Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Şems ile Mevlâna arasındaki muhabbeti anlamayanların yüzyıllara sevgi mirası bırakan insanları üzdükleri gibi, bu günün frensizleri de gönül dağarcığını sevgi pınarı ile doldurmuş ya da o cihette gayret edenleri üzmektedirler. Mevlâna Hazretleri bu durumu göz önüne alarak: “Cahil yanında kitap gibi sessiz ol.” buyurmaktadır. Sessiz olmak bir yol iken: “Ve o Rahman’ın kulları, onlar ki yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller kendilerine laf attığı vakit: “Selametle” derler. (Furkan 63) “Selametle” demek bir başka yoldur. Üçüncü bir yol ise, sabır sürecini iyi değerlendirip, frensizlerin frenini tamir etmek için eğitim ortamını hayatın ortasına taşımaktır. “Felaketin başı, hiç şüphe yok cehaletimiz, Bu derde çare bulunmaz –ne olsa- mektepsiz,” Bu üç yol birbirlerinin zıttı olmayıp birbirlerini tamamlayan unsurlardır. Her yolu zamana yaymak ve usulü edibince kullanmak başarıyı getirme olasılığını kuvvetlendirmektedir. İlmi, edebi, ahlaki, yaşamsal nasihat, eğitim unsurunun parçalarını oluşturduğunda başarıya ulaşma noktasında önemli mesafe alınması kaçınılmaz olur. Bu noktada cahil kimdir, cehalet nedir? Soruları gündemimize yerleşmektedir. Cahilin tarifinin sınırı oldukça geniştir. Büyük kaynaklara baktığımız zaman etraflıca tarifler ile karşılaşmaktayız. Bu tariflerden ilginç olanı şudur: Cahil: Bir şeyi bilmeyen değil, var olan konu ile ilgili ilmi, içtimai ve kültürel bilgiler karşısında cesurca, fütursuzca ve bağnazca direnç gösterip makul olana karşı çıkma eylemidir. Bu eylemi işleyen ferde de cahil demekte beis olmasa gerektir. Bu bağlamda Diyarbakır’da bomba patlatan zavallılar bu kategoride değerlendirilebilir. Ancak cahil, cehaletini kabul etmez, kabul ettiği takdirde zaten o kategoriden çıkmış ve makul olana meyil etmiş demektir. “İnsan bildiğinin âlimi, bilmediğinin cahildir.” görüşü de genel geçer tariflerdendir. İlmin, bilginin sınırı yoktur. Sınırı olmayan bilgiye sahip tek varlık “İlim” sıfatıyla muttasıl Allah (c.c.)’tır. Âdemoğlunun en bilgilisinin bile bildiği denizde katre, atmosferde bir kar tanesi mesabesindedir. Hz. Ebu Hanife: “Eğer bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım, başım göğe değerdi.” diyor. Oysaki bugün insanlığın yolunu aydınlatan, gönlünü ferahlatan hükümlerde onun birikiminin ve gayretlerinin büyük payı vardır. Ebu Hanife’nin öğrencisi Yusuf da kendini fıkhi yönden yetiştirmiş erdemlilerdendir. Bir şahıs kendisine bir soru sorar. Ebu Yusuf da “Bilmiyorum.” cevabını verir. Adam: “Bir de hazineden şu kadar para alıyorsun, utanmıyor musun?” der. Ebu Yusuf cevaben: “Ben hazineden bildiklerimin karşılığını alıyorum. Bilmediklerim için alsa idim ülkenin hazinesi tamtakır kalır idi.” der. Günümüzde ilim ve teknoloji dalları branşlaşmaktadır. Branşlaşma ve işbölümü ilmî derinleşmeyi getirmektedir. İlmî derinlik ise yeni kolların oluşmasına vesile olmaktadır. Cüzi bilgiye sahip olan âdemoğlu kendi branşındaki bir konunun bile tamamına etraflıca hâkim olamazken, alanı dışındaki bir konuda görüş beyan etmesi ve bu görüşü ilmi gerçekler olarak sunması ne kadar gerçekçidir. Hele bir de “mektep medrese görmemiş” olup da ahkâm kesenler yok mu? Mektep medrese gördüğü halde cehaleti insanlığa bela getiren kişiler de mevcuttur. Tarihteki meşhur Kazıklı Voyvoda 5. Vlad, Fatih Sultan Mehmet ile beraber diz çökmüş Molla Gürani’den ders almıştır. (Mustafa Armağan, Ufukların Sultanı, Timaş Yay. S.197) En iyi hocalardan ders almak ya da en kaliteli eğitim kurumlarından mezun olmak erdemli adam olmaya yetmiyor maalesef. Erdemli kul olmak için kişinin kendisiyle ve toplumuyla barışık, ölçülü, saygılı, sözü ve özü bir, konuşma adabı kadar dinleme adabına vakıf olması gerekmektedir. Mektep medrese görüp de ders geçmek için okuduğu zorunlu formal kitapların dışında kitap okumadan ahkâm kesenler yok mu? Veyl olsun onlara ki racon keser gibi ahkâm keserek ilmin önüne taş koymaya çalışmaktadırlar. Selam ve muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |