..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Akýmlar > Dicle Guntas




1 Mayýs 2008
Aidiyet Duygusu  
Dicle Guntas
Ýlk ortaya çýkýsý Rönesans döneminde olmuþtur. Skolastik felsefenin egemenliðinden kurtulmuþ kültür adamlarýnýn insaný kendine konu edinmesiyle doðmuþ bir düþünce akýmýdýr aslýnda. Dante ve Petrarca’nin öncülük ettiði bu akýma daha sonralarý Gionozo Manetti, Leonardo Bruni, Marsilio Ficino, Lorenzo Valla, Montaigne ve unlu Fransýz yazar Jean- Paul Sartre gibi nice aydýnlar katýlmýþtýr.


:CGCE:
Garip bir varlýk insanoðlu. Yeryüzünde bulunan en kibirli canlý, kibiri haklý mý haksýz mý sorgulamak ne mümkün! Bize bahþedilen zekadan bahsederken bile gururluyuz sanki bize akil, zeka bahsedilmesini hak etmiþiz, çabalayarak kazanmýþýz gibi bunu. Halbuki zekamýz doðanýn dengesini korumak için kazandýðýmýz bir özellik. Biz de atlar gibi doðduktan bir kaç saat sonra koþabilseydik, maymunlar gibi bizi soðuktan koruyan uzun tüylerimiz birkaç gün içinde çýksaydý böyle bir zekaya gerek kalmayacaktý. Evrenin düzenine bakýnca çok basit görünen bir adaptasyon bizim gurur kaynaðýmýz. Zekamýz zayýflýðýmýzdan kaynaklanýyor aslýnda, fiziksel kusurlarýmýzý örtbas etmek için ama biz kendimizde olan özelliði “en iyi” sayma güdüsüyle yine zeki olmayý tercih ediyoruz. Aidiyet duygusu ise bundan sonrasýnda devreye giriyor. Kendimizi canlýlar arasýnda “insan” kategorisine yerleþtiriyoruz bir kere ama bu bizim egomuzu (ego Latince kendim demektir) tatmin etmiyor. Bu sefer ýrklara ayrýlýyoruz, o da yetmiyor dinlere ayrýlýyoruz; sarýþýnlar, zenciler diye ayrýlýyoruz. Tüm bu gruplaþtýrmalar o kadar genel kaçýyor ki aidiyetin içgüdüsel yapýsýna, bizler takýmlara ayrýlýyoruz, “sað”a “sol”a kaçýyoruz. Kendi bireyselliðimiz, “ben”imiz o kadar küçük ki onu büyütmek için “biz” oluyoruz. Hem de her konuda biz oluyoruz; fiziksel özelliklerimizle, inançlarýmýzla, siyasi görüþlerimizle, tuttuðumuz futbol takýmýyla, basketbol takýmýyla, aldýðýmýz dersle, dersi sevmeyen öðrencilerle, sevenlerle… Genelden özele indikçe iniyoruz ve tüm bu “özelleþme”nin ortasýnda aslýnda en basit ve en temel aidiyeti unutuyoruz. Ýnsan olduðumuz gerçeðini…
Ýnsancýlýk en büyük gerçeðidir insanoðlunun çünkü Dostoyevski’nin dediði gibi “her insan herkes karþýsýnda her þeyden sorumludur".
Peki insancýlýk yani hümanizm nedir? insaný insan olduðu için deðerli gören düþünüþ biçimidir özünde hümanizm. Ýlk ortaya çýkýsý Rönesans döneminde olmuþtur. Skolastik felsefenin egemenliðinden kurtulmuþ kültür adamlarýnýn insaný kendine konu edinmesiyle doðmuþ bir düþünce akýmýdýr aslýnda. Dante ve Petrarca’nin öncülük ettiði bu akýma daha sonralarý Gionozo Manetti, Leonardo Bruni, Marsilio Ficino, Lorenzo Valla, Montaigne ve unlu Fransýz yazar Jean- Paul Sartre gibi nice aydýnlar katýlmýþtýr.
Rönesansdan bugüne deðiþen ne? Hümanizmi ayaklar altýna alan küreselleþmedir aslýnda. Farklý insanlarý bir araya getiren küreselleþme; ortak özelliðimizin “insan olmak” olduðunu unutturup, farklýlýklarýmýza yöneltti dikkatleri. Neden? Çünkü deðiþime kolay ayak uyduramýyoruz, deðiþim farklýlýk demek ve bizler farklýlýklara düþmanca yaklaþýyoruz. Bir masada otururken fikrimize katýlmayan biri varsa, þahsýmýza yönelik olmasa bile bunu düþmanca algýlýyoruz. Fikrimizin aksine bir þey söylediði için kaþlarýmýzý çatýyoruz. Ayný yörede, ayný dil ve dine sahip insanlarýn fikir ayrýlýklarý daha azken, küreselleþmenin yan etkilerinden sadece biri olan, “farklý fikirlerin bir araya gelmesi” olayý “farklý fikirlerin çatýþmasýna” dönüþerek bizi hümanizmden uzaklaþtýrdýkça uzaklaþtýrýyor.
Seçmecilik (eklektisizm) küreselleþmenin artý kutbu olarak devreye giriyor belki de bu noktada. Farklý düþüncelerin “taraftarlarý” olmak yerine, fanatik olmak yerine, mantýklý fikirlerin “orta yolunu” bulmak varken neden insanlýðýmýzý birilerinin ortaya attýðý gruplarda, fikirlerde, takýmlarda yitirelim ki?
Ýnsanýn hayvan olma biçimi hiç bir zaman göz ardý edilemez, üzücü bir biçimde medeniyetten sýyrýlýp kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki bizi hayatta tutan insanýn “hayvani” yanýdýr. Ýnsanda doðuþtan varolan tek sistem Ýd olmakla beraber insanlýðýn “ideal” olaný öðrenebilecek potansiyeli vardýr hatta bu potansiyel o kadar yüksektir ki bir bebeðin doðumundan sonraki altýncý ayýnda ego’su oluþmaya baslar (Ego Ýd ve Superego yu kontrol ettiðine göre, Superego; insanýn ahlaki ve yargýlayýcý yaný da bu donemde oluþmaya baþlar). Bilinçaltýmýzýn bilinmeyenine raðmen egomuz (biz) o kadar güçlü ki kontrolü alan taraf. Tüm bu psikanaliz örnekleri gösteriyor ki aslýnda, temelinde yani en baþýnda varolan tek bir þey var; biz duygusu. Biz ise insan olmaktan daha karmaþýk bir þey deðil.
Çatýþmalarýn, savaþlarýn ortasýnda sözde “kardeþlik” terimini bir kenara býrakýp gerçekten içten “bütünlük” istemeliyiz bence. Farklý görüþlerimiz, fikirlerimiz, inançlarýmýz ne olursa olsun, karanlýkta tüm insanlýðý aydýnlatan ýþýk ayný ayýn ýþýðý. Belki de o kadar farklý deðilizdir…



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Aidiyet üzerine..
Gönderen: Engin Poyraz / , Türkiye
14 Haziran 2008
Eðer biz doðadaki doðal seleksiyon acizliðimizi akli vasýflarýmýzýn tekamül evrelerinin pratikleri ile tamamlýyorsak, us'un "ben"liðinin de korunmaya ihtiyacý olmaz mý? Böyle düþündüðümüz zaman aslýnda oluþturduðumuz biz"lerin hepsi de seleksiyonda yetersiz kalan aklýmýzýn teorilerin arkasýna sýðýnmasýný gerektitmekte ve hakverilir doðallýðý ile karþý karþýya býrakmaktadýr. Aidiyet duygusunu ya da korunma ihtiyacýnýn teorisini köreltmek deðil de tüm aidiyetleri ortak bir "akýl ve insan" ekseninde toplamalýyýz. Aksi halde bu, toplum ve kendiliðinden oluþmuþ sýnýflarýn(ayrýcalýk deðil) daðýtýlmasýna, kaosun yýkýcýlýðýnýn toplumsal anarþizmi doðurmasýna neden olur. Küreselleþme var olan olgusu yýkýcýlýðý kendi özünde deðil insanlarýn ortaklaþtýrýlamamýþ "akýl ve insan" eksenine karþý olan dikbakýþýmýndan alýr. Bu nedenledir ki olmasý gereken ortaklýk eksenini bozan ne aidiyet ne de küreselleþmedir. Bu durumu bozan düþünürlerin daha sonradan desteklenip geliþtirilememiþ düþüncelerinin eksik kalýþý, pratik boyutunu genel çerçeve ile elde edilemeyiþidir. Deðinmiþ olduðunuz psikolojik açý ise ben aidiyetinin/olgusunun tümünü oluþturan ve onu geliþtiren bir süreç ya da zincir evresi olarak düþünülemez. Hepimiz biliriz ki özü kötü olan insan iyi, özü iyi olan insan kötü politik paradokslarý kökünü psikolojiden alan var olan olgulardýr. Teþekkürlerimi sunarým. Düþüncelerinize birebir bir eleþtiri olarak algýlamayýn, düþünceleriniz oldukça iç açýcý ve desteklenirdir. Sadece tamamlanabilirlik arz eden bir yapýsý var. VE belki de deðil, gerçekten de o kadar farklý deðiliz...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Antigone [Þiir]
Bir Tanrýnýn Günlüðü [Öykü]
Bir Mankenin Pazar Gecesi [Öykü]
Tanrýlarýn Dönüþü [Roman]


Dicle Guntas kimdir?

Yazmak, kendi ic dunyaniza bakma gucunu bulmak demektir; bir hayal kurmaya cesaret edebilip, kurdugunuz hayal ustunde oynamaktir bence. Hayal kurmanin cesaret oldugu bir yuzyilda ben bir hayalimi yasatmaya calisarak basladim yazmaya. Kafamda kurdugum dunyalari siire doktum once, farkli kisilikleri, farkli hayatlari. . . Insanogluna hicbir sey yetmedigi gibi bana da bu yetmedi, devamini getirmek istedim kahramanlarimin ve yazmaya basladim hikayelerini. Yazmanin verdigi tatmini herkesin yasamasini dileyerek devam ediyorum yoluma.

Etkilendiði Yazarlar:
Gur Dalkiran(ressam), Amin Maalouf, Stephen King, Margaret Weis, Zoja Pavlovskispetit


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Dicle Guntas, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.