..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Gökhan B. Yetiş




23 Ağustos 2007
Hâkimiyetin Kaybedilişi ve Tekellüf Üzerine  
Türkmenlere yönelik sosyokültürel bir özeleştiri denemesidir…

Gökhan B. Yetiş


Türkmenlere yönelik sosyokültürel bir özeleştiri denemesidir…


:BJGG:
Türk gruplarının Irak bölgesine gelmeleri, Abbasî Devleti'nin kurulmasından hemen sonra, Halife Ebu Cafer'ül Mansur zamanına (754–775) rastlar. Halife Cafer'ül Mansûr Bağdad şehrini kurdurmuş ve burada Türkler'den oluşan askerî kıta için bir garnizon da inşa ettirmişti. Irak’a yerleşmelerinde büyük pay sahibi olan askerî kültürünün korunabilmesi amacıyla Türklere Halife Mu'tasım devrinde, 835 tarihinde Bağdat ile Musul arasında Samerra şehri kuruldu. Bu şehirde tamamen Türk asıllı askerler kalabilmekteydi ve Türk askerlerinin başka milletlerle karışmamasına azamî dikkat gösterilmekteydi. İlerleyen dönemlerde Türk kültürü Irak’ın hâkim unsuru olmaya başlamış, Samerra'nın önemi gittikçe artarak bir ara Hilâfet merkezi dahi Bağdad'tan buraya nakledilmiştir. Bunun sonucu olarak Abbasî devletinin siyasî ve askerî bölümlerinde etkilerini gittikçe artıran Türk hassa ordusu, Halifelerin tahta geçmesinde ve tahttan indirilmesinde tek söz sahibi olmuştur. Meşhur İslâm tarihçisi İbn Haldun eserinin mukaddimesinde Abbasî Halifelerinin Türk hassa ordusu komutanları karşısındaki aciz durumunu şu şekilde anlatmaktadır: "Halifelerin elinde birşey kalmamıştı. Halifelerin hali şairin şu beyitlerinde tavsif ettiği gibi idi: Halife, Vasıf ile Boğa arasında, kafesindeki kuş gibi, mahpus bir haldedir. Papağan kuşu ne öğretilir ise onu söylediği gibi, Halife de bu iki Türk komutanı tarafından öğretilen sözleri tekrarlar."(1)

11. yüzyıla kadar Irak’ta Türk kültürünün özel bir önem verilerek korunduğu ve zaman zaman devlet erkinde etkili bir nüfuza sahip olduğu görülür. 1055-1056 yıllarında Kerkük-Musul bölgesinin Selçuklu Devleti’ne bağlanmasıyla artık yöneten sınıf Türkler olmuş, Kanuni’nin 1534-1535 Bağdat seferiyle bu hakimiyet perçinlenmiştir. I. Dünya Savaşı’na yakın dönemde ise Irak’ın etnik unsurlarıyla oynanarak çıkarılan ayaklanmalarla mevcut otorite sarsılmış, İngiliz işgali neticesinde de bölgede bir İngiliz sömürgesi kurulmuştur.

1926’dan itibaren yönetim ve rejim defalarca değişmişse de, gerçekleştirilen etnik hareketler hep Türkmenler aleyhine olmuş, “hâkim sınıf” olmaktan “etnik gruplardan biri” seviyesine çekilen Türkmenler, günümüzde “diğerleri” olarak tanımlanmaya başlanmıştır. Buna paralel olarak uygulanan eğitim politikaları neticesinde Orta Asya’lı Türk kökenlerinden uzaklaştırılarak oluşturan yeni Ortadoğu’nun bir parçası haline getirilmeye çalışılan Türkmenler, kültürlerinden ödün vermeseler de, bölgede yoğun dezenformasyonlara maruz kalmış Arap ve Kürt grupları ile yakın etkileşim içerisine girmek zorunda bırakılmışlardır. Bu birlikteliğin neticesinde toplumumuza sirayet etmesi muhtemel sorunlardan birisi de “tekellüf” eğilimleridir.

Tekellüf, Mehmet Doğramacı’nın “Yirmidört Ayar İnsan” çalışmasında şöyle tanımlanmıştır; “nefsin arzusu üzere insanlara gösteriş olsun diye yapılan yapmacık hareketler”. Tekellüf konusu İslam literatüründe “misafir ağırlama sırasında yapılan külfetli çabalar” ile örneklendirilmekte, “olduğundan fazla görünme eğilimi” olarak nitelenmektedir. Bir çok İslam âlimi bu konuya değinmiş, tevazu ve ihlâsı zedeleyici yönlerine dikkat çekilerek külfet olacak ve utandıracak kadar kıymetli hediye verilmemesi gerektiği vurgulanmıştır. İmam Rabbani’nin Mektubatı’nın Müstekîmzâde Süleyman Sa’deddîn tarafından çevrilen 68. mektubunda da: “Evet Onun 'aleyhi ve alâ âlihissalevâtü etemmühâ ve ekmelühâ' ümmetinin sâlihleri tekellüf, gösteriş yapmakdan uzakdır” ifadeleri yer alır.

İkrama önem veren, misafirperverlikte nam salmış Türk kültürü ise, “misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” atasözünde de işaret edildiği gibi ikramı belli sınırlar dâhiline almakta, gururu okşayıcı tekellüf çabalarını hoş görmemektedir.

Tekellüf, sadece Ortadoğu’da değil, birçok medeniyetçe tartışılan ve yerilen bir sorundur. II. Dünya Savaşı sırasında Bir Amerikan Stratejik İstihbarat subayı olan Ruth Benedict’in Pasifik Adaları ve Uzak Doğu kültürlerine yönelik yapmış olduğu çalışmalarını topladığı “Krizantem ve Kılıç” adlı eserinde, Japon kültüründe hediyeleşmenin ve ikramın övüldüğünü ancak gereğinden fazla değerli ikramlar yapılmasının, karşıdaki kişiye “on”(külfet) yüklemesinden dolayı, hakaret kabul edildiğini savunur. Yapmacık hareketler ve misafire karşı gösterilen ilgi belli kalıplar içerisinde “giri-gimu” (zorunlu) görülse de, “tatamae” ve “honne” kavramlarıyla kültürel sınırlar çizilmiştir.

S. D. Goiten’in “Yahudiler ve Araplar” isimli kitabında Araplar ile 50’lerin İsrail’inde doğan Yahudileri (Sabralar) karşılaştırdığı bölümde şu ifadeler geçer: “Sabralar, şekil ve resmiyete (formalite) karşı kayıtsızlıklarıyla tanınır. Onlara göre iyi tavır ve kibarlık sakıncalıdır. Öte yandan, Arapların sosyal hayatlarında belli âdâb-ı muaşeret kuralları hâkimdir. Bir Arap sizi incitmek istese bile kibarca seslenir. Oysa İsrailli gençler kibar olmak için bir nedene sahip olsalar bile bazen oldukça kabadırlar.” Bu ifadelerden Goiten’in tekellüfsüz bir yaşam tarzını övdüğünü söylemek yanlış olmasa gerek.

Büyük ölçekte baktığımızda tekellüf, sosyal hareketleri etkileyen unsurlardan biri olarak karşımıza çıkar. Ortadoğu’da sıkça değişen yönetimler, halkta yaltaklanma ve kendini beğendirebilmek için süslü konuşma ve gösterilere yeltenme ihtiyacının zorunlu olduğu hissini uyandırmış ve bölge, insan doğasını zorlayan bu eğilimlere karşı kendini hiç durulmayan bir şiddet deryasında bulmuştur. Bunun sonucu olarak bölgede seksen yıldır demokratik ve kansız bir yönetim değişikliği gerçekleşmemiştir.

1970’lerde komşu ülkelere nazaran zengin ve gelişmiş bir ülkenin en kültürlü etnik gruplarından olan Türkmenlerin, Baas Partisi’nin dikta yönetimiyle kültürel gelişim hızları yavaşlamıştır. Kültür seviyesini koruyamayan toplumların diğer kültürlerin etkisinde kalarak yozlaşacağı gerçeğini göz önüne alırsak, yeni yönetimce de yok sayılan Türkmenlerin, kültürlerini koruyabilmeleri için gerekirse birçok Avrupa kentinde kültür enstitüleri kurmaları gerektiğini rahatlıkla görebiliriz. Irak’ın birçok bölgesinde kültürel hâkimiyet izleri hâlâ duran böyle bir milletin hâkimiyeti tekrar ele geçirmesiyle, Ortadoğu’ya barış ve huzurun geleceğini öngörmek ise bir kehanet olmasa gerek.

1. Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, “Irak Türkleri”, Fuzûlî Dergisi, yıl:1, sayı:3, Haziran 1987, s.5-7; Fuzûlî Dergisi, yıl:1, sayı:4-5, Temmuz-Ağustos 1987, s.30-31



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Irak'a Kısa Bir Rehber

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Entelektüel Birikim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Devrim Lazım! [İnceleme]


Gökhan B. Yetiş kimdir?

Irak Türkmeni Araştırmacı yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gökhan B. Yetiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.