..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mermere sýkýþmýþ bir melek gördüm ve onu özgürlüðüne kavuþtuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Alparslan Nas




27 Kasým 2006
Hayyat  
Alparslan Nas
Kýyamete bir adým yaklaþacak olmanýn verdiði heyecanla Celaleddin Efendi’nin dudaklarýnda bir gülümseme belirdi. Tam o sýrada uykusundan uyanan Hayyat Efendi, Fýrat Nehri kenarýnda bir kayanýn üzerinde oturduðunu duyumsadý ve ne anlama geldiðini bilemediði emet sözcüðüne bakmasýna müteakiben yirmi beþ yýl sürecek olan kýyamet tellallýðýna baþladý...


:BCDB:
Bundan tam bin üç yüz yirmi dört sene evvelinde, Ýsa Aleyhisselam’ýn tevellüdiyetinden altý yüz seksen iki sene sonrasýnda ve yetmiþ adet isminden biri Yevmü'l Âhir olan Kýyamet hadisesinin ilk alametinin rasadýndan yaklaþýk yirmi beþ sene öncesinde, Aziriz kenti sakinleri tarafýndan pek mümtaz bir þahýs olan bilinen merhum Celaleddin Efendi hatýrasýna gerçekleþtirilen Þeb-i Arûs merasimine katýlan Hayyat Efendi, merhumun ruhuna üç adet Ýhlas ile bir adet Fatiha suresi okudu ve evine doðru yollanmaya baþladý. Hayyat Efendi, Celaleddin Efendi’nin Allah’ýn iktidarýna eriþmiþ bir kimse olduðunu düþünmekteydi; evine varmasýnýn akabinde, karanlýk odasýna kapanýp bu kiþinin aslýnda Allah olduðunu kendi kendine fýsýldayarak maksadýný aþtý, ardýndan abdestini alýp, namaza durdu ve Allah’tan küfürbazlýðýný affetmesi için tövbe diledi. Allah’ýn tövbesini kabul ettiðini hisseden Hayyat Efendi, huzurla yatak odasýna gitti, karýsýnýn kýrmýzý ve çýplak etiyle kendisini beklediðini gördü ancak ayný gece içinde birden fazla günaha girmemek içindir ki yüzünü karýsýnýn þehvetli vücudundan öte yana çevirerek, yataða girdi ve uyumak için gözlerini kapattý. Ne var ki çoktan kanlanarak dipdiri hale gelmiþ olan cinsel organý onu ele vermiþti. Huzurunun yeniden kaçtýðýný farkeden Hayyat Efendi yataðýndan kalktý ve abdestini tazelemek üzere helaya yollandý. Koridorda hýzlýca yürümekteyken, gözü kütüphanesindeki ilmihallere iliþti ve abdestsiz olduðunu unutarak içlerinden bir tanesini eline alma gafletine düþtü. Sarý kaplý bu kitabýn adý Anâsýr-ý Erba’a idi. Yaklaþýk sekiz yüz sayfadan müteþekkil bu eser, doðayý oluþturan dört esas maddenin sýrlarýný anlatmaktaydý. Hayyat Efendi eserin kapaðýný çevirdi ve önüne gelen ilk sayfada madde bilimiyle alakasý olmayan notlarla karþýlaþtý. Notlarýn kitabýn evvelki sahibi tarafýndan yazýlmýþ olduðuna kanaat getiren Hayyat Efendi, metnin Arabi diliyle deðil de Ýbrani diliyle yazýldýðýný fark edince hayrete düþtü. Az buçuk Ýbranicesi ile yazýlanlarý okuduðunda ellerinin titremeye baþladýðýný hissetti; metin, Hazret-i Muhammed’in nur yüzünü ve eþsiz bedenini rüyada görebilmenin yöntemini açýklamaktaydý. Hayyat Efendi hemen abdestini tazeledi, evinden dýþarý çýkarak kümeste uyumakta olan üç adet tavuðu elleriyle boðdu, tavuklarýn canhýraþ haykýrýþlarý üzerine uyanan komþular Hayyat Efendi’nin delirdiðine hükmettiler, o ise buna aldýrmadan yolduðu tüylerin her birini bahçesinde hazýrladýðý kazana atarak kaynattý, dualar okudu ve el âlemin þaþkýn bakýþlarý önünde soyunup anadan üryan bir hale geldi, kazandaki suyu baþýndan aþaðýya dökmesine müteakiben iki rekat þükür namazý kýlýp, evine girdi ve yataðýna uzandý. Anâsýr-ý Erba’a adlý kitabýn evvelki sahibinin Celaleddin Efendi’nin ta kendisi olduðunu hatýrlayacaktý ki, uykuya daldý. Rüyasýnda bir kabristandaydý. Hava karanlýktý, sokak lambalarý çevresinde uçuþup duran ufak yarasalarýn kapý gýcýrtýsýný andýran sesleri ve daðlardan gelen kurt inlemeleri dýþýnda çýt çýkmýyordu. Otuz beþ yýldýr Aziriz kentinde ikamet etmekte olan Hayyat Efendi bu denli bir sessizliði ilk defa duyumsadýðýný hissetti ve korku veren karanlýðýn içine dalmaya karar verdi. Mezar taþlarý arasýnda yürümekteyken on beþ adým kadar ötesindeki kavak aðacýnýn arkasýnda hýzla kalkýp inen bir kürek gördü; imansýz ve kendini bilmez bir zat kabirlerden birini eþiyor olmalýydý. Hayyat Efendi mecnun zata arkadan usulca yaklaþtýðýnda mezar taþýnda kendi isminin yazýyor olduðunu görerek irkildi. Allah Allah nidasýyla mezarý eþen þahsa doðru koþmaya baþlamýþtý ki, menhus þahýs arkasýna döndü ve Hayyat Efendi’ye gülümsedi. Öfke ile taþmakta olan Hayyat Efendi, bu kendini bilmez þahsýn Celaleddin Efendi olduðunu görünce olduðu yerde donakaldý. Celaleddin Efendi, lalüebkem Hayyat Efendi’ye cansýz bedeni gösterdi, ardýndan ceketinin iç cebinden çýkardýðý sarý kaplý bir kitabýn ilk sayfasýný açtý ve Ýbranice bazý sözler mýrýldanmaya baþladý. Hayyat Efendi bu sözlerin içinden yalnýzca þunlarý duyabildi:

alef mem tav

Sözleri okumayý bitiren Celaleddin Efendi’nin mezara eðilerek, elindeki kitabý cansýz bedenin baþýnýn altýna koymasýyla, mezarýnýn göz açýp kapayýncaya kadar kýsa bir sürede yeniden toprakla dolduðuna þahit olan Hayyat Efendi’nin bilincini yitirerek düþüp bayýlmasýna müteakiben, Celaleddin Efendi, alef mem tav harflerini yeniden mýrýldanarak Hayyat Efendi’yi uyandýrdý ve Fýrat Nehri’ne götürdü. Hayyat Efendi bilinçsiz bir halde nehri seyretmekte iken, Celaleddin Efendi ona yaþam ile ölüm hakkýndaki düþüncelerini anlatmaya baþladý.
Ona göre yaþamak bir çemberin etrafýnda dönmek gibiydi. Etrafýnda dönülen bu çemberin alanýnda ise yine kendi etrafýnda dönüp duran binlerce çember vardý. Biz çemberin etrafýnda ilerlerken, görüþ alanýmýzdaki çemberlerin bize dönük olan yüzeylerinden üzerlerimize dikler inerdi. Ýnen binlerce dik doðru parçasý yaþýyor olduklarýmýzý meydana getirirdi. Ölüm denen hadise ise iki pi adlý sayýya gelindiðinde gerçekleþmekteydi. Ýnsan evladý iki pi adlý sayýya ayak bastýðýnda çember etrafýndaki dönüþünü tamamlardý ve baþladýðý noktaya geri dönerdi. Hipnoz yöntemini kullanarak çeþitli kimselerin önceki yaþamlarýný kendi aðýzlarýndan dinleyebilmiþ olan Celaleddin Efendi’ye göre insan evladý, iki pi deðerinden sýfýr deðerine olan geçiþi, kendisinden baþka bir bedene sahip olarak tamamlardý ve çember üzerinde yeniden yürümeye baþlardý. Bu hadiseye Arabi dilinde tenasüh denmekteydi. Ne var ki bu hadise Celaleddin Efendi’ye göre yaþanmasý sakýncalý olan bir hadise idi. Ýnsan denen varlýk dünyevi yaþantýsý boyunca yalnýzca tek bir beden kullanmalýydý, insan ölünce bu beden kýyamete kadar kendini kabirde saklamalý ve kýyametin kopmasý ile ahiret hayatýna baþlamalýydý. Çünkü mühim olan dünya hayatý deðil, ahiret hayatýydý. Celaleddin Efendi tenasüh hadisesini yok edebilmenin bir yolunu bulamamýþtý, ne var ki kýyamet gerçekleþirse tenasüh hadisesi son bulacak ve insanlar ahiret hayatýna baþlayabileceklerdi. Bunun içindir ki Celaleddin Efendi’nin kýyamet alametlerini gerçekleþtirmek için kollarý sývadýðý rivayet edilmiþtir. Rivayet edilen meselenin devamý ise þu þekildedir; Celaleddin Efendi, Ýslami kaynaklarca, kýyametin küçük alametlerinden biri olduðu varsayýlan Fýrat Nehri’nin yataðýndan altýn çýkmasý vakasýný husule getirmek için Mýsýr iline gitmiþ, iki omzunda ceman yekûn kýrk iki adet kartalla dolaþmakta olan ve çeþitli maddeleri altýna dönüþtürebildiði bilinen Simyacý’yý bulmuþtur. Arabistan alimlerinin ýsrarla Zulkarneyn Aleyhisselam’ýn ta kendisi olduðunu iddia ettikleri bu esrarengiz kimseye yaþam ve ölüm hakkýndaki düþüncelerini anlatan Celaleddin Efendi, bin altý yüz yetmiþ yaþýnda olduðu söylenen Simyacý’yý, Fýrat Nehri’nin yataðýný altýnla doldurmasý için ikna etmiþtir. Bir dönemler Salem ülkesinin krallýðýný yaptýðý da rivayet edilen Simyacý, yaklaþýk olarak beþ sene içinde Fýrat Nehri yataðýný altýnla doldurmuþtur.

Celaleddin Efendi Hayyat’a, yaþam ile ölüm hakkýndaki düþüncelerini anlatmayý bitirdiðinde, Hayyat’ýn Fýrat Nehri’ni donuk bakýþlarla süzüyor olduðunu gözlemledi. Dünya üzerinde bir kiþinin dahi bilmediðinden emin olduðu, ne hikmetse esrarýnýn ta yüzyýllar öncesinde yaþamýþ olan Bezalel Efendi’den kendisine geçtiðini hissettiði büyüyü yaparak, Hayyat’ýn sað elinin üzerine alef mem tav harflerini yazdý. Bu harfler doðruluk anlamýna gelmekte olan Ýbranice emet kelimesini oluþturmaktaydý. Bezalel’e göre yirmi beþ senenin sonunda emet kelimesinin baþýndaki alef harfi silinecek ve doðruluk anlamýna gelen emet sözcüðü, ölüm anlamýna gelen met sözcüðüne dönüþecekti. Celaleddin Efendi, bundan böyle düþünmesini ve sorgulamasýný bilemeyecek, sadece doðruluk yolunda neferlik yapacak olan Hayyat’a, üç yüz üç ay boyunca her yirmi beþ saniyede bir fýsýldanmasý gereken sözleri söyledi ve bir karýnca sürüsüne Hayyat’ýn iki ayaðý arasýnda gidip gelmeleri için emir verdi. Kýyamete bir adým yaklaþacak olmanýn verdiði heyecanla Celaleddin Efendi’nin dudaklarýnda bir gülümseme belirdi. Tam o sýrada uykusundan uyanan Hayyat Efendi, Fýrat Nehri kenarýnda bir kayanýn üzerinde oturduðunu duyumsadý ve ne anlama geldiðini bilemediði emet sözcüðüne bakmasýna müteakiben yirmi beþ yýl sürecek olan kýyamet tellallýðýna baþladý.
. . .
     Rivayet olunan mesele þu haldedir ki; bundan tam bin iki yüz doksan dokuz sene evvelinde, Lut kavminin livata cürmü sebebiyle büyük bir boran kopartýlarak helak edilmesinden iki bin sekiz yüz kýrk sene sonrasýnda ve de yetmiþ adet isminden biri Yevmü’l Hulud olan Kýyamet hadisesinin ilk alametinin rasadýndan hemen hemen üç ay kadar öncesinde, Aziriz kenti sakinlerinin pek muhterem bildiði lakin yine ayný kentin sakinleri tarafýndan pek mecnun bir þahýs olduðu söyleneduran Hayyat adlý zat, Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman adlý eserin yirmi sekizinci sahifesinde geçtiði bilinen, hergün takriben yirmi beþ saniyede bir tekrar ettiði cümleyi belki milyonuncu defa zikretmiþtir:

Fýrat Nehri altýn bir dað üzerinden açýlmadýkça kýyamet kopmayacaktýr

Bu cümle yaklaþýk beþ saniye içinde Hayyat adlý þahsýn dudaklarý arasýndan bir fýsýltý halinde çýkmýþ, toprak üzerinde Hayyat adlý þahsýn sað ayaðý ile sol ayaðý arasýnda ilerlemekte olan karýnca kafilesi, geçen beþ saniyeden yirmi bir saniye sonra yeniden ayný sözün zikredilmeye baþlanmamasýna hayret etmiþ, aniden hareketlenerek, on beþ adým kadar ötede duran, Frenk gezginlerinin Euphrates adýný vermiþ olduklarý nehrin kenarýna, göz açýp kapayýncaya kadar kýsa bir süre içinde varmýþtýr. Nehrin kenarýna ilerleyen altý yüz altmýþ altý adet karýncadan müteþekkil bu kafile, ardýnda yedi kelimeden oluþan bir iz býrakmýþtýr:

Fýrat Nehri bir altýn daðýný açýða çýkarýr

Mevzuubahis cümleyi heceleyerek ancak üç ayda okuyabilen Hayyat adlý þahsýn yüzünü nehirden yana çevirmesine müteakiben son nefesini verdiði Aziriz kenti sakinleri tarafýndan rivayet olunmuþtur. Efsunlu ve menhus olduðuna inanýlan Hayyat adlý þahsýn cansýz bedenine yetmiþ yedi çeþit leþ yiyici hayvan aleminin dahi dokunamadýðý, kendi kendine çürümeye terk edilen kokuþmuþ bedenin, Hayyat adlý þahsýn torunu olduðu söylenen yedi yaþýnda bir oðlan çocuðu tarafýndan alýnarak topraða gömüldüðü hikayesi yüzyýllar boyunca aðýzdan aðýza dolaþmýþtýr. Yedi gün içerisinde Hayyat adlý þahsýn cansýz bedeninin gömülü olduðu topraðýn altýndan bir kavak aðacýnýn kök saldýðý, otuz iki gün sonunda boyu altmýþ dört kulaç uzunluða ulaþan bu kavak aðacýnýn tepesindeki dallarýndan birinin güneye bakan kolunda altýn cisminden bir yapraðýn filiz verdiði rivayet edilen hususun devamý niteliðindedir.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Hayyat
Gönderen: Ramazan Kaan KARACAN / Ýstanbul/Türkiye
3 Mayýs 2007
Gerçekten çok güzel ve özgün bir konusu var. Çok hoþuma gitti. Baþarýlarýnýn ve hikayelerinin devamýný dilerim.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bedreka

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Metal Bir Çiçek Gibiyken Gözyaþý [Þiir]
Soru [Þiir]
Anlam Arayýþ [Þiir]
Ayrýlýk [Þiir]
Seni Susmalýyým Artýk [Þiir]
Baskýn [Þiir]
Bir Ayna Var Bakmalara [Þiir]
Kuyrukluyýldýz [Þiir]


Alparslan Nas kimdir?

?

Etkilendiði Yazarlar:
?


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Alparslan Nas, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.