Tutkunun Fidanları
Tutku, sirkin en tehlikeli gösterisidir. Dikkat edilmezse trapez ustasını bile alt edebilir. Herkes sanır ki tutkuyu elde tutmak için beynimin tüm hücrelerini ayakta tutayım...böylece onu korumuş olurum...Yetmez! Tutkunun beyinle ne ilgisi var? O , yüreğin giriş kapısında bir kapıkuludur, orda sadık bir Karabaş gibi bekler, adrenalinle beslenir,onunla yaşar. Özveri, onun en kalite mamasıdır. Haftada iki kez vermek gerekir. Unutkanlık, onun sözlüğünden çıkarılmıştır,şaşırsanız de kabullenin. Bir kerre yüreğe işlediniz mi tamamdır, desek bu da size huzur verecek bir köksap olmasın. Bir Afrika Menekşesine nasıl aşırı özeninizle sarıldıysanız tutkuya da işte öyle sıkı sıkıya sarılmanız gerekecektir.Yoksa bir sabahın şafağında mavi kuşu arayan insanlara dönersiniz.Ellerinde kafesler, ağlar, küçük ökselerle... Hiç faydası olmaz. İnanmazsanız Karabaş'a sorun.
O, çok değerli bir fidandır. Onu büyütür, beslerken sakın ola şüpheye, ikileme, hele hele intikama yer vermeyin yüreğinizde. Karşılıksız sevginin ta kendisidir O ! Gece yatarken , uyandığımda daha neler yaparım, diyemiyorsanız bırakın gitsin. Aksi halde size de yazık, bekçi köpeğine de !