Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Aslında ilk değildi bu Her hafta tekrarlanan bir oyun gibiydi Ama nedense her seferinde daha çok içimi acıtır oldu yanından ayrılırken üşümek. Derin derin yaşanan anlara döndüm. Sana koşma vakti geldiğinde yolların kısa olmasına rağmen ne kadar uzun geldiğini. Kalbimdeki hücrelerin sessiz çığlıklarını Seni görünce önce nerenden öpmeye başlayacağımı Bir bir düşündüm.. Ve o an gelmişti Karşımda inci dişlerin Bana festival havası yaratan bir çoşku vererek gelirdin hep Hiç bitmesin isterdim o an Hep öyle kalmanı Kollarına atıldığımda derin oh çekişlerimi O an seni özleyeceğim kaygılarımın içimi kemirişini bile.. Ellerimden tuttuğunda Beni nereye istersen götür, seninle ölüme bile bakışlarımı hiç bir zaman sona erdirmedim.. Planlarına başlardın hemen Herşeyim Önce şuraya gidelim sonra sana güzel bir yemek ziyafeti çekeyim, acıkmıştır benim sevgilim sonra denize girelim kene gibi yapışmanı özledim.. Yaşlandığımı iddia eden ben, senin yanında küçücük masum bir kız çocuğu edasıyla bir bir dinlerdim her cümleni Sen ne dersen benim için cevap hep evetti Evet evet Sonsuza kadar evet Eğlenirdik Her zaman yanında olduğum, yanımda olduğun her saniyeye teşekkür ettim Tanrı ya.. Sonra daha eskiye gittim Gecenin bilmem kaçında sahil kenarında Ellerimin ellerinle yaptığı dansa O an, o eller sadece el değildi benim için Bedeninin tümüydü O an onları okşarken yaşadığım hazzı bir daha asla yaşayamayacağımı bildiğim için en uç noktasına kadar hissettim Öyle derinden dokundum ki onlara Sadece okşadığımı değil, adeta onlarla seviştiğimi söyledin Bu terim hoşuma gitmişti İnsan sevişmeden de hazzın doruklarını yaşayabilirmiş Bunu bana sen öğretmiştin.. Yüzünü okşamak ayrı bir keyif ayrı bir kendinden geçiş Her santimetresini öpesini getire. Her noktasına dokunma hissi yaşatan.. Galiba aşk böyle bir şey, dedim kendi kendime Gün bittiğinde, ayrılma vakti geldiğinde o kısa yol bana 1 dk gibi geliyordu Sanki gözümü kapattığımda yanımda olan sen, gözümü açtığımda yoktun Denizde yanından koptuğumda bedenimin üşümesi gibiydi ayrılık Sonra yeniden aynı heyecanlar.. Ve bir gün zamanın acımasız zincirinde dönerek başka yerlere savrulmak gelecekti Biliyordum Belki bitecekti Bunu da biliyordum Yine de yaşadığım, yaşattığın hiç bir şey için pişman olmadığımı ve olmayacağımı da biliyordum Vucutlarımızın tek bedene dönüşmesinin hiç bir zaman hiç bir insanla bu derece haz vermeyeceğini de Yine de gittim.. Yine de gittin Yine gideceksin.. Hayat, bize yarına yeni şeyler sunana kadar.. Yine de Yine de bugünse gerçek hayat, bu hayatta seni seven küçük bir kız çocuğu olduğunu unutma En önemlisi de dokunuşumu, tenimi Onlar sadece dokunuş değildi bunu unutma Onlar bendim.. Onlar senin içindeki bendim.. Benim içimdeki sendin, bizdik..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © static monaLisa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |