..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Kemal Biçer




13 Haziran 2006
Geri Dönüş Uykusu...  
Kemal Biçer
düşüncelere dalıyorum çoğu zaman. düşünmeyi seviyorum. çözümü bulmak için değil. nefes alırsın ama amacın yaşamak değildir mesela. onun gibi.


:AIAC:

yalnız olduğumu hissediyorum. ama mutluyum. belki de kendi seçimim olduğu için toz kondurmuyorum yalnızlığıma. ama iyi her şey benim adıma. evimin rengi benim istediğim renkte. kanepem benim istediğim yerde. dinlediğim şarkı benim seçimim. gelen faturalar benim faturalarım. mutfaktaki çöp, lavabodaki saç benim..her şey benim bu evde. bazen bir hapishane. bazen bir kale ya da sığınak. belki de sandalım.
düşüncelere dalıyorum çoğu zaman. düşünmeyi seviyorum. çözümü bulmak için değil. nefes alırsın ama amacın yaşamak değildir mesela. onun gibi. bazen bir duyguya ya da bir hüzne kaptırırsın kendini. bir tek sen varsındır artık her neredeysen. yürüdüğün yolda bir tek senin soluğun duyulur. ve ben herhangi bir sokaktaysam ve aklımda sen varsan. senden esen rüzgârlara doğru başımı çeviririm, yönünün nerede olduğunu kestirmeye çalışırım. arada pis kokan rüzgârlar eser. çok pis kokan. o ufacık kum taneleri büyük bir hırsla zamanında ayaklar altında ezilmişliğin acısını yüzüne bırakıverir. yüzünü kapamaya çalışırsın. tabii çıplak değilsen. hiçbir yeri göremezsin. kör olmadan körlüğü yaşarsın o an. sonra birden rüzgârlar kesilir. ufak bir sessizlik hakim olur artık bulunduğun o düşünsel yalnızlıkta. ve ufak ufak damlamaya başlar gökyüzünün gözyaşları. metrekareye tonlarca. kafanı kaldırıp bağıramazsın gökyüzüne "seni böyle ağlatan acıları ben vermedim" diye. çünkü o güzel günleri verdiğinde gökyüzüne ufak bir teşekkür etmemişsindir. kendi içinde haksızsındır. çevrende en az senin kadar suskun insanlar görürsün. sadece gökyüzüne bakan ve bu yaşlarla nereye sürükleneceğini düşünen insanlar. son derece kaderci ve teslimiyetçi. öyle olmak gerekiyor o gibi durumlarda. mecbursundur. çünkü köşeye sıkışmış ve tek umudu varlığına inandığın tanrındır. ne acı aslında bu gibi zamanlarda birilerinin aklına birilerinin gelmesi. bazen büyük yakarışlar duyarsın. onlar sen kadar suskun olamayan insanlardır. gökyüzüne bağırırlar. kes şunu diye. ama asla son cümlelerini söyleyemezler. ağızlarına giren koca bir lokma su onları gözyaşıyla boğar. artık karşı duracak bir bedenleri yoktur. sadece istemsiz sürüklenişleri vardır. o insanları gördüğünde haline şükredersin. sonra bir bakmışsın sessizlik hakim olmuş. son derece huzursuz edici bir sessizlik. engin denizlerden birindesindir. ve dalgalarla mücadele edersin artık. yorulmaya başlarsın. kolay değildir su yüzünde kalmak. senin çöplüğün değildir çünkü orası. ve ipler kopar. gözlerini açamayabilirsin. artık yoksundur. geçmişin vardır denizin diplerinde. belki de bir denizkızı bulabilir seni. denizdeki en büyük şanstır o. ya da gözlerini açarsın herhangi bir kara parçasında. daha da şanslıysan bir ada değildir orası. belki de insanlar vardır çevrende. konuşurlar. sana aptal aptal bakarlar. ne konuştuklarını anlamaya çalışırsın ama başaramazsın. onlar senden değildir çünkü. insanlar asla senin gibi değildir. ya altındadır ya da üzerinde. aynı olduğun insanı bulmaksa belki de yaşama amacımızdır. bulduğun zaman zaten çıkmaz bir sokaktaymışsın gibi tek bir şansın ya da ihtimalin vardır. bedenler aynada kendilerini görmüşçesine birleşirler. ayrılmamak üzere. hayatlarını birbirlerine adamak üzere. artık kişisel soruların cevaplarını verirken "biz" derler öznelerin yerine. ayrılık vurucu, yıkıcıdır. korkular sarar tüm bedenlerini. ölene kadar kaybetme korkuları vardır. çünkü kazanmışlardır. amaçların, isteklerin değiştiği tek noktadır orası...






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Kemal Biçer kimdir?

daemon nasıl ister, nasıl eserse. . . yazıyorum. . çoğu kez besteliyorum. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kemal Biçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.