"İçtenlik bütün dehanın kaynağıdır." -Boerne |
|
||||||||||
|
Sen kimilerine göre yaşamın kara yüzü, kimilerine göre tek kurtuluş yolu. Tezatlıkların anlam bulduğu hayallerde ki hançerli kral… Bir gün geleceksin yanıma. Ellerimi açıp sana son bir şans için yalvarmamı bekleyeceksin. Yerinde olsam benimle karşılacağın güne hazırladım kendimi. Ama sen şimdi bunu da şımarıklık olarak görüp umursamayacaksın. Çünkü alışmışsın insanların, o tanrılarına inanmayan insanların seni görünce tanrıya sığınmalarına, senden korkmuyorum diyenlerin seninle göz göze gelince sen dokunmadan korkudan kalplerinin durduğuna. Ama beni sakın onlarla bir tutma yücelerin yücesi, kendi ülkenin hem kralı hem prensi hem prensesi hem de kölesi. Sanma ki ben bunları intihar edeceğimden, sen gelmeden öleceğimden dolayı yazıyorum. Seninle karşılaşmadan gitmem bu gerçek olamayacak kadar lekeli yaşamdan. Belki sormaya başlamışsındır kendine “Bu çocuk neden böyle diyor?” diye. Korkma seni cevapsız bırakmayacağım. Cevapsız kalmak değil mi zaten beni senle karşılaştıran. Yaşam sorulara cevap aramakla geçiyor. Bunu anladığım da ilk sığındığımdı tanrı. Nedenini sordum beni cevapsız bıraktı. Öğretilerinde aradım cevabı. Bulabildim mi? Kendisi kadar büyük bir hayır. Yine de vazgeçmedim ondan geçmiş ve gelecekte ona inanan ve inanacak olan insanlığın bir bildiği vardır diye. Yine de cevaplar yok, sorular her kelimenin ardındaydı. Neden… Niye… Nasıl… Ne… Niçin… Bir insan bu kelimeleri günde kaç kez söylüyor biliyor musun? Ben sayamadım. Sonra bir gün geldi ve cevabı insanlık boyunca bulunmayan ve bulunamayacak olan duyguyu, aşkı yaşadım. Tabi ki terk edilen olarak. Sonra sorular acı çektirmeye başladı bana. İlk başlarda tanrı onu bu kadar sorgulayan bana ceza veriyor diye düşündüm. Bir gün fark ettim ki her şeyde o cevapsız duygu var. Tek ben değilmişim acı çeken benden giden bile başka aşklar için acı çekmiş. Bunu anladığımda tanrıyı kapının arkasında bıraktım evime girdim. O günden beride seninle yüzleşeceğim gün bekliyorum. Şimdi merak ettiğin konuya gelelim. “Tüm insanlık acı çekiyor da neden benden korkuyorlar?” Söyleyeyim, acı çekmenin tatmin olunmaz hazına kavuştular. Artık acısız yapamazlar, belki de sırf bu yüzden mutlu aşk yoktur diye bir söz çıkardılar. Neyse gel artık vur hançerini… Niye duruyorsun? Yoksa şaşırdın mı patavatsız bana. Tam düşündüğüm gibi âşık oldun bana. Biliyordum, aşk karşımızdaki insanın gözlerinde kendimizi görmediğimiz anda cevapsız kalmaz mı? Yoksun değil mi gözlerimde. Daha da yakınlaş, bak gözlerime ama boşuna yoksun çünkü ben gözlerime giden onu yerleştirmişim. Yoksa burada ne işim var. Hadi git intihar et aşkından. Öldür kendini. Nasıl öleceğini bilmiyorsun değil mi. Doğru öldüren sen ölümsüzlüğü bilirsin ölmeyi değil. Nasıl öleceğin tezatlığında gizli. Senin ölümün yeni doğacak olan bir beden de can bulmaktır. Git, giden onun karnında intihar et… Ben kendimin Azraili olurum… Volkan ATAK 2006
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © volkan ATAK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |