Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Hayatımın (gerçek) anlamına… Geçmişimde senin var-olduğunu bilmek, gelecekten nefret etmeme gebe. Belki de geçmişime sığamadığın için bugün de yaşantımdasın yani yüreğimde… Biliyorum, yarınlarda da olacaksın ta-derinliklerimde. (ömrümün her anında benimle yaşayacaksın) …kalbim sabır çölünde (uzak) sevgilim! Bir kuşun kanatlarından düştü yokluğunun gözyaşları. Hiç kızamadım bile. Çünkü konuşmadım ki-konuşamadım/ çok sevmekten öteye gidemedim. Aslında daha az severim diye korktum! Allaha sığındım her umutsuz düşte. Biliyorum! Bir gün döneceksin, yine o kuşun kanatlarından akacak varlığının sevinç gözyaşları… (bu yürek sadece sana akıyor-nedense-) “yedi mektup dilinde yazılmadım ama unutmadım seni de hiç” …sağır bir yokluktur hayat! Ah gül yüreklim/ yollarında girdap olup kaybolduğum, hani bir bilsen bendeki mahremiyetini hiç gider miydin? Sorular sorulur elbette, cevaplarına inanmayınca… Oysa ben seni sorgu-sualsiz sevmedim mi? Yüreğimi avuçlarıma alıp-ta kalan ömrümü de seninkine vermedim mi? (uzaklardaki sen değilsin, benim kendimden de uzak olan) Kahreden yalnızlıklardayım. Savaşmayı bile hak etmeyen bir savunmadayım. Çaresizim demek sadece şu an içimde bulunduğum durumu anlatır… Ama öyle nereye sığınsam kör bir kurşun gibi saplanıyor, yokluğun/ çıldırıyorum. Çok sevmelere ait bir yürekteyim. Belki aşkını taşıyamıyorum. Ağırlaşıyorum. Sevgili biraz kendimi avutuyorum… (sen bana yetensin/hala sevdiğimsin) “teninin kokusunu bilemediğim için rüzgârları seviyorum” …kokunu bile bilmiyorum sevgilim! Hiç sarılamadım ki o gül kokulu tenine… “Sevdiğim, ömrümüm varı” hiç diyemedim ki, doyasıya… Her rüzgârda teninin kokusunu aradım sevgilim! Olur ya sevmek hayalden doğar; rüzgârları bile arar oldum yokluğunda… —şimdi sana şöyle rüzgârlı bir havada sarılmak vardı ya, kokunu içime çekerek “seni seviyorum” diyebilmek/ sonrası inan hiç önemli değil… Sana sarılmak sevgili! Hiç öyle sıradan bir şey değil ki… (rüzgâr tenimi okşar / sen sanırım) Çelişkilerdeyim! Ne yaptığımı inan hiç bilmiyorum. “sen” diyorum, gerisini pek düşünemiyorum. Artık cennet yüreğinde saklanmak istiyorum… Çığlıklarımı duyuyorsun değil mi? Varlığınla anlamlanır bu beden “geri-dön” olur mu? (yüreğimde yaşıyorum aşkını) Sevgilim! Dönüp-dönüp kendimi(seni) yazmaktan yoruldum… Tek derdim biraz hatırlanmak/ buna hakkım var; çünkü ben seni en zor zamanlar(ın)da sevdim… Sorduğun soruların cevabı: yine sensin/ bunu bil! (seni sevmeseydim inan daha çok acı çekerdim… Sevdiğim için hiç pişman değilim) —hala içimdesin; çünkü bir tek sen bana yetensin/ yokluğunda bile… ( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar–17 ) -Emre onbey
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emre_onbey, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |