Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Yaşamın kıyısın da nerde olduğu belirsiz bir girdabın içinde kayboluyordu. O mu bir olta ucunda hayata atılan yemdi yoksa hayat mı ona atılan bir yem.. Muammalar, muammalar ... Eskiden sert ,ayakları üstünde durabilen, iradeli biriydi.. en azından öyle gözükmeye çalışıyordu.. Şimdi o dereden çok sular geçmişti...Yerinde yeller esiyordu... Yalanlar, ikilemler, takıntılar kaosa sürüklemişti onu.. idealleri vardı.. klişe şeyler bile olsa, toz pembeden de olsa hayalleri vardı, vicdanının sesi vardı.. Hala var ama ne dediğini duyamıyor... Pişmanlıkları vardı, hataları vardı düzeltmeye çalıştığı ve en önemlisi inancı, güveni ,ümidi ve en çok da gücü vardı... Yirmisine yeni gelmişken neydi bu melankoli ...Kendini kırk elli gibi hissetmesi cabası.. savaşmak yormadı onu yanlışları belki de farkındalıkları ve gücünün yavaş yavaş değilde hızlıca tükenmesi tüketti onu..Her çıkmazda çaresizliğin verdiği edayla yaktı sigarasını eskiden sigarası bittikçe beyninin dumanlandığını hissederdi ve her bitiş de derdi de yanar kül olurdu... Eskiden idealleri vardı dedik ya şimdilerde sorsan ne istiyorsun diye bilmem diyor… Yaşam onu o kadar tüketti ki istekleri, hedefleri,hayalleri de o tükenişle kayboldu… Format atılmışçasına uzaklaştılar. Çok konuşuyor konuşmayı seviyor ama gerçeklere dokunamıyor.. İçini kemireni dışarı atamıyor. Birazını söylese geri kalana yalan karışıyor birden. İmanı tam mı bilinmez ama inanıyor, inanıyorken nerden geliyor ya bu yalan... İstemeden dökülüyor her şey, en ufak bir baskı korkuya, korku yalana dönüşüyor... Vicdanı bağırmaya başlıyor bu sefer, kulakları başka sesler duymaz oluyor... İçini tırmalıyor demir tırnakları ile kanıyor, kanıyor kanıyor... ne çare gücü yok; her şeyi başa sarsa, her şeyi en baştan yaşasa ama bu şuurla... Ne mümkün..her şey gittikçe bulanıklaşıyor.. Bir şeyler diyor bir şeylere gülüyor ama neye neden güldüğünü, ne dediğini bilmiyor.. kafası bulanık kalabalık her şey birbirine girmiş sırtını dayayacağı tek yeri var Yaradan’ı ama cesareti yok gitmeye... yüzü yok… Onun yolundan gitmemiş ki şimdiye dek, çok istemiş çok uğraşmış ama bir yerde yırtılmış film... Hoppp bir daha başa..tekrar başla, tekrar büyük bir heyecanla ama bir daha başa, git gide de dibe batış bileti kesilmiş eline verilmiş... Kim verdi bu bileti ne ara kesildi ne zaman eline tutuşturuldu?... Çıkmaya çabaladıkça daha da battı, enerjisi de tükendi… şimdi dipte, karanlık da ,iç sesi daha da artaraktan onu bitirdi. Nerede çıkış kapısı.. Ne olur tutsun biri ellerinden yoksa aklını yitirecek ve geri dönüşü olmayacak yollara girecek.. Aslında el uzatanlara dürüst davranabilseydi kızarlardı, kırılırlardı belki bir iki tehdit ederlerdi ama yanında olurlardı, en somut dayanak olurlardı.. Anne-baba sonuçta kıyamaz, kızamaz, uzatamaz kırgınlığı. Belki güvenleri sarsıldığı için tedirgin olur ama en yakını olurlardı... İstemeden, farkında olmadan kırdı dallarını, şimdi üzerine oturacak bile dalı kalmadı… Affff, afffffff… eskiden böyle derdi off offf yerine. Her fırsatta anımsamak için O’nu ama şimdi çok uzak yollara düştüler.. Her şeyi düzeltmek için kararlar aldı…Çok büyük korkular ve tedirginliklerle… Aslında reçete belliydi: Sırtını ilk olarak O’na dayayacak ve tek sırdaş olarak ailesini görüp onlara samimi, içten ve dürüst olacak… Gücünü toplamaya çalışıyor.Yitirdiklerini kazanmaya çalışıyor. Başarabilecek mi acaba… Çünkü soru işaretleri çok… yol olsa buradan başlar Dünya’yı onkez turlar… Yoksa he rşeyi geride bırakıp çözmeden kaçmalı mı, geride gözü yaşlı endişeli insanlar bırakıp... vicdanı susar mı yoksa yaradanı ona ceza mı biçer başka acıları... Mutluluğu yakalamak şöyle dursun sadece kovalamakla mı yetinir.. muammalar çözülmeyi bekliyor ama muammalara gebe çözümlerle…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © rukiye zehra tekin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |