"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Sözgelimi Kâbe, İslam’ın kıblesi olarak insanlığın, tevhidin, İbrahim’i niyetin ve Hz Âdem’in (a.s.), hediyesi olarak önemli bir semboldür. Fransa’daki Eyfel Kulesi, ABD’deki Özgürlük Anıtı, Hindistan’daki Taç Mahal de, ülkeleri adına önemli simge ve sembollerdendir. Sembollerin insan ve toplum hayatında önemli bir yeri vardır. Bu önemi hafife almak, ona saygısızlık yapmak, sözlü ve fiili saldırıda bulunmak toplumsal tepkiye ve hareketliliğe neden olmaktadır. Haçlıların ortaçağda Kudüs’e saldırıp yakıp yıkmaları bir infiale neden olmuş ve bu infial Selahaddin Eyyubi’nin kahramanlık payesini kuvvetlendirmiştir. … Semboller, bina, heykel, şehir, araç-gereç, eşya, eser, kitap, şiir vs. olabileceği gibi insan da olabilir. Fransızları İngiliz hezimetine karşı ayaklandırıp şaha kaldıran ve ülkenin düşman işgalinden kurtarılmasına vesile olan elleri nasırlı köylü kızı Jeanne d'Arc, İngilizlerce yakılarak katledilmesi ile Fransa’da bir sembol haline geldiği aşikârdır. Yine Mevlâna Hazretleri, örnek yaşamı, düşüncesi, edebi hayatı, sohbet ve muhabbetindeki sevgi merkezli kucaklamasıyla Konya, Türkiye ve İslam âlemi için bir semboldür. İnsan ve toplumlara ait semboller olduğu gibi devletlere ait de semboller vardır. Başkent, bayrak, milli marş, milli para bunlara örnektir. Sembollere yapılan saygısızlığın kimi zaman savaş nedeni gibi ağır yaptırımları söz konusudur. 11 Eylül uğursuz eylemleri, New York’un sembolleri olan ikiz kulelerine yapılmış ve neticesinde de kurgusal bir düzen ile ABD, önce Afganistan’ı sonra da Irak’ı vurarak bir milyondan fazla masum insanın ölmesine neden olmuştur. Kazananı olmayan Irak savaşı’nda, Irak’ın devrik sembol lideri figüran Saddam Hüseyin, kulanım süresi dolduktan sonra ABD tarafından bir kalemde silinmiştir. Oysa aynı Saddam, Mısır’da hukuk okurken ABD sefaretinin en devamlı müdavimlerinden idi. Yine aynı kişi, ABD tarafından pofpoflanarak İran’a, Kuveyt’e ve Kürtlere saldırtılmış ve şahsın kimyasal silah kullanmasına göz yumulmuştu. Saddam, İran Savaş’ı sırasında, ABD’li bakan Donald Rumsfeld ile silah pazarlığında kırışmakta idi. Devran döndü, Saddam gözden düştüğü gibi iktidardan da düştü. Saddam’ın zulmünün sona ermesine alkış tutan Irak Halkı, bu sefer de modern emperyalist ABD’nin zulmüne ve Ebu Gureyp’teki vahşi saldırılara maruz kaldı. Süper güç ABD, bu savaşı 100 milyar dolarlık bir bütçe ve en az zayiat ile kazanmayı hedefliyordu. Ancak tarih Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in “Hiçbir millet kurtuluş savaşını kaybetmemiştir.” sözüne bir kez daha tanıklık etmeye hazırlanmaktadır. Çünkü, Iraklı Gazeteci Zeydi’nin ayakkabıları bir kez ayağından çıkarak Bush’un üzerine fırlamış ve Kurtuluş Savaşı’nın en etkili fitilini ateşlemiştir. Bu ateş, mazlumun âhını, ayakkabı sembolü ile harlamıştır. Bu har da, zalimi yakacak, İbrahimlerin yüreğine ise serin olacaktır. Ayakkabının artık ikinci ve etkin bir işlevi olarak büyük bir sembol değeri vardır. Ayakkabı artık, mazlumun âhı, zalimin ise karabasanıdır. Zeydi’nin çevik hareketi Irak halkı için kurtuluş savaşının dönüm noktasını oluşturmuştur. Artık her zalim, zulmünü inşa ederken ayaklarına bir kez bakmalıdır. Zaten atalarımız “Dost başa, düşman ayağa bakar” demişler. Atalarımız bu sözü söylerken bir Zeydi’den esinlenmişler midir? Bu bizce meçhul ama o dönemin de bir Kazıklı Voyvoda’sının olduğu muhakkaktır. Çünkü her devrin Musa’sı olduğu gibi, Firavun’u da olmuştur. Her Firavun’a bir âsa da Rahman’ın tecellisidir. Üstad Mehmet Akif bir popüler şirinde: “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!... -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan kovarım.” diyor, ki bu dizeler herhalde Iraklı Gazeteci Muntazar El Zeydi’ye ilham kaynağı olmuştur. Çünkü şiir yaklaşık bir asır öncesinden, çağlar üstüne seslenmektedir. Bu sese kulak verecek her Zeydi’nin, Zulmüyle “Gelenin Keyfine” göndereceği sembol bir ayakkabısı ve bir de bu ayakkabının ökçesi vardır. Selam ve muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |