Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Omuz Boşluğuma Yaslanmıştın… —asık suratlı bir sonbahardı! Geriye güllerin dikeni kalmıştı… Ellerim yokluğundaydı! Yüreğimden kan damlıyordu. Soğuktu… Çok soğuk, Tıpkı! Aşkı yürekten yaşamayanlar gibi… Tek kişilik şemsiyenin altında ıslanmak ne kadar da ağlamaktı! Anlıyorsun değil mi? Mutluluğuma dargındım… Mutsuzdum. “ Sensiz hangi an beni mutlu edebilirdi ki…” Omuz boşluğuma yaslanmıştın, nasıl da masumdun. Yağmur taneleri avuçlarımda dans ederken ve ben seni her şeyinle yüreğime sunmuşken; nasıl sensiz yaşadığımı düşünebilir(d)im. Bu yaşanmış aşklara saygısızlık olmaz mıydı? ( Biliyor musun? İçimdeki her yer seni seveceğimi biliyormuş… Ne tuhaf değil mi? Aslında anlamalıydım; bunca yıl kimseye söylemediğim “seviyorum” kelimesini, sana yürekten söylerken…) —yitip giden onca yaşam serüvenlerinde seni aramak; üstelikte aşk sanıp her defasında yanılmak! Ama o içten içe büyüyen sevgine de hayır diyememek varya, işte adın bu senin… Tarifin yüreğim de, yüreğim de ellerinde; sakın ellerini kimselere verme, olur mu? “ Bil ki yılların vermiş olduğu bir aşk bu! İnan senden başkasına seni seviyorum hiç denilmedi… Çünkü hiç kimse yürekten böylesine sevilmedi! ” Omuz boşluğuma yaslanmıştın, nasıl da teninde aşkı bulmuştum. Bin ömre bedeldi! Yoksa değil miydi? Ne fark ederdi ki daha kaç ömür böylesine bir sevdanın mutluluğuyla yıkanmayı bekleyecekti… Bilirdim! Aşk, yüreğin doğumuydu; yürekse, sadece aşkla hayata meydan okurdu. Haksız mıyım? Saçlarını bile rüzgârdan kıskanırdım. Omzuna tel-tel döküldüğünde, savrulmasına nasıl izin verirdim. Söylesene ben sende aykırı duygu olmuşken, yüreğimde hangi avuntuyu saklayabilirdim… Sevgilim! Seni kendimden bile sakınırken, nasıl yabancı bakışlara boyun eğerdim. Sevmek! Sevdiğine saygı duyulmasını beklemek değil miydi? Uğruna hangi ölümün korkusu olmazdım… Biliyorsun; sadece seni sevdim çünkü yüreğimdeydin! Yüreğimdin. Omuz boşluğuma yaslanmıştın, nasıl da güzeldin. Aşkı yüreğime bırakmıştın… Yoksa bu kadar yaşar mıydım? ( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar–8 ) Emre onbey
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emre_onbey, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |