Dünya hiçbir padiþaha kalmadý, sana da kalmayacaktýr. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Laiklik Avrupa’da haksýzlýða bir isyan olarak doðdu. Buna göre kilise ile halk haklarýný bilecek ve birbirlerinin alanýna tecavüz etmeyecek. Laikliðin batýda bir yaþam biçimi olmasýyla birlikte halk þöyle rahat bir nefes aldý. Gel gör ki, laiklik Müslüman ülkelere uyarlanma giriþiminde asýl amaç ve hüviyetinden arýndýrýlmýþ olarak lanse edildi ve edilmeye de devam etmektedir. Çünkü Müslüman ülkelerde ne cami baskýsý, ne de din adamý baskýsý olmamýþtýr ve olmayacaktýr da. Çünkü din, bir gönül iþidir. Gönülde var ise yaþanýr. Yok ise her akýllý, hür ve reþit birey kendisinden sorumludur. Batý, çok zor badireler atlatarak laikliðe kazandýðý için kýymetini bilmiþtir. Batýda birey dinini yaþamak istiyorsa, laik devlet onun ibadet hürriyetini saðlamak için kendi üzerine düþen görevleri bilahare yerine getirmektedir. Kilise, laiklik anlayýþýndan sonra, toplumsal siyasete hükmetme anlayýþýný býrakmak durumunu benimsemiþtir. Sadece kendini dindar hissedenlere ya da dinini yaþamak isteyenlere en rahat ve huzurlu ortamý saðlamak için çalýþmaktadýr. Ülkemiz topraklarýna cumhuriyet sonrasý teþrif buyuran laiklik kavramý, ilk anda batýdaki anlayýþýn bir tezahürü olarak varlýðýný hissettirmiþtir. Yani “Din ile devlet iþleri birbirinden ayrýdýr. Din devlet yönetimine, devlet yönetimi ise dinin alanýna karýþarak baský oluþturamaz.” Buraya kadar her þey güzel: Ýsteyen herkes bu anlayýþ çerçevesinde dinini yaþar. Yaþamak istemeyene de ne din, ne de devlet müdahalede bulunmaz. Ancak Türkiye halkýnýn ekserisinin Müslüman olmasý hasebiyle devlet, Diyanet teþkilatý aracýlýðýyla ve okullardaki eðitim müfredatý yoluyla anayasal olarak, batýda kiliselerin doldurduðu dini alandaki boþluðu doldurma görevini üstlenmiþtir. Bunun için de laiklik ülkemizde gerçek iþlevinde kullanýlmamýþtýr. Bu da laikliðin ülkemizde en çok tartýþýlan kavram olmasýna neden olmaktadýr. Laikliði, kimisi dini yaþamýn güvencesi olarak görüp algýlarken, kimisi de dinini yaþamak isteyenlere bir baský aracý olarak görmektedirler. Ýþte laikliðin fikri çatýþmasý da buradan çýkmaktadýr. Oysa laiklik, inançlara eþit mesafede durmak olarak algýlandýðýnda, sorun olmak yerine, çözüm oluþturmaktadýr. Anayasada ya da diðer yasalarýmýzda tanýmlanmamýþ laiklik kavramý, kimileri tarafýndan keskin bir kýlýç gibi kullanýlmak istenmektedir. Ülkemizde laikliði anlatýrken “Laiklik; adam olmaktýr.” Diyenler bile çýkmýþtýr. Bu kadar kavram kargaþasýna yol açan ve bir tanýmý bulunmayan laikliði, bu kadar sert kullanmak, tabiî ki, kullananý da kavramý da halktan uzaklaþtýrmaktadýr. Hani ABD, Irak halkýna demokrasi getireceðiz deyip masum bir milyon Iraklýyý katlettiðinde, ýrak halký olup biteni yeni anlamýþtý ya. Demokrasiyi, haksýz yere cezalandýrma olarak algýlayan gariban ýrak halký, çocuklarý çok yaramazlýk yaptýðýnda “Demokrasiyi çaðýrýrým ha!” diyerek çocuklarýný tehdit ediyor ya. Ýþte bizdeki laiklik anlayýþýný da bu tarzda hafýzalara kazýmak isteyen laikçiler var. Laiklik, kimilerince bir terbiye aracý olarak görülmektedir: “-Seçimi kazanýrsan laikliði çaðýrýrým ha!” “-Bizim fikrimizin dýþýnda icraatlara meyil edersen laikliði çaðýrýrým ha!” “-Partini kapatýrým ha!” “-Seni iþten atarým ha!” “-Ýþini baþýna yýkarým ha!” Türkiye’de bazýlarý, laikliði, maalesef korkunun aracý durumuna getirmeye çalýþmaktadýrlar. Bu konuda da epey mesafe kazanmýþ durumdalar. Bunun ne laikçilere, ne laiklik ilkesine, ne de halkýmýza bir getirisi ve kazanýmý söz konusu olamaz. Kardeþçe yaþamak varken, neden korkularýn tesiriyle yaþasýn bu kadirþinas halk. Biz asýrlarca kardeþliðimizin kuvvetiyle Çin Setti’nden Adriyatik’e, Sibirya’dan Afrika’ya hükmettik. Daha yakýn tarihimizde Anadolu’da emperyalizme karþý Kurtuluþ Savaþý destanýný yazdýk. Yoksa yazmadýk mý?! Þüphe yok ki, yazdýk. Ancak, ülkemizin huzurunu kaçýranlar sahneyi devralýnca, kýsa süreli de olsa metanetimizi kaybedip “Acaba!” tereddüdünü yaþamaktayýz. Þükür ki, kendimizi çabuk toparlýyoruz. Selâmetle.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hayati Okur ERDEMOÐLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |