Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
yaşamanın ıhlamur tarlasında zamanın evvelinde suya değen ses idi de teğet eğrisiydi yaşamak bildiğin bana ağlamak bildiğin sevgin israfım; kadın eğrisi, çocuk eğrisi eğreltisi zavallının heybetli güvertesinde açmış gülleri tekmelerle yolmak dediğin buruşuk bir sevda öfkesinde buluşmak bir kavşak tenhasında bizim dediğin Ne değiliz biz? o dudaklarının çizilmiş kaderi gibi bir bebek maması ile yana akmış dudakların ve kaderi belli ki bir bebek gibi yana düşmüş ağlamaklı halleri değil miyiz hiç ? Bekle kırış kırış çarşaf çarşaf yakamozdan ışıltılarınla Ay gibi üstüme titreyerek bekle uykularım; Yarım Ay; aç ağızlı bir hilal bekle üşüyorum.. uykular.ım yakamozdan titriyorum üşüyorum, bekle.. denize düşen sesti yaşamak dediğin; teğet biçimli hilal altında zırıl zırıl ağlayan çağlayanlar gibi taş üstüne taş otururken soğuk kaygan kalbinde yuva kurmuş yılanlar gibi sürüne sürüne bekle Korkuyorum Güneş eriyecek biliyorum; yangınlarımı çoğaltarak ben bir çiçeğe benzemeye çalışırken kovulacağım senin mahrem yalnızlığından. Güneş soracak bizi hangi tepeydi açmadığımız diye ben bir çiçek ağzıyken eriyecek yalnızlıklarımız biliyorum . Yargıladık, yara alarak iyi olarak baka kalarak ve yalnız yalnıza çoğalarak bir yorgan altında uykuya yatmadan önce penceresi açık kalmış bir bardakta yudum yudum süt içme vakitlerini büyüyerek yaş.ladık İçi geçmiş bir çocuğun en evvelinde ırmaklar boyunda atıldığı tarhı gibi gözlerimde büyükçe yokluğun yıldız tutuyor yıldız kokuyorum. Korkmuyorum Koylardan yol alan avareleşen cephelerimle ceplerimde turuncu yaka ipleri gezerken ellerim ceplerimde şekerden; boncuktan sezgilerimle gün gün birikip kanarım kirpiklerinden korkmuyorum ışığı yak ışığı kapat ışığa vur; üfle mum gibi yalnızım titrek ve öfke dolu bir sarılıkta ellerim cephelerinde yaka ipleri ışığa tekme bana yazgı darlığından üfle mum gibi korkuyorum titreyen odanda bebek ağzı gibi mum gibi kokuyorum. Işığı yak, ışığı kapat korkmuyorum. Çocuk bahçelerimi kucaklayan karın ağrımın duyulmayan sesi gibi içimden geçenler ve tel örgüsü rollerin evlerin perdesiz kalplerin açık kalmış kucakları gibi yalnız bırakılan bir hayat tehditiyim. Ne olamadık biz; olduk mu ki bir Güneş tepesinde akan akşam şarabı misali açtık mı tatlarımızla yalanan sokak itleri gibi ür.perili ne olamadık ? -^^
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © iLkEsU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |