Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
* Televizyonu, cep telefonuyla kumanda etmeye kalkışıyorsanız. Kanal değişmeyince de, ``Yine mi kilitlendi bu mereeeeeet!`` diye bas bas bağırıyorsanız. * Cep telefonunuz çaldığında, tv kumandasını kulağınıza götürüp ses alamayınca, ``Tüh! Kapandı.`` diye üzülüyorsanız. * Gözlüğünüzün gözünüzde olduğunu unutup, fellik fellik gözlük arıyorsanız Ayrıca bu arada, burnunuzdan kayan gözlüğünüzü, şöyle bir el hareketiyle düzeltiyorsanız. * Konuşmalarınıza ikide bir ``bizim zamanımızda`` diyerek başlıyorsanız. * Alış veriş yaparken beş lira yerine elli lira veriyorsanız. * Gençlerin konuşma biçimlerinden, giyim tarzlarından rahatsız oluyorsanız. Bazı kızlara oğlum, erkeklere ise kızım diye hitabediyorsanız. * Bakkaldan alış veriş yaptığınızda; paranızın üstünü alırken, bakkala verdiğiniz parayı da almaya kalkışıyorsanız. * Çay kaşıklarını çöp kutusuna, buruşturduğunuz kâğıtları da bulaşık makinesine atıyorsanız.Yani, çöp kutusunun yanında duran koca bulaşık makinesini çöp kutusu sanıyorsanız. * Ütü yaparken elektrikler kesildiğinde; ``Eh! N`apalım!...Ben de toz süpürürüm.`` deyip, süpürgeyi prize takıyorsanız. Hatta ve hatta süpürge çalışmayınca ,``Yine ne mi bozuldu bu meret!`` diye söyleniyorsanız. * Herhangi bir şey almak için yerinizden kalktığınızda, ne amaçla kalktığınızı unutup; amaçsız amaçsız dönüp duruyorsanız. * Telefonun sesini kapı ziliyle karıştırıyorsanız. * İkide bir cüzdanınızı, cep telefonunuzu veya ne bileyim evinizin anahtarını kaybediyorsanız.Ve onları; bazen buzdolabında, bazen de kaşık çekmecesinde buluyorsanız. * Geceliğinizin, nasıl olup da ayakkabılıktan çıktığına bir türlü anlam veremiyorsanız. * Telefon ettiğiniz kişi size karşıdan ``alo`` dediği anda , kimi aradığınızı unutuyorsanız. ``Ay ben kimi aramıştım?`` diye telaşlanıp, daha sonra ve Allah`a şükürler olsun ki sesinden tanıyıp rahatlıyorsanız. * Sık sık tv`de ismini duyduğunuz hortumcularla, milletvekillerinin - bakanların isimlerini karıştırıyorsanız. * İzlediğiniz filmde yağmur yağdığını görüp; ``Tüh!Çamaşırlar ıslandı.`` diye balkona koşuyorsanız. * Bir gün önce pazardan aldığınız dolma biberlerini doldurmak için sabahın köründe kalkıp, dolma içi hazırlıyor ve biberleri buzdolabında bir türlü bulamıyorsanız...Daha da ötesi; aradığınız biberleri dün değil, taaa bir önceki hafta aldığınızı ve onlardan leziz dolma yaptığınızı, üstelik dolmanın tadının günlerce damağınızda kaldığını çok geç hatırlıyorsanız. * Aynı konuşmayı belli aralıklarla tekrar edip, çevrenizdekileri sinir ediyorsanız. * Vücudunuzdaki ve özellikle yüzünüzdeki yaşlılık belirtilerini fark etmediğiniz halde, akranlarınızın artık yaşlanmaya başladığını fark edip, onlar için salakça( Lütfen af buyurunuz.) üzülüyorsanız. * Pazarda, birçok satıcının size ``teyzecim, annecim`` demesinden artık hiç rahatsız olmuyorsanız. * Çocukların sevinç çığlıklarından, neşesinden, şamatasından rahatsız oluyorsanız. * Yemeğe, tuz yerine şeker koyuyorsanız. Kabartma tozu koymayı unuttuğunuz kekiniz kabarmadığında; ``Yine bana eksik tarif verdi,`` deyip, arkadaşınızı suçluyorsanız. * Çayınıza yanlışlıkla iki-üç kez şeker atıyor, az şekerli diye habire şekersiz kahve pişiriyorsanız. * Evden çıkan komşunuzun nereye gittiğini merak ediyor, gözden kayboluncaya kadar arkasından bakıyorsanız. * Son zamanlarda sık sık yemek yakıyor; yanık kokusu burnunuza geldiğinde, ``Bizim komşulardan biri yine yemek yakıyor,`` diyebiliyorsanız. Mutfağınızı şöyle bir kontrol etmeyi, hiç ama hiç akıl edemiyorsanız. * Yemeği ocakta unutup, şehir dışına çıkıyorsanız. Ancak üç - beş saat sonra hatırlayıp; itfaiye yerine, yanan ocağı kapatması için en yakın komşunuza telefon ediyorsanız. * Saate bakmak yerine, takvime bakıyorsanız. * Sokak kapısını açmayı unutup, kapalı kapıdan dışarı çıkmak için uğraşıyor ve başınızı yaralıyorsanız. * Başkasının evinde gördüğünüz bir eşyayı, kendi evinizde arıyorsanız. Bununla kalmayıp; ``Allahallah! Nerde bu meret, az önce buradaydı.`` diye söyleniyorsanız. * Taze fasülye pişirdiğiniz bir günde, fasülye pişirdiğinizi unutup ayrıca bir de barbunya pişiriyorsanız. * Konuklar için pişirdiğiniz yemeklerin bir kısmını, onlara ikram etmeyi unutuyorsanız. Ve sonra,`` Bu kadarcık yemek yapmak mı beni bu kadar yordu?`` diye şaşırıyorsanız. * Oğlunuza kızınızın, kızınıza oğlunuzun adıyla hitap ediyorsanız. * Klozetin kapağını kaldırmadan .işinizi yapmaya çalışıyorsanız. Eğer bunların hiçbirini yapmıyorsanız, hiç sevinmeyin. Bir gün gelecek, siz de yapacaksınız. Üzgünüm!...Peki ya erkekler mi?Dünya bir günlük değil ya, gün gelir onu da yazarız. 05 / 06 / 2006 - Mudurnu Kâmuran ESEN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |