Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
TRT’nin Kürtçe kanalı TRT 6 (Şeş) test yayınına başladı. TRT 6, İstiklal Marşı ve “Biz aynı gökyüzünün altındayız” anlamına gelen sloganla seyircilere “merhaba” dedi. Kanalda röportaj yapılan yazar Muhsin Kızılkaya test yayınıyla ilgili görüşünü, şöyle vurgulamış: “Çok profesyonel bir test yayındı. İleride çok renkli bir kanal olacağına dair işaret verdi. Dün akşamki yayınla birlikte o kriz aşıldı. Kanal Kürt toplumunun bütün renklerini yansıtabileceğine dair izlenim verdi. Kürtlerin bir halk olarak var olduğu dolaylı olarak tescil edildi.” Allah aşkına şimdiye kadar Kürtlerin bir halk olduğu ve var oldukları zaten biliniyordu. Kimsenin oyununa gelmeyin. Bakın bizim Türkiye’de her haklarımız var. Yeter ki okuyun. Okusanız size okuma diyen mi var?Bu ülkede Cumhurbaşkanı bile olursunuz.(Örnek Turgut Özal) .Size olma diyen mi var.? Kürt Halkı hepimiz biriz. Birimiz hepiz. Biz bu dünyaya insan öldürmeye değil, birbirimizi sevmeye ve saymaya saygılı olmaya geldik. Herkesin görüşüne, dinine mezhebine saygımız olsun. Ama saygı tek taraflı olmaz. Karşılıklı olur. Çoğu kişi bu kanalın seçim yatırımı olduğunu düşünüyor. Neden ''BU GÜZEL ÜLKENİN, TÜRKİYE'NİN VATANDAŞI OLMAK HAKKINI'' bir kenara iterek, etnik köken üzerinden ırkçılık yapan bir kitle olarak kalmayı tercih ediyoruz? Peki, bize ne verseler mutlu oluruz? Neden hep daha fazlasını istiyoruz.?İnsanlar işsizlik, ekonomik darlık çekerken,aile içi cinayetler çoğalırken,ekmek için çöplere bile muhtaç olunurken bu haykırışın anlamı ne? Bölücü olmak yerine toparlayıcı olmak çok mu zor? Bu ülkenin vatandaşı olmayı sindirememek hastalığı var olmuş. ÖZELEŞTİRİ yapamıyoruz. Neden aşağılık kompleksi yaşıyoruz? Başımıza gelen her kötü şeyde devleti ve diğer insanları suçluyoruz. Her şeyi devletten bekliyoruz. Geride bırakıldığımızı düşünüp hayali bir anavatan olduğunu savunup ona inanmak istiyoruz. Bu ülkede yaşayan onlarca farklı milletten insanlar varken ve onlar bu memlekete sahiplenirken, biz neden sahiplenmiyoruz? Bugüne kadar hangi ''Kürt kökenli'' Türk vatandaşına; Hoop! Sen Kürtsün şu şehre giremezsin, şu işi yapamazsın, şu mesleği icra edemezsin denmiş veya denmekte? Bu ülkenin en çok para kazanan insanları çoğunlukla Kürt kökenli şarkıcılar, eğlence yeri sahipleri, işadamları, ticaret erbabı, turistik otel sahipleri, eğlence dünyasında; tv'de, gazinolarda iş yapan isimler değil mi? Eski zamanları anlayabilirim. Eziyet, ayırım vs.derdi vardı. Ama bu her insan için geçerliydi. Şimdi sadece düşüneceğimiz şey önce kendimizi eğitip hayata ve vatana nasıl faydalı olabiliriz. Bunu biraz kavrasak. ‘Kürtlere siyasi ve kültürel haklar verilmediği gerekçesiyle’ terör örgütü PKK, TRT’nin 24 saat Kürtçe yayın yapan kanalı için karalama kampanyası başlatmış. Örgüt elebaşları, Kürtçe TV’nin hükümet tarafından ‘özel bir savaş uygulaması’ olduğunu savunmuş. PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, projeyi ‘açık bir cambazlık oyunu’ olarak nitelendirmiş. Örgüte destek olanlara mesaj gönderen Karayılan, televizyonun izlenmemesi çağrısı yapmış. Karayılan, bazı üniversitelerde Kürt dili bölümlerinin açılması yönündeki çalışmaları da aynı kapsamda değerlendirdi. Kürt dili açılınca ve orda eğitim hakkına sahip olunca mezun olduktan sonra kendileri için eleman alacaklarını mı düşünüyorlar. Bu ülkede okuyan veya okumayan Kürt insanı olarak yüksek mevkilerde olanlar yok mu? Üniversiteye gittiklerinde “Hayır sen Kürtsün, sınava alınamazsın” mı dediler? Sahne alan Kürt sanatçıları sadece Kürtler mi izliyor? Eğlence programlarında zaten Kürtçe türküler söyleniyor. Bu TRT 6 ya mahsus bir özellik değil ki. Bunu kimse yadırgamıyor. DTP Eş başkanı Emine Ayna, Kürtçe TV’nin yasadışı olduğunu savunmuş. Mevcut Anayasa’ya göre w, x, q harflerinin yasak olduğunu, bu sebeple televizyonun da aynı kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini savunmuş.Peki kendilerinin amaçları Kürt halkına hizmet ise neden o kadar zengin olmalarına rağmen doğuya yatırım yapmak yerine BATIRIM yapmayı tercih edip olanı da yok etme çabasındalar.Hangi parti seçim propagandası için memleketini yağmalatıyor.. Bir de şu sabıkasız kürt meselesi var. DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da, TBMM’de Kürtçe televizyonunda Kürtlere yer verilmediğini savunmuş. Sakık, “Kürtçe televizyonda ne aranıyor? Sabıkasız Kürt. Zaten sabıkasız Kürt’ün Kürtlükle bir alakası yok ki, böyle bir talebi yok ki!” ifadelerini kullanmış.Bu apaçık tahriktir. Allah aşkına yapmayın. Sabıkasız Kürt zaten gerçek Kürt tür. Sabıkalı olanlar vatanına ihanet edendir. Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise, Kürtçe TV ile ilgili bugüne kadar bir tek Kürt’e resmî bir yazışmasının olmadığını savunarak, “Bir tek Kürt kurumuyla görüşme yapılmadı. Hiçbirisinin resmî bir evrakı, kaydı yok. 3-4 sanatçıyla görüşülmüş. Ya böyle şey olur mu? Bari Kürtçülüğün, Kürtlüğün ticaretini yapmayın diyorum! Seçim öncesi oy avcılığı için yapmayalım, zarar görürsünüz demiş.Dikkat ediyorum milletvekillerinin kürt halkını savunurken uzlaşma yerine tehdit niteliği taşıyan ifadeleri var. Muş’ta oturan Abdullah İbrahimoğlu, “Bu kanal, yıllar önce faaliyet gösterseydi belki de bugün döktüğümüz gözyaşı, akıttığımız şehit kanı olmayacaktı. Birlik, beraberlik içinde bir Türkiye olacaktı.” demiş. Şimdi bu aradaki çelişki nedir. Ne demek yani insanları öldürmek veya bölücülük yapmak sadece bir kanal açılınca mı çözülecekti. Zaten isteyenler uydu kanalından istedikleri kürt kanalını seyredebiliyordu. Bunu engelleyen yoktu ki. Hak isteyen, hukuk isteyen önce bu ülkenin bütünlüğüne, bu ülkenin insanlarına, toplum kurallarına SAYGI göstermelidir. Ülkesine katkıda bulunmalıdır. İNSAN gibi davranarak, yakmadan, yıkmadan. Kısacası; TERÖRİST ile aramızdaki farkı yine bizzat KENDİMİZ ortaya koymalıyız. Bu ülkenin güzel insanlarının içindeyiz. ''KÜRT'' kökenli vatandaşlarımız, eğer bunca kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olan bu BÖLÜCÜ IRKÇI TERÖRİSTLERİ hala destekliyorsak, KUSURU DEVLETTE DEĞİL, KENDİMİZDE ARAMALIYIZ.!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SELMA BİRCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |