktur, Allah’tan başka. Alnımız açık açıııık!...Zaten, dokunulmazlıkları da kaldıracağız.(Gördünüz işte, mangalda kül bırakmadım. Herkes sus pus. Nasıl da inandılar.) Yaaaa!İşte böyle. Çoktan girdim siyasetin havasına. Ancak, bir sorunum var. Hangi partiden gireceğim siyasete? İşte en büyük zorluk burada. Şu anda, sayısı neredeyse beşyüze(!) çıkmış parti arasında, vizyonuma uygun bir tane bile parti yok. O halde, önce bir parti kurmayalım. Düşündüm de, bizim sülale kalabalık. Hısım, akraba, eş- dost derken; sayıyı tamamlarız. ‘’ Demokrasilerde çareler tükenmez,’’ dememiş miydi Demirel! Buluruz çaresini, önemli olan niyet. Artık bitireyim yazımı da, kuracağım parti için adam toplamaya başlayayım ufak ufak. Hem, ’’Azardan azardan, çok olur birazdan.’’ demiş atalarımız. İşte aynen öyle olacağız. Çoğalacağız çoğalacağız, çoğalacağız. Her partinin hayal ettiği ve salakça inandığı gibi – sözüm meclisten dışarı - , tek başımıza iktidar olacağız. Allah yardımcım olur inşallah! Şurada memleket hizmeti yapacağız, mahalle takımı kurmayacağız ya. Beni destekleyin sevgili okurlar. Bir aya kalmaz bitiririm parti kurma işini. Ya gerisi mi? Bekle ve gör politikası canıııım! Sabırlı olun biraz. Ananızın karnında dokuz ay nasıl durdunuz? Cık cık cık! 06 / 06 / 2006 / Mudurnu not: Yazımı okuyan kardeşim, şöyle bir ileti çekmiş bana: ''Ablacım Selam, Harika bi yazı...Yanlız ben de kurucam bir parti. Hısım akrabaya fazla güvenme kıs kıss kısss kihh kihh kihh...'' Sizin anlayacağınız, işin başında keyfim kaçtı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |