Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
On dört yaşında bir kıza, daha çocuk sayılabilecek veya daha yeni çocukluktan kurtulabilmiş küçücük bir kıza cinsel istismar ve tacizle yargılanan bu insanlık dışı şahsiyet, yaptıklarından utanacağı halde sonuna kadar yaptıklarının arkasında duruyor pervasızca. Hadi o sapık diyelim, zaten böylesine adice bir teşebbüsü ancak akli ve ruhi dengesi yerinde olmayan sapıklar yaparda, peki, onun bu yaptığının gayet normal olduğu iddiasına varan şahıslara ne demeli. Adaletin işlemesinde son derece önemli rol oynayan ve saygınlığı ve yaptığı tespitlerde adaletin bir nevi temelini oluşturan Adli tıp kurumunun böyle bir olay karşısında nasıl bir taraf olabildiğine ne akıllar ne mantık bir açıklama yapamıyor. Bizlerin toplumda sapık ve dengesiz diye addettiğimiz bu kişinin saygınlığı koskoca Adli tıp kurumunun saygınlığından daha mı üstün. Ya da artık hukuksal işler hatır gönülle mi işliyor bu ülkede henüz anlam vermiş değilim. Nasıl olurda on dört yaşında bir kız çocuğu uğradığı bu insanlık dışı muamele karşısında gerek fiziki gerekse ruhsal anlamda bir deformasyona uğrayamaz. Yaşı ister on dört olsun isterse kırk dört olsun bir bayan böyle bir taciz ve istismar karşısında kesinlikle bir çöküntü ve güvensizlik sorunu yaşayacaktır. Her ne kadar olgun yaşlarda olsa da söz konusu taciz ve istismar olduğunda yaşayacağı yıkım ve ruhsal bunalım farklı değildir. Kaldı ki bu talihsiz ve aşağılık olayı yaşayan daha on dört yaşında bir kız evladıdır. Gerçi hangi yasal süreç hangi ceza o kız evladının yaşadıklarının bedelini ödeye bilir ki? O yaşamış olduğu buhranın kaybetmiş olduğu hayallerinin karşılığını artık bu saat ten sonra kim ona geri verebilir ki. Evet, kanunda yasalarda duygulara yer yoktur. Kanun neyi öngörüyorsa deliller neyi işaret ediyorsa ceza ona göre verilir. Hiçbir hâkim ve Savcı işlerine duygularını karıştıramaz. İdam kararı veren bir yargıca kalpsiz sıfatını kimse yakıştıramaz. Ama sonuç da o yasaları kanunları belirleyende bir insan. Kanunların temel amacı insanların hak ve özgürlüklerine yapılan saldırılar karşısında gerekli cezayı ve hak edenin hakkını laikiyle vermek değimlidir. Şimdi sorarım. O daha genç kızlığa bile adım atamamış on dört yaşında ki kızcağızın böylesine bir muamele görmesi hak mıydı? Ve yaşına başına bakmadan böylesine adice bir teşebbüs de bulunan o şahsiyetsiz şahsiyetin her önüne gelen kız çocuklarına böylesine çirkince muamele yapması hakkımıydı? Ben yine de verilen raporlarda bir yanlışlık olduğuna ve sonunda gereken cezayı gereken kişilerin alacağına, verilen raporların ve kararların arkasında herhangi bir art niyet olmadığına inanıyor. Ve hatta inanmak istiyorum. Hepimizin çocuğu, annesi, sevdiği var. Bizler bu sevdiklerimizi adaletin koruyacağına ve kollayacağına olan güvenimizin hiçbir zaman sarsılmayacağına inanmak istiyor. Herkesin gün gelip layığını bulacağına inanıyorum. Ve tüm insanlığı vicdana davet ediyorum. Murat TEMÜROĞLU murattemu@gmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © murat temüroglu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |