Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Akapuntur Naci Bizim hanım , zayıflamak için akapuntur yaptıracakmış … ‘’ Aman dikkat et de , iğneler iştahını açmasın ‘’ dedim . İğnesini sokmak üzere olan bir yılan gibi baktı yüzüme . Kadın zevcem olduğu günden beri şişmanlıyor . Benle buluşana kadar yemek yememiş herhalde . ‘’ Nasıl olsa koca evinde yerim ‘’ diye . Aldığımda 40 kiloydu , şimdi 140 kilo oldu . İnsanlara artık sahanda yumurta gözüyle bakıyor . Bir elektrik süpürgesinin çekme gücü kadar yemek yiyor . ‘’ Yediklerinin arasında dikkat et de çerez niyetine bizi de yeme ‘’ dedim bir gün … Bir kuru yemişe bakar gibi baktı suratıma . ‘’ Kendimi çer çöple besleseydim böyle olur muydum ? ‘’ diye de sordu bana . Doğru söylüyor . Onun yanında çalı çırpı gibi kalıyorum . Bir kere yataktayken rast gele üzerime bir abandı … Çırpınsan ne fayda … Tüm çepeliyle sarmış beni . Korku filmi valla . KÖFTE KADIN 2 . Kurbanı az sonra kıyma yapacak . Lekeli hummadan kurtulmak ister gibi bir sağa döndüm , bir sola döndüm ; yok … Kadının sırf göğsünün bir tanesi 25 kg valla . Her biri gülle gibi . Altında kalanlar anlar . Öyle bir işkembe var ki , mısır yağından , ay çiçeğe , zeytinyağından , motorine kadar , çepçevre sarılmış . Ben ‘’ tamam , bu sene , pastırma yazını da göremeyeceğim ‘’ derken şükür çocuklar geldi de , bizim dev anası , patır kütür benim üzerimden indi . Benimkisi serzeniş de değil . Artık yalvarış , yakarış … ‘’ Ne olur derdime bir çare ‘’diye yalvarırken ^^ KADININ NEFESİ ^^ adlı programdan bir davet geldi . Leğen belli , hem yutarken , hem de çiğnerken kocasına yiyecek gözüyle bakan kadınlar için bir çağrı … Mahalleden bir kameraman arkadaşımız vardı . Ara sıra oturur dert yanardım kendisine . Onunda aracılığıyla kadınların yarıştığı bir diyet programına verdik bizim kadını . Tüm masraflar kanaldan . Bu güne kadar yedi beni yiyeceği kadar … ‘’Eti benim kemiği sizin ‘’ diye verdim kadını kanala . Diyetin ne masrafı olacak ? Bir tek marketçi hariç tüm mahalleli yaka silkiyor . Bizim pirzola beyinli kadının kafasından çok ağzı çalıştığı için ilk başta ‘’ gitmem ‘’ dedi . Neyse ki tüm mahalleli bir olduk da ikna edebildik . Artık bizim kadının yemeklerine müshil ilacı koyup mu zayıflatırlar , midesine kelepçe mi takarlar orasını bilmem . Kelepçeyi o taktırıyor ama evlendiğim günden beri , kendini tutuklu gibi hisseden benim . Bizim hanım koğuş ağası , ev tutuk evi … Kusura bakmayın , bizim hanıma heykel yada biblo yakıştırması yapılamaz ki … Bizim hanımın yapılsa yapılsa hamurdan biblosu yapılabilir . Hem de birinci hamur . Kadın yağ ve undan oluşmuş bir kütle yığını gibi . ‘’Yağız bir karım var ne kadar şanslıyım ‘’ diye düşünürken bizim kadını yağlı güreş yaparcasına aldılar diyete . Kadın gün be gün eriyor . Evlendiğim yani esir düştüğüm yıllardan beri böyle rahat etmemiştim . Kadın değil sanki ben eski sağlığıma ve formuma kavuşuyorum . Kadına önce sabahları tek bir elma yemesi için baskı yaptılar . Kadın elmayı ışık hızıyla yedi . Sonra içindeki kurdu aradı . Açlıktan bulsa onu da yiyecek . Elma kurtsuz çıkınca , elmanın yanında bir de kavurma istedi . Ne alakaysa . Onun yerine bir dilim kavun verildi . Zaten getirilen kavun bizim kadının kavunları yanında kiraz gibi duruyor . Kadın gelen kavunu yemek değil , kavunu anında kaybetti . Sonra başladı açlıktan kıvranmaya . O açlıktan kıvrandıkça , benim de zamanında yatakta kıvrandığım günler aklıma geliyor …Seksi pandanın , bana yaptıklarını düşündükçe , bende zevkten kıvranıyorum . Zaten normalde düşünce kıtlığı çeken bizim hanımın , midesine de kıran girince ben iyice bir keyifleniyorum . Onu seyrederken yediğim kavurmalı yumurtanın yanına bir de beyaz peynir koyuyordum . Kıvranmak neymiş gör şimdi derken kadın kıta sahanlığıyla kapladığı alanın yarısına yakın bir endama sahip olmaya başladı . Dedim ya kadın giderek şeker gibi eriyor . Yakında kontrol kalemi gibi bir fiziği olacak . Eskiden gusül abdesti bile almaya erinirken , şimdi zayıflama aletlerinin üzerinden inmiyor . Eskiden safari avına çıkmış gibi yemek yiyip , geviş getirirken , şimdi salatayla sarmaş dolaş. Yemeklere dahi sokulduğu yok . Kadına yemeklerden soğusun diye soğutmaç mı taktılar ? Ne yaptılarsa ? Eskiden etrafına bir daire çizer ; etliler , sütlüler , tahıllar , sebzeler ne varsa , dairenin içine kimseyi yaklaştırmazdı . Bir bilardo topu gibi gözleri yiyecek bir şeyler arardı . Şimdi biberonla verseniz doyacak valla . İçi tıka basa dolu bir çöp arabası gibi o 140 kg kadın gitti , yerine 70 kg bir taze geldi. Valla ‘’ bir çöpçatan bulsam , kadınla arayı yeniden yapsam ‘’ diye derin düşüncelere dalmaya başladım . Bu doğa üstü değişim karşısında şaştım kaldım . Kadın ‘’70 kg dan 56 kg ‘ma düşüp asıl kiloma ulaşmak istiyorum ‘’ demeye başladı Bir de ‘’ Kadının Nefesi ‘’ programından ‘’ Nerede viraj , orada imaj ‘’ programına katılıp burnunu , göğüslerini ve dudaklarını da yaptırmasın mı ? 140 kg ‘ da güreşen kara kuşak dövüşçü karı gitti , yerine bir içim su geldi . Beygir tepmiş gibi sustum … Şaşkın şaşkın karıya bakıyorum . Şok bir vaziyette karının etrafında dönerken , kadın şıvgın bir halde dolaşıyor . Yıllarca , konuşurken bile etrafa kolesterol saçan bu karının kahrını çektim . Çektim de çektim …Tespih çeker gibi bin sabırla … Bıçak çeker gibi bin yarayla … Kişiliğimin ve erkekliğimin üzerine çizgi çeker gibi … Eskiden kırk haramilerin hazinesiyle , bir tabak pirzola arasında seçim yapamayan kadın , şimdi beni beğenmemeye başladı . Sonunda bizim kadın , benim gibi orta şekerli bir adamı ‘’ ortak değerlerimiz uyuşmuyor ‘’ diyerek bıraktı ve gitti . Cildinin parlaklığı adına , su yosunu tedavisi için gittiği bir güzellik merkezinin sahibiyle aşk yaşıyormuş şu sıralar. Ben yinede önceden güveç beyinli , sonrasında ince belli olan bu kadından beni kurtardıkları için tüm kanal sahiplerine ve yöneticilerine buradan teşekkür ediyorum Var olun . Sağ olun . Allah sizden razı olsun . Benim gibi etçil bir anakondayla sarmaş dolaş olmuş arkadaşlarım varsa , bunun panzehiri kanallarda. İçinde her türlü zehirli bakteriyi barındıran bir atık deposuyla yaşayıp , kanalizasyonda yol almaktansa , ver kadını kanala … Haydi elveda … Asil Soner Demir
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ASİL SONER DEMİR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |