Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Mutluluk, elması çürük olan bir elma şekerine benzerdi bizde Acı çekerdik İlk aşklarımız da yalandı, sona kalan ise zaten asla olmazdı Çöpten adamlar çizmeye yoktu kalemlerimiz Başka hayatları ‘mış’ gibi kovalamaya bayılırdık en çok Baygınlık verecek derecede trajediydi çünkü hayatımız ‘o’ gibi olmak isterdik ; özgüven ne bilemezdik Yalandan şişiren yoktu bizim egolarımızı Acı kanırtarak girerdi derimizin altına da biz yine zevk alırdık Ucunu yakıp emdiğimiz şeylere ‘sigara’ adını takardık Zor olurdu kahroluşları kentin; Bir alev yanar düşerdi göğsümüzün üzerine Yalancı sevinçlere aldanır, aldanır da en özel sanırdık kendimizi Arkamızdan işler çevrilirdi Aptal rolü oynamaya bayılırdık belki de Hiç kabullenemezdik sevdiğimizin yanlış olduğunu En yanlış biz olmalıydık En adi, en kirli fikirler biz de barınır zannederdik Tırnaklarımızın siyahı yüreğimize de işler diye beklerdik İnsanlar öyle iyi, biz öylesine çirkindik ki Göremezdik aynaya bakınca bir şey Zaten aynaya bakmak büyük cesaret işiydi Bakabilenler intihara sürüklenir , yokluğunun hiçliğe yuvarlanmasını temenni ederdi Üzülmek ibadet görevi alırdı vakti gelince Arabeske zıt, tempolu şarkılar çalınırdı kulağımıza bir yerlerden Acı çeken biz olurduk, başkasının yarası kanarken Sevda sözleri yazardık, yaşanmamış sevdalara adanan Şizofreni, paranoya, obsesyon… Bize göre değildi tüm bunlar belli ki Biz olsa olsa kuruntu yapardık, bir tutam da kıskançlık Hırçınlaşmak isterdik, can yakmak isterdik Kahpe sevgiliyi bıçaklayıp kaçmak isterdik En faili meçhul cinayetlere tanık olmak isterdik de, Hiçbir haltı beceremezdik nedense Dört mevsim masalları anlatırdık birbirimize Bahar dediğimiz şeyin bir de ilkinin olduğunu duymuştuk bir yerlerden Çiçeklerin açıp, dalların tomurcuklandığı bir ‘ilk’ Sorun şu ki; biz fazla ‘son’lara kalmıştık En sona öyle layıktık ki ‘ilk’ ini hiç yaşamamıştık Çığlıklar duymuştuk evin arka odasından, Yetişememiştik hiç geç kalınan nefeslere Geç kalmak en büyük lükstü bize Ölüm istediğimiz anda hiç uğramazdı bedenimize Çağırırdık, oturur beklerdik Tutturacağımız ağıtları bile hazırlardık önceden Ama o hevesimiz de kursağımızda kalırdı Ölüm hiç yardımcı olmazdı bize… Depresyon çocuklardık biz… Öylesine…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © gizem, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |