..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > v.g.




26 Haziran 2006
O Zamandan Bu Zamana Siyahbeyazgri Bir Resim  
v.g.
zamanların kıyısında...düşmemeye çalışarak...


:BEBI:
O ZAMAN” dan “BU ZAMAN” a
SİYAH BEYAZ GRİ BİR RESİM

Yanaklardaki Yapraklar ;

Kimse kimseyi bilmedi ...
Yüzüne düşmüş sonbahar yapraklarının nasılda sevinci betimlediğini kimseler bilmedi... Bir göz nasıl konuşurdu; bir gülümseyiş neler gizlerdi içinde; dudakların arasından tüm zamanların içine düşüveren düşlerin ardında neler biriktirirdi insanlar... kimseler bilmedi.
Yıllar öncesinden gelen bir resme nasıl bakılırdı? Nasıl ses verilirdi? Hangi ses, hangi bağırış “şimdiki zaman”ı aşıp da geçmişe ulaşabilirdi ki...
Ya hangi postacı yıllar öncesine yazılmış bir mektubu korkmadan çantasına yerleştirebilirdi? Yerleştirebilir miydi? Yıllar öncesine yazılabilir miydi mektup..
Bir siyahbeyazgri resmi alıp, soldurmadan ve yıpratmadan, şimdiki zaman’ın varlığından, geçmiş bir zaman’a neler anlatılabilirdi?
Hangi türkçe daha çok yeterdi sözcükleri biçimlendirmeye? Ya zamanı, nasıl aldatırdık?...
Bir resim düştü bir öykünün bir kıyıcağına... Kimse kimseyi bilmezdi ama yanaklara düşüvermiş yapraklar nasıl da zamana kafa tutardı... Bakar ve görürdük usulca.

Resme Düşen Mektup;

Parıltılı eski bir çerçevenin tutsaklığına düşmüştün. Yapay renklerle örtülmüş yaşamların zamanlarının karmaşasında neyi aradığımızı bilmeden, bulduklarımızla yetinmeye çalışırken, yıllar öncesini siyah, beyaz ve gri bir resim olup en canlı biçimiyle sunmuştun. Ellerimizle yaşamları yoklaya yoklaya yürüyorduk. Zaman “hız”a göstegelenmişti. Durmak, soluklanmak yoktu. “Acele”ce yaşıyordu insanlar.. ne dokunabiliyor ne de duyumsayabiliyorlardı... Yaşamları yoklamaya çalışmamız, yaşamlara dokunmak isteyişimiz, aykırı bir gece gibi yalnız bırakıyordu bizleri... Zaman kopmuştu.. Kopmuştuk... Paramparça ve karmakarışık...

Kimsenin sevmeye zamanı yoktu. Kimse aşkın ince, ipince anlarını yakalayacak dinginlikte değildi.. Herkes yorgunlaşıyordu bir zamanın ardından... Ayrımsamadan ve damarlarındaki yangını acı acı duyumsamadan mallaşıyordu insanlar...

Siyahbeyazgri bir resimdeki (hayır, hayır;tüm siyahbeyazgri resimlerdeki) yüzlerin çizdiği ortak bir umut vardı...Gözler, yıllar sonrasına istekle ve ışıkla bakıyordu; dahası yaşam’la bakıyordu. Yanaklar, burun ve dudaklar, yüzlerine vuran ışığı kendi parçasıymışçasına yansıtıyorlardı.. Yapay renkler yoktu.. Yapay gülüşmeler; yapay pırıltılar yoktu..

Resme Fısıltı;

Öyle bir resim gelip avucuma kondu.. Senin resmin.. Usulca-gözlerimle yormadan baktım resmine.. Kimdin, neydin, yıllar sana ne vermişti; senden ne götürmüştü?

“Şimdiki zaman”ın neresinde duruyordun? Hangi öyküler; hangi aklar; hangi acılar “o zaman” la “bu zaman” arasında gidip gelmişti? Güzelliğinden neler çalmıştı. Kimler çalmıştı? Ya düşlerinden, coşkularından çalınanlar yok muydu?

Bunları bilmek.........................................önemli miydi ki?

Belki de “o zaman” la “bu zaman” arasına bir “yaşam” girmiştir. Gözlerinin ve yüreğinin bekledikleri çok yakınına düşmüştür kimbilir, belki de çok uzağına.

Soruların anlamı var mı ki bunca zaman sonra ...

Yıllar öncesinden gelen bir resme düşen bir mektupta sorulanlar, yazılanlar zaman karşısında susmaktan başka bir sona ulaşmaz ki...
--Yine de sormalı: resimde baktığın gibi “yaşadın” mı?—
Öyleyse;
Kapatıp avuçlarımı susuyorum...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tüm Kentlerin Yabancısı
Yaşamlarınızdaki Ellerim ve Oltalar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ayrılığın Beşinde
Kargalar ve Martılar
Parmakuçlarındaki Öyküler
Çıplak Eylül
Eylüle Düşen Sesin
Cup Cup'larım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mor [Şiir]


v.g. kimdir?

düşlerin içinde kendini ve sözcüklerini arayan bir tutunamayan. . .

Etkilendiği Yazarlar:
kafka,pavese,dostoyevski,oğuz atay,tezer özlü,nietzche


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © v.g., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.