..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Öykü Yüzer




8 Eylül 2006
Sabahat Hanım  
Öykü Yüzer
Bir ölü gömüldü.


:BFAD:


Sabahat Hanım'a,               28.11.03

Bir ölü gömüldü. Toprak ıpıslak ve neredeyse simsiyahtı. Ben ölüye oldukça yakın durdum. İlk kez görmek istedim bir ölünün gömülüşünü. İlk kez siyah renkli toprağın beyaz renkli ölü giysisiyle buluştuğu o anı soğukkanlı ve neredeyse her gün izlermiş gibi izledim. Boş boş baktım, içim boşaldı. Sadece ilk kürek içimi sızlattı . Sonraki küreklerde alışmıştım bile. Ölü, artık uzaktaydı, artık görünmüyordu, artık yerindeydi. Artık ben yaşama dönmeliydim yüzümü. Ölü, ölümle uyumlu ve memnundu halinden bence.

Ölmüş olan bir kadındı. Yusyuvarlak bir top gibiydi hep ve yaşama sımsıkı da bağlıydı ve onun çiğ börekleri vardı. Onun ondan seneler önce ölmüş bir sessiz kocası ve bir de hiç biryerlere tutunamamış, ayakları ve elleri hep kaymış ve hızla yere çakılmış bir oğlu vardı, olmuştu. Onun gidişinin boşluğuyla yanıp tutuşacak iki de kızı vardı. Oğlundan kalmış bir erkek torun, kızlarından olmuş toplam 3 adet de kız torunu vardı. Biri bendim.
Çiçekleri ve hayvanları severdi. Hiç bolluk yaşamadı...herşey gıdım gıdım geldi ona hayatta . Belki de bu yüzden yüreği ve saflığı koskocamandı. Sanırım bu yüzdendi onun beklentisiz sevebilme, verebilme yeteneği. Sanırım bu yetenekti onu yumurta topuklu biricik oğlunun gidişinden sonra bile hayatta, ayakta, çiğ börekleri ve menekşeleriyle elele tutabilen.
Saçlarını acılarına inat olsun diye boyardı da boyardı...bilezik, kolye ve küpelerini gıdım gıdımlarına inat olsun diye takardı da takardı...Neşesini tüm yaralarına rağmen yaşatırdı da yaşatırdı ve inada bak inada...! yaşatmakla da kalmaz, dağıtırdı, bulaştırırdı...göbeğini zıplata zıplata gülerdi ayrıca. Kendiyle barış, huzur ve neşe içinde arkadaşlık etti tüm yaşamı boyunca. Acıların en fecisini bile yaşadı, oğlu gitti...gencecikti...O, inat etti... yaşadı çatır çatır. Evi sobalıydı, yaktı çıtır çıtır. İştahı hep haddinden fazlaydı, yedi kıtır kıtır, içti lıkır lıkır ve güldü kıkır kıkır. Hep.
Ölmek için oturduğunda koltuğuna, sobası yanıyordu, üzerinde 5 tane çinekop kızarıyordu. Bu kez yemedi, vakti yetmedi. Gitti, belki buluşmaya oğluyla ve sessiz ve vakitsiz gitmiş kocasıyla...ya da belki sadece dinlenmeye... ya da belki sadece çiçeklere, canlılara tüm bedeniyle karışmaya. En güzeli bu sonuncusuydu bence.
Bu yüzden o artık gözden kaybolurken toprağın altına doğru ve ben ona öylece bakakalmışken bu sonuncuyu düşündüm ve hissettim ve bu çok hoşuma gitti. Ağaçlara doğru baktım, yukarılara...dedim ki “ size koca göbekli neşeli bir komşu geliyor, çok iyi çiğ börek yapar, mutlaka yaptırın”. Duydular, ağızları sulandı.
Dediler ki “ hadi gidin artık, yaşama dönün yüzünüzü, bizi güle güle anın, neşeyle ve iştahla yaşatın ve hadi çabuk gidin, komşumuza hoşgeldin partimiz başlayacak birazdan”. Gittim, gittik...Gece çöktü, sabah oldu, ertesi gün yağmur yağdı, bir hafta sonra sis çöktü, geçen gün işten eve dönerken ayağım kaydı ama düşmedim, babam kendine yeni bir mont aldı, annem gazete okudu , ben aşık oldum, ben aşksız kaldım, ben gene aşık oldum, montlar, gazeteler, mevsimler, aşklar...yıllar, yıllar, yıllar.
İyi dinlenmeler Sabahat Abacı Hanım, neşeniz taaaa buralara kadar geliyor valla...Dizileriniz nasıl gidiyor? Corç, Niki’yi gene mi aldattı?
Bence de pis herif bu Corç.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Evler
Kim Ulan Bu Cahide?
Kokteyl

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kaos
Bir... Bir...Bir...Bir...
Kalırsa, İçinde Biraz Lavanta Kalır
Sis ve Rüzgar
Matruşka Tükürük Hokkasında
Orman
İstiklal Caddesinde Tütsü Kokuları
Renklerin Dili, Damağı ve Dişleri
Al bu kestaneler senin...
Balıklı Günlere Hamhumşaralop Bir Flashback


Öykü Yüzer kimdir?

.

Etkilendiği Yazarlar:
edgar alan poe, sait faik abasıyanık


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Öykü Yüzer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.