Merhaba ben esra köylü bir kız cocuğu. Aslında hikayem 24.09.1984 yılında antepte başlıyor.Bir memur ailesinin ikinci cocuğu olarak dünyaya gelmişim. Annem ev hanımı babam da ziraat bankasında güvenlik görevlisi o zamanlar. Benden önce ablam var. O daha bir bebekken benim dünyaya gelmem onun hayatını zorlaştırmış. Annem onu sütten kesmek zorunda kalmış. Zavallı ablam. Maraşlı olan babam o sıralarda antepte görev yapıyormuş. Benim doğumumla geri dönmüşler.Ve benim hikayem tam burda başlıyor.Babamın köyünde yaşamaya başlıyoruz. Amcamgil bizi hiç sevmezlerdi babam ev yaparkende bunu devam ettirmişler.Annem babamın hep destekcisiydi ama kötü kalpli amcalarım bunuda cekemezlerdi.Biliyormusunuz ömrüm boyunca o köyü ve içindekileri hiç sevemedim.Annem iki çocukla beraber tuğla taşıyarak kan ter içinde babama yardım etmiş. Ya amcalarım olacak adamlar onlar sadece izlemişler. Bbabamda biiz o insanların içine kötürüp yaşattı. Belki de babama sinirim hep bundandır. Yazık oldu anneme hem öyle bir köyde sevmediği insanlarla hem de köyün bütün zorluklarına rağmen orda ömür tükette. Dedem pişmanlık duymuş muydu acaba?Merak etmiyor değilim. El bebek büyüttüğü kızını yedi kızı içinde en çok sevdiği kızını böyle zorluklarla mücadele etmek zorunda bırakmıştı.annemin bütün ısrarlarına rağmen annemi babamla evlendirme mecburiyetinde bırakmış. Annem çok güçlü ve gururlu bir insandı. Zeki , ne yaptığını bilen , güzel, pratik zeka bir insandı. Ogüçlükler annemi yıldıramazdı. Şehirli kadın dayanamadı, yapamadı dedirtmezdi. Yeri geldi bahce yaptı yeri geldi inek sağdı. Babasının evinde bunların hiç birini yapmayan kadın bunların hepsini büyük bir başarıyla gerçekleştirdi.Ama hayatından çok fedakarlıklar yaparak. Sonunda evlerini yaptılar ama bu sırada annem bir erkek çocuğunu düşük yapmıştı. Bizim köyde erkek çocuğun yoksa arkan yoktur. Yeni evimizde annem kübrayı doğurdu tabi dört gözle beklenen erkek çocuk değildi. Ama annemle babam bunu hiç dert etmemelerine rağmen köy halkı baskı yapmaktaydı babamın küçükken bizi çok sevmesi onları şaşırtıyordu. Çünkü biz erkek çocuk değildik ve kız çocukları bu kadar sevilmemeliydi. Annem o zorluklar içinde bizi en iyi şekilde yetiştirme çabasındaydı. Hep söylediği bir söz vardı ''BENİM KIZLARIM OKUYACAK'' tabi benim cahil amcalarım kız çocuğu okur mu deyip gülüyorlardı. Daha sonra bizim küçük kız ayşe dünyaya geldi. Tabi gene beklenen erkek çocuk değildi. Amcamlara gün doğmuştu babamın arkası yok diye babama dedemden kalan tarlaları kendiler paylaşıyordu. Ben o sırada okula başlamıştım. Ne biçim okul olduğunu şu anda hala anlamıyorum. Dersten çok beden eğitimi yaptığımız bir köy okulu. Ben kardeşlerimin içinde en güçlü olandım. Babama erkek çocuğu yok dedirtmemek için var gücümle çalışıp babamla tarlalara gider babama elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyordum. Bu arada ilkokul bitmişti. Annem ablamı amcalarımın ve babamın bütün ısrarlarına rağmen ortaokula göndermişti. Tabi bu bizim köyde büyük bir yankı uyandırmıştı. Annem bunların hiçbirine kulak asmamıştı. Benim kızlarım kendi hayatlarını kendileri kazanaçak diyordu hep. Ben de ortaokula kaydettirildim. İlk başladığımda çok bocaladım. Çünkü ben diğer arkadaşlarım gibi değildim. Hiçbirşey bilmiyordum. Sadece beden eğitiminden başka