"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Ey gülistan-ı letafet sevgili !... içimdeki yangına gül-abı baran ile saçılıp aşkın ile serpil bana… resmet ki beni… avucumdaki siluetine dökülen dide-i baran halimi anlayan olsun… tablolarından dökülen keskin bakışların şaşkın gönlümü parçalasın… her gördüğüm gonce-i gül gözün gibi… ruhlar aleminden dökülen hoşnut olduğum sözün gibi… karanlığımı yaran dırahşan-ı ruhsar gibi… hattatlığımı gözüne sürme ile nakşetsin… zira ok temrinine benzeyen kirpiklerin su ferahlığında düşüp yüreğime, hararetimi yatıştırırcasına… gönlüm atlas bahçelerden rayihalarla saçılsın sana… Ey gülistan-ı letafet sevgili !... ümidim odur ki hoş yürüyüşlü… hoş salınışlı… serviyi andıran pesendide üftade gibisin… şayet bir huzmecik bakuşuben hande-i naz ile gül-i ra’na verirsen bana… gönlümde büyüttüğüm servinin kumru gibi yalvarmasını, ram ederim sana… nasıl ki sarhoşa şarap içmek zum olmuş bedenine hoş geliyorsa… benim de aklımı başıma getiren lal dudaklarından dökülen sözlerin… lakin ruhundan ahenkle güzel gülü resmettiğin yansımaların bende hu… bülbül olup dökülen kanımdır gülün tattığı bedende mey… nil nehri deltasında lebolyalardan tanıdığım mısır ülkesinin tanrısı ra… hü… mey… ra… gönül mizacımı değiştirdiğim sensin, gördüğüm ilk günden beri letafetini… Ey gülistan-ı letafet sevgili !... gönlüme düşen mucizeyken… gönül narım suyuna hasretken… dostluğunun ebedi olmasını dilerken… desen ki bana… dostluğum adına zehri iç bileyim seni… içmezsem ab-ı hayat diye aşkın mahşer günü, cehennem ateşlerinde yanayım… ey gönlüm! dertlerine derman olabilirse günahkar bedenim… sana olan susamışlığıma ruhlar aleminden arınmışlığım… sana olan aşkınlığım keramet denizlerinden ummana varmışlığım… cehennem korkusundan yanmış gönlüme hayalin ile gül-i baran serpiştirsin… vuslat çeşmesini ararken gönül aleminden birden bire düşsün gönül sinesine… rahmana elimi açtığım dualarımda dilediğim demek sensin… siluetini gördüğüm gül-i ra’na sensin… demek nisan yağmuru gibi gönlüme düşen teranelerden kalemime dökülen ilk günün denemesi sensin… Bir cuma akşamında, sensin tren yolculuğumdaki trendimi yükselten… demek sensin ruhlar aleminde ilk ve son yolculuğumda hu diyerek… mey içerek… mısır ülkesinin ra tanrısı… hü…mey…ra… demek sendin… Mehmet KELEBEK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet KELEBEK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |